Donkişotluğa mı soyunduk!

Levent Özadam - Mesaj Kutusu

leventozadam@gmail.com

Biraz gerilere gitmek lazım…

Annan Planı dönemine!

Türkiye’de yine aynı hükümet görev başındaydı…

Kıbrıslı Türklere plana evet desinler diye ciddi bir baskı ortamı oluşturulmuştu!

Bu yöndeki mitinglere ciddi destekler yapılıyordu…

O zamanlar Ankara hükümeti evet diyecek olanların yanındaydı!

Hayır diyecek olanların mitinginde kalabalık olmasın diye de büyük bir çaba sarf ediliyordu…

İnsanlar bu mitinglere katılmasın, kalabalık gözükmesin diye ellerinden gelen her şeyi yaptılar!

Hayır diyenlerin başında bulunanlara karşı çeşitli cepheler açıldı…

Onlar ülkenin kötü insanları olarak ilan edilmişti!

Bu halk onlara mitin alanında ağza alınmayacak küfürler edildiğini de hala unutmuş değildir…

En çok da dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün şu açıklamaları hala kulaklarımızda yansımaktadır;

“Siz yeter ki evet deyin Rumlar hayır derse ben bizzat dünyayı kapı kapı gezip KKTC’nin tanıtılması için bizzat çalışacağım…”

Sonuçta istenen oldu!

Bizden yüzde 65 evet çıktı ancak yüzde 76 hayır dedi Annan Planına…

Aradan tam 17 sene geçti!

KKTC’nin tanıtılması için kimse dünyayı filan gezmedi…

Ankara, Kıbrıs Türkünün ‘evet’ dediği bir referandumun sonunu getiremedi!

Bizim siyasiler ise her şeyi Ankara’ya bıraktıkları için ense yapmaktan bol hamasetli nutuklardan vazgeçmedi…

Geldiğimiz nokta ortadadır!

Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise bırakın AKP’li olmayı, şimdi bu partiye karşı duruş sergilemektedir…

Siyasetin cilvesi böyle bir şey olsa gerek!

Tabi ki Annan Planı sürecinden sonra bizler ana-yavru olarak sadece uyuduk ama BM ve AB de kendine düşen görevleri yerine getirmedi, aksine Güney Kıbrıs’ı AB üyesi olarak ödüllendirip Kıbrıs’ta çözüm sürecini tamamen öldürmüş oldu…

Uzun bir bekleyişten sonra Ankara hükümeti Kıbrıs’ta sert bir geri dönüş yaparak yeni çözüm seçenekleri ortaya koymaya başladı!

Geçmişte kimse Maraş’a sahip çıkmazken, aksine Güzelyurt ile birlikte bir hediye paketi içinde Güney’e verilecek yerler arasında listenin başında yer alırken şimdi Maraş’a ansızın sahip çıkıp, burada yeni açılımlara gidilmesi elbette manidardır ancak bunu bir de BM Güvenlik Konseyine kafa tutarak, yapılmaya çalışılması çok daha manidardır…

Haliyle insan soruyor kendi kendine;

Maraş daha önce Türk toprağıydı madem neden Annan Planında kendi elimizle ilk verilecek yerler içinde yer aldı?

Bunun da mutlaka bir açıklaması olmalıdır…

Bir de lütfen birileri Abdullah Gül’e sorsun, o dönem Türkiye’nin en güçlü siyasilerinin başında olan kendisini niçin kapı kapı gezip, KKTC’nin tanıtılması için çaba sarf etmedi!

Yoksa elini kolunu bağlayan bir şeyler mi olmuştu?

Hadi BM ve AB Kıbrıs Türkünün buradaki haklılığını her zaman olduğu gibi görmedi, Ankara ve KKTC hükümetleri bu konuda şimdiye kadar neden bir şey yapmadı…

Oysa Annan Planında kabul gören Kıbrıs Türk Devleti’nden yola çıkılarak belki de çok şeyler yapılabilirdi!

Şimdi niye üzülüyoruz biliyor musunuz?

Aynen bundan 17 sene önce Annan Planında ikiye bölünen Kıbrıs Türkü şimdi aynı süreci yaşamaya ve tabi ki yaşattırılmaya çalışılıyor…

Ülkenin bir yarısı Ankara’nın de girişim ve açıklamalarıyla dünyaya meydan okuyup Donkişotluğa soyunurken bir yarısı da boykot politikasıyla çözüm de çözüm diye bağırıyor!

Ama onların da ellerinde elle tutulacak tek bir çözüm materyali yok…

Oysa onlar da çok iyi biliyor ki bu ülkede Güney Kıbrıs’ın eline sağlam kozlar verilmeden çözüm gerçekleşmeyecek!

Garantörlük kalkacak…

Adada tek bir Türk askeri kalmayacak!

Kıbrıs Türklerine verilecek olan toprak mümkün olduğu kadar azalacak…

Sonra da Rumlar lütfen çözümü kabul edecek!

Ölme eşeğim ölme…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet NOYAN, ülkenin önde gelen inşaat şirketlerinden birisi olarak işletmelerinizde odalarda bulunan tanıtım broşürlerinde EOKA anıtının da ziyaret edilecek yerler arısında gösterilmesi hiç de yakışık almadı. Umarız büyük hatayı en kısa zamanda düzeltirsiniz…

Sayın Derviş EROĞLU, Annan Planı dönemi ve sonrasında Ankara hükümeti size karşı büyük bir cephe alıp banka hesaplarınızı bile deşifre ederken şimdi tam tersi sizi kucaklayıp kanatları altına alması ne kadar manidar bir durum değil mi? Aman araya bir daha kara kediler girmesin inşallah, Allah muhabbetinizi artırsın!

Sayın Ersin TATAR, sizin namaz kılışınız bazıları tarafından tiye alınsa da siz yine de sağlam bir hocadan namaz kılma dersleri alın ki muhaliflerinize kendi elinizle malzeme vermeyin. Bu arada bisikleti de hak etmiş olursunuz!

Sayın İbrahim BENTER, göreve geldiğinizden beridir Maraş konusunda büyük bir mücadele verdiğiniz dikkatlerden kaçmıyor. Bu arada sorgulamak da gerekir Annan Planı eğer kabul edilseydi Türk vakıf malı olan Maraş’a karşılıksız vermek ne büyük skandal olacaktı değil mi?..

Sayın Olgun AMCAOĞLU, Teslimat bütün dünyada ödüle doymayıp KKTC’nin tanıtımına büyük katkı koyarken artık bu eserin kahramanlarını ödüllendirme zamanı gelmedi mi? Onların buna ihtiyacı olmasa da devlet olarak devlet olduğumuzu göstermemiz gerekiyor!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, siyasette bu dönem en zor döneminizi yaşıyorsunuz. Bazı kararlara katılmasanız da onay vermek hayli zor değil mi? Bu arada zaman zaman tansiyonunuzun düştüğünü öğrendik, işte tam o sıra Toprağı alın kucağınıza doğal ilaç gibi gelecektir…

Sayın Bülent DİZDARLI, yakın çevreniz artık aktif siyaset zamanınızın geldiğini zaman ve zeminin bunun için hayli uygun olduğunu düşünüyorlar. Zaten gönlünüzün bir yerinde yıllardan beridir var, daha fazla karşı duruş sergilemeyin deriz. Millet artık yeni yüzler ve şahsiyetler istiyor…

Sayın Mehmet KERMEOĞLU, bazı insanlar artık 10 TL’lik et istediğine göre durum göründüğünden de vahim demektir. İnsanlık adına umarız birkaç gram kıyma için para almayıp hayır işlemeyi ihmal etmiyorsunuzdur? Allah tüm muhtaç insanlarımıza kolaylıklar ve sabırlar versin…

Sayın Taner DERVİŞ, Maraş konusunda yaptığınız bazı hassas açıklamalar belli ki birilerini de fazlasıyla kızdıracaktır. Bundan böyle artık tepki bombardımanlarına hazır olmakta yarar görüyoruz. Onuncu köyün minareleri çok yakında görülecektir, uyarmadı demeyin olur mu?

Sayın Ersan SANER, bayramda örgüt başkanlarına yaptığınız ziyaretlerde verdiğiniz hediyeler kimi tarafından beğenilirken kimi de dini bayram olduğu için tepki ile karşılandı. Bir dahaki sefere daha dikkatli olmakta yarar görüyoruz…