Anastasiadis’in stratejisi : Ya ÜNİTER DEVLET, YA İKİ DEVLET

Anastasiadis’in stratejisi : Ya ÜNİTER DEVLET, YA İKİ DEVLET

AKEL ve içimizdeki uzantıları, Anastasiadis’in gündeme getirdiği ve güneyde fırtınalar yaratan “iki devletli çözüm” seçeneğine karşı savaş açtılar, bu görüşün Rum toplumu içinde destekçisi bulunmadığını iddia ediyorlar....

Oysa gerçek durum bu değil...

Çünkü geçmişte Güney Kıbrıs’ta ardı ardına yapılan tüm anketler, Rum Halkının her geçen gün Türklerle eşit egemenlik-iki devlet-iki Halk-garantörlük temelinde bir ortaklık devleti kurulması hayalinden giderek uzaklaştığını ve İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME yöneldiğini kanıtlamaktadır...

Bunun doruk noktası federasyon öngören Annan Planına yüzde 75 oranında HAYIR demeleri oldu…

Ne ki bizim federasyoncu aptallar yine anlamamakta ısrar ettiler ve 14 yılımızı daha çaldılar…

Oysa daha ertesi günü iki ayrı devlet çözümü gündeme getirilmeliydi…

Sadece Anastasiadis değil, geçmişte Papadopulos da “istedikleri gibi ÜNİTER bir Devlet kurulmaması halinde, iki egemen devletin kurucu ortaklığına dayalı bir federasyona karşı olduğunu, böyle bir zorlama karşısında İKİ DEVLETİN AYRILIĞINA DAYALI bir çözümü tercih ettiğini” söylemiştir...

Annan Planı’na bunun için hayır demiştir. Bir başka deyişle, geçmişte Papadopulos ve şimdi de Anastasiadis ve hatta ona destek veren kilise, aslında, kendi Halklarının görüşlerini, yeni eğilimlerini, nabzını yansıtmaktadır Bu konuda ilk belirtiler, 2006 yılında açıklanan anket sonuçlarında görülmüştür...

Bu anket sonuçlarını bir daha anımsamakta yarar vardır: RİK ANKETİ Rum resmi devlet televizyonu RİK tarafından 18-19 Mart 2006 ve 2007’de 1200 kişiyle yapılan bir ankette, Rum Halkının, Kıbrıs Türk Halkına, Annan Planına ve Kıbrıs sorununa bakışını ortaya koyan çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı...Başlıca başlıklar altında, ankette ortaya çıkan sonuçlar şöyleydi: Annan Planı'nı küçük değişikliklerle destekleyenler : %1

Annan Planı'nı özlü büyük değişikliklerle destekleyenler : %34

Kıbrıs sorununda hiçbir çözüm beklemeyenler : %56

BM ve AB ilkelerine dayalı görüşmeleri destekleyenler : %69

Kıbrıs Türkleriyle birlikte yaşamaya karşı çıkanlar : %48

Kıbrıs Türkleriyle birlikte yaşamayı kabul edenler : %45

NOVERNA ŞİRKETİNİN MART 2007 ANKETİ

Bunun ardından 25 Nisan 2007 tarihinde bir kısmı, tümü ise önceki gün yayınlanan Noverna Consulting and Research adlı kamuoyu araştırma şirketinin anketi açıklandı...804 kişiyle yapılan bu anketin de sonuçları şöyleydi: Çözümden umutlu olmayanlar : % 56

İki ayrı devlete dayalı çözümü destekleyenler : % 55

Londra-Zürih anlaşmaları temelinde Birleşik Kıbrıs’ı destekleyenler : % 30

Gelişmelerin AYRILIK doğuracağını söyleyenler : % 54 ( %23 statüko devam edecek, %25 iki ayrı devlet olacak, %6 Konfederasyon olacak )

Gelişmelerin iki toplumlu iki kesimli federasyon yaratacağını söyleyenler : % 23

En gerçekçi çözümün AYRILIK olacağını söyleyenler : % 36 ( %14 şu anki statükonun devamı, %16 iki ayrı devlet, % 6 Konfederasyon )

En gerçekçi çözümün iki toplumlu iki bölgeli federasyon olduğunu söyleyenler : % 35

En gerçekçi çözümün 1960 anlaşmalarına dönüş olduğunu söyleyenler : %12 Zamanın Türk tarafının işine yaradığını söyleyenler : % 70

Türklerle hiçbir ortak yönleri bulunmadığını söyleyenler : % 57 ( Gençlerin %67’si bu görüşte )

Türklerle evliliğe karşı olduğunu söyleyenler : % 80

Bir Türk işverenin yanında çalışmayacağını söyleyenler : % 57

AB’a güvenmeyenler : % 82

Yunanistan’a güvenmeyenler : % 48

SONUÇLAR NE ANLAMA GELİYORDU ?

Bu sonuçlar, Güneyde, iki halkın ayrılığı esasına dayalı iki devletli çözümün her geçen gün daha çok zemin bulduğunu göstermekteydi. Bu sonuçlar, " federal birleşik Kıbrıs" hayali gören AB, BM, yabancı misyonlarla, solculuğu “ birleşik Kıbrısçılık, Rumculuk, Türk Halkının devlet kurma ve egemenlik haklarına karşı çıkmak” sanan KKTC’deki sol satanlara susturucu cevaptı...

Çünkü bu sonuçlara göre, dış güçler bizdeki saf solcular, hala federasyon rüyası görürken, Rumlar içinde federasyona şartsız destek verenlerin oranı, oldukça düşmüştür...

Ne ki, iktidara gelmeleri halinde, Kıbrıs sorununu birkaç ay içinde çözeceğini iddia eden bizdeki hayalperest solcular, sürekli umut satmaya devam ettiler..Geçmişte Talat, şimdi de Akıncı, boş çözüm umutları satarak, “çözüm yakın” yalanları söyleyerek Kıbrıs Türk halkının yıllarını çaldılar..

Oysa anketler, Rumların çoğunluğunun adada hiçbir çözüm beklemediğini, tam aksi İKİ DEVLETİN AYRILIĞI esasında bir anlaşma istediklerini defalarca ortaya çıkarmıştı. Ve, en önemlisi, ABD, AB ve dış güçlerin Türk-Rum kimlikleri yerine “ KIBRISLILIK kimliği, TÜRK-RUM KARDEŞLİĞİ, TEK HALK, BİRLEŞİK KIBRIS” yaratma yönündeki tüm çaba ve propagandalarına karşın, Rumların çoğunluğu iki halkın ayrı yaşamasından yana olduklarını her vesileyle belirtmişlerdir...

Rumlar her zaman federasyon temelinde değil, “AB ve BM ilkeleri temelinde bir çözüm istediklerini” belirtmişlerdir...

Bunun anlamı ise, tüm Rum göçmenlerin geri döneceği, Rum çoğunluğun hakim olacağı, , egemen eşitliğimizin, VETO ve ayrı oy çoğunluğu haklarımızın ve derogasyonların olmayacağı, serbest yerleşim, serbest dolaşım, serbest mülk edinme, serbest iş kurma ve çalışma haklarının ( 4 özgürlük) olacağı, Türkiye’nin garantörlüğünün kalkacağı, Türk askerinin adadan çıkacağı, tüm TC kökenli kardeşlerimizin geri gönderileceği, tek devlete, tek egemenliğe, tek halka, tek vatandaşlığa, tek ekonomiye dayanan, Rum çoğunluğun yöneteceği ÜNİTER DEVLET’tir...

Yani Türklerin, mevcut “ Kıbrıs Cumhuriyeti” adlı Rum devletine bir azınlık olarak yamalanarak, Rum çoğunluğa dayalı bir idareyi kabul etmesidir...

Bunun kabul edilmemesi halinde ise bizden alabilecekleri kadar çok toprağı alıp iki devletli çözüm olmasıdır…

1963’de silah zoru ile gasp ettikleri ve yüzde yüz Rumlardan oluşan kendi devletlerini bizinle eşit-egemenlik temelinde paylaşmak akıllarının ucundan bile geçmemektedir…

MECLİS DEVREYE GİRMELİ Bir başka deyişle Rum Halkı, ya ÜNİTER DEVLET, ya da kesin AYRILIK ve İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM demektedir...

Ama kesinlikle iki Halkın egemen eşitliğine, iki eşit devletin, iki egemen Halkın kurucu ortaklığına dayalı bir birleşik Kıbrıs’ı asla istememektedirler...

Şimdi Güneydeki federasyon tartışmalarının gerisinde yatan da budur...

Bu durumda bizim yapmamız gereken, geçmişte Talat’ın, şimdi de Akıncı’nın yaptığı gibi, milli hedeflerimize ve çıkarlarımıza aykırı olan birleşik Kıbrıs’ı hala ısrarla savunmaya devam etmek mi, yoksa, gerçekleri görerek yeni bir strateji belirlemek mi? Türkiye, artık yeni bir strateji belirlenmesini ve iki devletli çözümün veya konfederasyonun savunulmasını istemektedir…

Akıncı ise, Anastasiadis’in iki devletli çözümü savunduğunu görmemekte ısrar ederek, Türkiye’nin yeni stratejisine karşı çıkmakta ve hala birleşik federal Kıbrıs rüyası görmektedir…

Bu nedenle Türkiye Akıncı’ya tavır koymuştur. Newyork’ta olduğu gibi, çok gerekmedikçe onunla görüşmemektedir. Bu durumda artık Meclisin konuya el atarak federasyon kararlarını iptal etmesi ve yerine iki devletli çözüm öngören bir karar alması gerekmektedir…

Akıncı buna karşı çıkarsa onu görüşmecilik görevinden almalı ve yerine Meclis içinden bir müzakere heyeti görevlendirmelidir…

Akıncı’nın kişisel siyasi hesapları nedeniyle daha fazla vakit kaybetmeye tahammülümüz kalmamıştır