Ekmekçi: Akıncı kahraman, hükümet Türkiye esiri

Cumhurbaşkanlığı “propaganda ekibi” tehlikeli bir oyun oynuyor.


  Birinci sorun ciddiyet... Basına açıklama yapılmayan bir toplantı yapılıyor cumhurbaşkanlığında... Kapalı yani. Türkiye Dışişleri Bakanı da var... Meclis’te temsil edilen tüm parti başkanları... Cumhurbaşkanı ev sahibi. Masada “tüm konular” konuşuluyor. Cumhurbaşkanı da dahil... Herkes hemfikir oluyor... “Anastasiadis Federasyon istemiyor.” Net olan bu. Soru ise şu: “Ne yapacağız?” Sadece Anastasiadis değil. Yaşayarak anlıyoruz ki, Rumların çoğunluğu “bizim anladığımız anlamda” federasyon istemiyor. Siyasi eşitlik... İki bölgeli. İki toplumlu... Süreli de olsa Türkiye’nin etkin garantisi. Rumlar ne istiyor? Siyasi eşitlik ama bizim anladığımız gibi değil. Dönüşümlü başkanlık yok. Karar alma mekanizmalarında etkin ve fiili katılım yok. İki bölgeli ama Türk tarafının öngördüğü yüzde 29+’dan daha fazla toprak verilmesi. Bu tabloda federasyon olacaksa değişmesi gereken Kıbrıslı Türkler. Yani... Kıbrıslı Türkler kendi federasyon beklentisini değiştirmeli. Örneğin dönüşümlü başkanlığı unutmalı. Örneğin Türkiye’nin hemen askerini çekmesini sağlamalı. Nüfusunu çekmesini sağlamalı. Zira masadaki talepler bunlar. (Askersiz Kıbrıs’ı destekliyorum. Ama biliyorum ki çoğunluğun içerisinde değilim...) Ne yapacağız? Dönelim cumhurbaşkanlığındaki masaya. Orada “Rumlar federal bir çözüm İstemiyor” tespiti yapıldı ve herkes hemfikir oldu. “Ne yapacağız?” sorusu gündeme geldi haliyle. Yıllardır konuşulan diğer iki alternatif de haliyle masaya geldi. İki ayrı devlet… Konfederasyon... Herkes bu konularla ilgili görüşünü de söyledi. Gerisi operasyon Şimdi... O gizli masada olanı biteni öğrendik. Nasıl? Birileri çünkü siyaset yaptı. Yapan da öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanlığı... Zira. Çıkan sonuç şu: “Cumhurbaşkanı ve TDP aslanlar gibi federasyonu savundu. Gerisi tırt...” Ötesi ciddiyeti de yok İşin bir de şu kısmı var. Ciddiyet. Oturup ciddi bir konu konuşuyorsunuz. Devletin, toplumun geleceğini ilgilendiriyor. Ama herkes topun ağzında. Cumhurbaşkanı federasyonu savunuyor. TDP destek veriyor. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman federasyonu tek seçenek olmaktan çıkarmayı, iki devletli çözümü partide tartışmayı kabul ediyor. Kudret Özersay, HP yani, konfederasyona da sıcak bakıyor iki devlete de. UBP ve DP’nin bakışı belli. YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı da “bize müdahale etmeyin” diye Türkiye Dışişleri bakanına “ince ayar” veriyor... :) Zurnanın zırt dediği yer… Ve aslında benim sorum şu: Kim, hangi Türkiyeli ya da Kıbrıslı Türk parti başkanı güvenecek cumhurbaşkanlığındaki toplantılara... Yeni bir algı var… Açıkçası bu algıya ben de kapıldım… Toplantı sonrası oluşturulan havanın, Mustafa Akıncı’nın imajına yönelik olduğunu düşünüyorum. Nasıl mı? Cumhurbaşkanlığı “propaganda ekibi” tehlikeli bir oyun oynuyor. Akıncı kahraman, “hükümet Türkiye esiri” gösteriliyor, TDP içerisinden arındırılarak…  Tamamen cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir iç operasyon. Bu da Akıncı’nın giderek yalnızlaştığını gösteriyor.  Masada tartışılan konular, “yarım bilgilerle” servis ediliyor. Kontrolü kaybeden Akıncı, başarısız yemek girişimini, “Federasyonu savunan tek kahraman ben kaldım” algısı ile aşmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığındaki yemek ve sonrasında tamamen buna oynandı. Diyelim ki buna bilinçli olarak oynanmadı… Sessiz kalmak ve bunun tadını çıkarmak… Bunu onaylamakla eş anlamlıdır… Bu fotoğrafı da, Leonardo de Vinci’nin “Son yemek”, ya da “Son Akşam yemeği” olarak isimlendirilen resme benzetiyorum. İsa Mesih’in, tutuklanmadan bir gece önce havarileri ile yediği yemek… Amaçları elbette farklı ama… Son yemek…