“Bize Bağlı Olsaydı Çoktan Olurdu"


Eroğlu, Türk tarafının istemesiyle çözüm olmayacağını vurguladı

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının müzakereleri anlaşma gayreti içinde sürdürdüğüne dikkat çekerek, bir anlaşma olabilmesi için, her iki tarafın da anlaşma istemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Rumların müzakere masasına olmayacak isteklerle geldiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “anlaşma sadece bizim arzumuzla olacak olsaydı, çoktan gerçekleşirdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nün varoluş mücadelesine ilişkin kitaplarına üçüncüsünü ekleyen Ahmet Sanver’i kabul etti.

SANVER: “SAVAŞIN ACILARINI GÖRENİN ANLAŞMA İSTEMESİNE İMKAN YOKTUR”

Kabulde, Ahmet Sanver, 1974 Barış Harekatı’nı, öncesi ve sonrasında yaşananları ve anılarını anlattığı üçüncü kitabını Cumhurbaşkanı Eroğlu’na takdim etti.

Kabulde ilk sözü alan Ahmet Sanver, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun da o dönemlerde mücahit doktor olarak çok zor şartlarda görev yaptığını bildiğini belirtti.

Sanver, “Çözüm istemiyorsunuz” diyenlere cevaben “savaşın acılarını görerek yaşayanların anlaşma istememesine olanak yoktur” dedi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun anlaşma için elinden geleni yaptığına inanç belirten Sanver, anlaşma istemeyen tarafın Rum tarafı olduğunun herkesçe görüldüğünü kaydetti.

Kıbrıs’ta barış istediklerini vurgulayan Sanver, Rumların, “ne pahasına olursa olsun, çözüm olsun” diyenlerden güç aldığını, Rumların Kıbrıs’ta çözümü değil, Kıbrıslı Türklerin çözülmesini ve teslim olmasını beklediğini savundu.

EROĞLU: “İKİ TARAF DA ANLAŞMA İSTEMELİ…”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, üçüncü kitabını yazan Sanver’i kutlayarak, Sanver’e kitap yazmaya devam etmesini tavsiye etti.

Kitabın yaşananlara şahitlik etmesi, gelecek nesillere geçmişte yaşananları, mücadeleyi anlatması bakımından çok önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, kitabın herkes tarafından okunmasını tavsiye etti.

Kıbrıs Türk tarafının müzakereleri anlaşma gayreti içinde sürdürdüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, bir anlaşma olabilmesi için, her iki tarafın da anlaşma istemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Anlaşma olmamasından Rum tarafının bir kaybı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, esas kaybı olanın Kıbrıs Türk tarafı olduğunu belirtti.

Hem Kıbrıs Türk tarafının, hem de Rum tarafının gerçekleri görüp ona göre hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum tarafının müzakere masasında 1974 öncesine dönüş ve olamayacak isteklerle karşılarına çıktığını söyledi.

“RUMLAR, OLAYLARI 1974’DE BAŞLAMIŞ GİBİ GÖSTERİYORLAR…”

Kıbrıs’ta var olan gerçekler dikkate alınarak, 1974 öncesine dönülmeyecek bir anlaşma için uğraş verdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 1974’den bu yana 40 yıl geçtiğini, Rumların ise dünyaya olayları, 1974’te başlamış gibi gösterdiğini söyledi.

Rumların müzakere masasına olmayacak isteklerle geldiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “anlaşma sadece bizim arzumuzla olacak olsaydı, çoktan gerçekleşirdi” dedi.

“RUMLARDA ANLAŞMA İRADESİ GÖREMİYORUZ”

Rumların Kıbrıs’ta var olan gerçekleri görüp kabullenmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, şu anada Rumlarda bir anlaşma iradesi göstermediklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, konuşması sonunda 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın dünkü beyanatlarına da değindi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın, Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin müzakere masasında olmamasını eleştirdiğini dikkat çekerek, 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın görev süresi boyunca 3 ayrı dışişleri bakanı ile çalıştığını, bunların hiç birinin müzakere masasında ve dış ziyaretlerinde görev yapmadığını anımsattı.

Müzakere masasına Rum Dışişleri Bakanı geldiğinde, Kıbrıs Türk tarafının Dışişleri Bakanı’nın da orada olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, dünyanın kendilerini lider olarak kabul ettiğini ve müzakereleri liderlerin yürüttüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu şöyle devam etti: “Bu gibi sözleri söylerken, kendi yaptıkları nedir onu görebilmesi lazım. Bizim müzakere masasındaki önerilerimizi dış dünyaya dağıtmak, tanıtmak zaten Dışişleri Bakanı’nın asli görevidir. Sorunun halli konusundaki tavrımızı dış dünyaya anlatması başta olmak üzere Dışişleri Bakanı’na önemli görevler düşer. Hiç cevap verme düşüncesinde olamama rağmen bu gerçeği sayın Talat’ın gözünde sokmak istedim. İnsanoğlu bir şey söylerken iyice düşünmesi lazım, ben ne yaptım ki, başkasından ne talepte bulunuyorum.'