Yeni medeni durum: Metres!

Evli, çocuklu, kendilerinden onlarca yaş büyük ve paralı adamlarla göğsünü gere gere beraber olup onlardan bir de çocuk yapan kadınları bir yere kadar anlayabiliyordum.
Ama o kızların ailelerinin susup gıklarını çıkarmamalarına, bu ilişkiden memnun görünmelerine bir türlü anlam veremiyordum.
Sonunda bir baba çıkıp bu durumdan ne kadar rahatsız olduğunu, böyle bir ilişkinin sağlıksızlığını ve hem toplum hem aile değerlerine aykırı bulduğunu söyleyebildi.
Bir baba olarak "Kızımın içinde bulunduğu durumdan utanıyorum" demeye kıyamasa da  yaşanan ilişkiden son derece rahatsız olduğunu belirtti.
Helal olsun, gerçekten tebrik ediyorum o babayı...

O genç kadınları anlıyorum derken de anlayış göstermekten bahsetmiyorum, 'amaçlarını anlayabiliyorum' diyorum.
Geleceklerini garanti altına almak ve mirastan pay koparmak...
Geçiniz içinde romantik kelimelerin olduğu savunmaları... Tapu Kadastro'dan emekli  İsmail Amca olsa o adam, etrafında dolaşacak mı bakalım o genç kızlar?!

Bunu da ayıplamıyorum, sadece uydurulan kılıflara kızıyorum.
Yoksa karşılıklı rıza olan tüm ilişkilerde üçüncü şahıslara susup oturmak düşer.
O adamlar da farkında olmalı durumun.
Koskoca televizyoncu, şarkıcı, oyuncu, iş adamı olacak görüye ve zekaya sahip biri, 30-40 yaş küçük torunu yaşında ilik gibi kızın, kendisine karakteri yüzünden aşık olduğuna inanacak kadar saf değil herhalde...

Eğer buna inanan varsa da kendini kandırmasın.
Bunun önyargıyla falan ilgilisi yok...Benim kadar yaşa inanmayan, hele ikili ilişkilerde yaşı takmayan az insan vardır.
Ama 20'li yaşlarının başında, çocukluktan yeni çıkmış biriyle 60 yaşındaki torun torba sahibi üstelik evli bir adamın arasında sadece aşk yaşandığına inanacak kadar da romantik değilim.
Bir de eskiden evli bir adamın metresi olmak saklanılacak, ulu orta konuşulmayacak bir şeydi.
Şimdi neredeyse evli ve bekardan sonra üçüncü medeni durum hali gibi hiç yadırganmıyor.

Neyse uzatmayalım, dediğim gibi sonuçta iki tarafta da gönül rızası varsa bize susmak düşer.
Sadece bir noktada itirazım var... Evlilik kurumunu, o kuruma hiç inanmayan ben bile bu insanlar kadar küçümsemiyorum doğrusu!
Dünyanın gelişmiş hiçbir memleketinde, hiç kimse evlilik dışı ilişkilerini bu kadar ulu orta, bu kadar pişkin yaşayamaz.
Ne evdeki karılarının umrunda ne de metreslerinin...
Para gelsin de nasıl gelirse gelsin...
Onur, gurur, haysiyet, itibar kalmamış ne gam!
Önemli olan taze ten, bol para...
Gerisi bizim çenemizi yoruyor, o kadar!



Bu habere inanmam

Tuba Ünsal gibi şapkayla, gözlükle bile  tanınmaması imkansız bir şöhrete sahip olacaksın, evli olacaksın ve koskoca İstanbul'da yer kalmamış gibi gidip yine tanınan biriyle pizzacıda öpüşeceksin.
Gerçi bu işi ulu orta yapmayı seven, göstere göstere karısını-kocasını aldatan, yer yokmuş gibi en kalabalık AVM tuvaletlerinde buluşanlar yok değil...
Ama bu dedikodu Ünsal'a ve eşi Mirgün Cabas'a çok büyük haksızlık.
Tabii genç oyuncu Aras Bulut İynemli'ye de...
Kusura bakmasın ama bir kere Tuba'nın Mirgün gibi adamı bırakıp başka biriyle görüşmesi için aptal olması lazım. (Kıyıdan köşeden erkek tarafı oluyorum, evet...)
Öyle güzel bir aile oldu ki onlar, gözlerinin başkalarını göreceğini de zannetmiyorum.
Çok huzurlu ve çok mutlular...
Bu işte geride kalmış, canı yanmış eski sevgililerin, eşlerin parmağı mı var diye insan düşünmüyor değil.
Durup durduk yerde nereden çıksın yoksa...

Öncel ÖZİÇER