Şiddet mağdurları kurumlara güvenmiyor

İnsan Hakları Hukukçusu Bayramoğlu, şiddet mağdurlarının başvuracakları kurumlardaki yetkili kişilerin zaman zaman profesyonelliğin önüne geçen telkinlerde bulunmasının, şiddet mağdurlarında güvensizliğe neden olduğunu kaydetti. 

İnsan Hakları Hukukçusu Çiçek Göçkün Bayramoğlu, Toplumsal kültürün ülke kurumlarında görev yapan kişiler üzerinde kendini gösterdiğini belirterek, şiddet gören kadınların başvurduğu kurumdaki yetkili kişilerin de zaman zaman “Aile arasında olur bu tarz şeyler, barışın” gibi telkinlerde bulunabildiğini kaydetti
Bayramoğlu, “Şiddet mağdurunun ilk başvurması gereken yer olan poliste de durum bu şekilde şekilleniyor. Polis de bizim kültürümüzde yetişmiş ve toplumsal alışkanlıkları benimsemiş bireylerdir. Her ne kadar da profesyonel donanımda olsalar da günün sonunda bu yaklaşım profesyonelliğin önüne geçiyor” dedi
Kadına yönelik şiddette ilgili birimlerin farkındalıklarının artırılmasının önemine dikkat çeken Bayramoğlu, gerekirse ayrı birimlerin oluşturulmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Bayramoğlu, “Anket ve araştırmalar kadına şiddetin gerçekten büyük bir sorun olduğunu bize gösteriyor. Uyuşturucu nasıl ki toplumsal büyük bir sorunsa şiddet de aynı ölçüdedir” dedi


Yıllarca toplumsal öğretilmişlikler nedeni ile görmezden gelinmeye çalışılan kadına şiddetin toplumsal diğer olaylar kadar önemli olduğunu savunan İnsan Hakları Hukukçusu Çiçek Göçkün Bayramoğlu, KKTC’de de kadına şiddetin ciddi boyutları olduğuna dikkat çekti.
“Şiddete uğrayan kadınların güvenebileceği kurum yok”
Bayramoğlu, “Biz toplumsal olarak aslında kadına yuvamızı korumak istiyorsak eşine ya da sevgilisine ses çıkarmamayı öğretiyoruz. Öğretilmiş davranışlardan ötürü” dedi. Bayramoğlu, şiddete uğrayan kadınların güvenip başvurabileceği inandığı makamların olmadığına inançlarının da sorgulanması gereken önemli bir konu olduğuna vurgu yaptı.
“Polis müdahaleleri sınırlı kalmakta ve her zaman çözüm üretememektedir”
Bayramoğlu, “Gidebilecekleri güven içinde konuşabilecekleri bir yetkili makam görmüyor şiddete uğrayan kadınlar. Evet polis oradadır ama müdahaleleri sınırlı kalmakta ve her zaman çözüm üretememektedir. Şikayet eden şiddet mağdurlarını yeterince koruyamamaktadır. Kıbrıs’ta da çok var aslında şiddete uğradığı eşiyle yine aynı ortamda olan ve tekrar şiddet gören ya da öldürülen kadınlar” ifadelerini kullandı.
“Her ne kadar da profesyonel davransalar da toplumsal öğretiler bunun önüne geçiyor”
Toplumsal kültürün ülke kurumlarında görev yapan kişiler üzerinde de kendini gösterdiğini anlatan Bayramoğlu, şiddet gören kadınların başvurduğu kurumdaki yetkili kişilerin de zaman zaman “Aile arasında olur bu tarz şeyler, barışın” gibi telkinlerde bulunabildiğine değindi. Bayramoğlu, “Poliste de durum bu şekilde şekilleniyor. Polis de bizim kültürümüzde yetişmiş ve toplumsal alışkanlıkları benimsemiş bireylerdir. Her ne kadar da profesyonel donanımda olsalar da günün sonunda bu yaklaşım profesyonelliğin önüne geçiyor” ifadelerini kullandı.
“Gerekirse ayrı bir birim oluşturulmalı”
Kadına yönelik şiddette ilgili birimlerin farkındalıklarının artırılmasının önemine dikkat çeken Bayramoğlu, gerekirse ayrı birimlerin oluşturulmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Bayramoğlu, “Anket ve araştırmalar kadına şiddetin gerçekten büyük bir sorun olduğunu bize gösteriyor. Uyuşturucuyu nasıl ki toplumsal büyük bir sorun olarak görüp başbakanlık düzeyinde ayrı bir birim
oluşturuluyorsa, toplumsal başka bir mesele olan şiddet konusunda da böyle bir birimin hayata geçmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Daire var, uygulama yok
Ev İçi Şiddet Yasası’nın eksikliğinin yanında bir de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin olmasına ancak teşkilatlanarak pratikte uygulanmaya sokulamamasına da işaret eden Bayramoğlu, “Bu daire faaliyete geçmesi halinde zaten ilgili birimler olan Eğitim, Sağlık Bakanlığı, hastane polis içerisinde özel birimlerin oluşturulması ya da ilgili personelin bu olaya yönelik eğitilmesini üstelenecekti” diye konuştu.
“Panik butonu tek başına yeterli değil”
İçişleri Bakanlığının panik butonu adı altında oluşturduğu şikayet hattının var olan sorunlara karşılık gelmede yetersiz kalacağı ve bu sorunlara parmak basmayacağı düşüncesinde olduğunu ifade eden Bayramoğlu, “Bu buton beni yine etrafımdan duyduklarımdan dolayı güvenimi yitirdiğim yerlere yönlendiriyorsa ve sorunun çözüleceğine inanç duymuyorsam ben bu butonu neden kullanayım düşüncesi hakim olabiliyor şiddete uğrayan kadınlarda. Bu uygulamanın sosyal ve hukuki materyallerle desteklenmesi lazım” ifadelerini kullandı.
“Ailesi olmayan kimsesiz kadınlar nereye sığınacak?”
Kadın Sığınma Evi eksikliğinin de oldukça önemli bir sorun olduğunun altını çizen Bayramoğlu, “İlgili bakamlar şiddete uğrayan kişiyi alıp nereye götürecek, nasıl güvenli bir ortam sağlayacak. Tamam aile burada olanlar için belki ailesine sığınabilir şeklinde bakabiliriz ancak farz edelim ki bir ailesi ya da kimsesi yok. Ne yapacak bu kadınlar, nereye sığınacak ve kime güvenecek, bu çok önemli bir sorun. Sığınma evlerinin olabildiğince çoğaltılması gerekiyor. Bir tek Lefkoşa’da açılması yeterli değil, çünkü kırsaldaki kadının şehir merkezlerine ya da başka bir şehre ulaşması çok da kolay değil” diye konuştu.
“Şiddet görmenin normal bir şey olmadığı fark edilmeli”
Şiddet görmenin saklanılacak ya da utanılacak bir durum olmadığının kadınlar ve bireyler tarafından farkına varılması gerekliliği üzerinde de duran Bayramoğlu, bunun farkındalığından sonra şiddet görmenin de normal bir şey olmadığının bilincinde olunması gerektiğini savundu. Bayramoğlu, “Eşiniz, sevgiliniz anneniz ya da babanız size istediği gibi şiddet uygulayamaz. Kimsenin kimseye bu şekilde davranmaya hakkı olamaz” dedi.
Şiddet her zaman fiziksel değil, psikolojik de oluyor
Şiddetin her zaman fiziksel olmadığını da hatırlatan Bayramoğlu, psikolojik şiddetin de yaralarının derin ve acı verici olabildiğine dikkat çekti. Bayramoğlu, zaman zaman şiddet gören mağdurların çevreleri tarafından fiziksel şiddete maruz kalmadıkları sürece anlaşılmadığından da söz eden Bayramoğlu, bunun yanlışlığına dikkat çekti. Bayramoğlu, fiziksel şiddeti ölçen doktorlar olduğu gibi ruhsal şiddeti de ölçen ve ortaya çıkaran psikolog ya da psikiyatr alanlarının olduğuna işaret etti.

Özlem ÇİMENDAL - Yenibakış