Covid-19 pandemisi sürecinde, çocuklarımızın, gençlerimizin öğrenimlerinin uzaktan veya yüz yüze olması konusu sadece ülkemizde değil, dünyada tartışılan bir konu. Hatta ve hatta, hangisinin veya hangi kombinasyonun daha verimli olabileceği, apayrı bir akademik araştırma konusu.

Bu güne kadar, okulların aldıkları önlemler genel anlamda yeterli ve güzel idi.

Çoğu aile, çocuklarını bu güvence içerisinde okullarına göndermeye de devam ediyor.

Ancak, son bir hafta içerisinde okullarımızdaki vakalar ardı ardına gelmeye başladı.

Çok şükür, çocuklarımıza bir şey olmasa da, asemptomatik yani belirti vermeden virüsü başkalarına aktarmaları ya da toplumdan alıp okullarında yaymaları büyük problem.

Okullardaki vakalar arttıkça da için için bir kıpırdanma, bir huzursuzluk başlıyor.

Okullar kapatılmasını, uzaktan öğrenime geçilmesini isteyenler seslerini yükseltmeye başladı.

Haksız da değiller ama, nereye kadar?

Aşıya kadar mı?

Zannetmem.

Aşı bugün gelse, okullardaki önlemler yine değişmeyecek. Çocuklarımıza aşı sırası belki de gelecekteki bir bahara kalacak. Üstelik, yepyeni ve hızlıca piyasaya sürülen aşıları kaçımız çocuğuna yaptırmayı kabul edecek, o da ayrı bir konu.

Neticede, yine geldiğimiz noktada akademik takvimi tartışmaya açmanın gerekliliği ön plana çıkıyor.

Bildiğiniz gibi, özellikle Ocak ve Şubat ayları, okullarda üst solunum yolu enfeksiyonlarının salgına dönüştüğü aylar.

Aynı konu Koronavirüs için de geçerli. Bu aylarda zirve yapması beklenmesi kadar doğal bir şey olamaz.

KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı İlköğretim Dairesi Müdürlüğü’nün 2020-2021 Öğretim Yılı Akademik Çalışma Takvimi’ne göre, 1-14 Şubat 2021’de öğretim yılı yarıyıl tatili yapılması, 11 Haziran’da derslerin bitirilmesi planlanıyor.

Gördüğünüz gibi, salgının zirve yapaacğı dönemin çoğunda okulların açık olması planlanıyor.

Denilebilir ki, vakalara göre zaten düzenleme yapılacak.

İşte pandemi tecrübemiz biraz farklı söylüyor.

Okullarda vakaların artması demek, ipin ucunun çoktan kaçtığının göstergesi demek.

Asemptomatik taşıyıcı çocuk ve gençlerimizin artması ve yerel vakaların ardı arkasının kesilmeyeceğinin işareti demek.

İşte bu yüzden, testi kırılmadan önlem almanın tam zamanıdır.

Akademik takvimde kaydırma yapılarak, yarıyıl tatili gerekirse 2 aya kaydırılarak Ocak ve Şubat aylarının tamamını kapsamalı, uzaktan öğrenim bu aylarda yapılmalıdır.

Hatta ve hatta, akademik takvimin, bulaş riskinin azaldığı yaz aylarına kaydırılması da gündeme getirilmelidir.

Aksi durumda, çok değil, birkaç hafta sonra tüm okullarda, tekrar ne zaman açılacağını öngöremeyeceğimiz tam bir kapanmaya doğru gidiyor olabiliriz.

Üstelik bu kapanma yerel vakalardaki artışla da birlikte olacağı için, üzerine bir de ekonomik kapanmanın gündeme gelmesi de söz konusu.

Pandemi sürecindeki akademik takvimle ilgili olarak daha önceki tecrübelerimizden dersler çıkarmış olmamız gerekiyor.

Bu hafta okullarda tespit edilen vakalar, zincirleme reaksiyonlara gebedir.

Bu zincirleme reaksiyonu kırmanın tek yolu, klasik yaklaşımları bırakarak akılcı çözümler üretmektir.

Pandemiyi rutin planlanan akademik takvime uymayı zorlamak gibi olmayacak duaya amin demek yerine, akademik takvimi pandeminin getireceği risklere göre dinamik planlamak akılcı bir yaklaşım olacaktır.

İletişim: 0542-8529899