Daha önce de defa kez anlatmaya çalıştık. Sağımız solumuz nüfüsümuzun kat be kat yukarısında olan yabancılarla dolup taştı...

Ne demiştik ülke olarak herkese kuçak açıyoruz. İyi kötü güzel çirkin sorgulamak fıtratımızda asla olmadı. Fakat atık öyle görüntülere şahit oluyor, görüyor, yaşıyor ve duyuyoruz ki birilerinin işlerini yapıp bu gidişe dur demeleri gerek diye alarımlar çalıyor....

Hükümet yetkilileri, ülkeye giriş çıkış yapanları denetleyen merciler daha ne kadar görmezden, duymazdan gelecekler?... Neyi bekliyorlar?... Akıl alır gibi değil!

Öğrenci belğesini alanlar haliyle bu adada, okulunu bitirip yıllarca kaçak şeklide yaşayanlar da malesef bu adada. Kaçak yaşamının içerisinde hayatını idame etirmek için ise fuhuş batağında olanlar bu adada. Gayrı meşru dünyaya getirdikleri bebekkeri yuvalara bırakanlar bu adada. Marketlerin içerisinde onlar, sokaklarda onlar, restaurantlarda onlar... Her yer de ONLAR... Şimdilik evimizin içinde değiller ama hayat pahalılığı arttıkça, evimize girip suç işlemeyeceklerinin garantisini kim ve ya kimler verebilir halka?

Yakın bir bayan arkadaşımın göz ve kulakları ile şahit olduğu olay..

Bir doktor kliniğine kendisi bir sağlık sebebi ile gidiyor ve orada üçüncü dünya ülkesine mensup siyahi bir kadınının doktor kontrolünden çıkışını görüyor. Kendisini dışarıda bekleyen partneri diye atladırdığımız kişi ise kadına doktorun ne dediğini soruyor. Kadın ise bir süre kadınsınsal bölğesi için tedavi görmesi gerektiğini anlatıyorken erkek arkadaşı kendisine paraya ihtiyaçları olduğunu bir an önce tedavi olması gerektiğini söyledi. İçler acısı bir durum bu.

Kabul edilir olay ve hareketler değildir bu küçük ada için bunlar. Öte yandan sarhoş, uyuşturucu almış şeklide yollarda tehlikeli araç kullanmaları ve can mal güvenliğinin asla olmadığını her gün gazetelerden görüyoruz. Okulunu bitirip yıllardır bu adada sırf okuyor diye gösterip para karşılığı belge alıyorlar ve yerli halkın yaşam alanlarını darlaştırıp yaşayamayacak hale getiriyorlar.

Benim evladım, benim kuzenim benim arkadaşım hiç bir yerde güvende olmuyor. Daha önce "Türkiye Cuhhuryeti vatandaşlarına vatandaşlık verliyor. Gelmişler bunun içerisine gitmek bilmiyorlar diyenler" şimdi nerede?... Artık yollarda marketlerde binalarda dairelerde ve hatta iş yerlerinde hep onlar. Bizlerden çok fazlalar.

Her gün uyuşturucu satışı ve kullanıcısı olarak yakalananların akıbetleri belli değil. Neredeler bir ölüp bin doğar misali çok fazlalar ve her geçen gün sayıları artıyor. Ülkenin ekonomisini düzeltme ayağına her milleten insana kucak açılarak bu adanın kendi halkı nefes aldırmayanlar, nasıl nefes alıp yaşıyorlar?... Neye, kime hizmet ediyorlar?...

60 yıl boyunca çalışıp asla sahip olunmayacak lüx araçlar ile her gün etrafımızdalar. 20 kişilik guruplar halide her pazar villalar kiralanıp alemin dibine dibine vuruyorlar. Ordan çıkıp ya sürat kamerasına çaklıyolar veya gelip oturdukları muhitlerdeki yerli halkı rahatsız edici ses tonları ile huzursuz ediyorlar.

Kim hangi birim bu gidişe bir dur diyecek. Cinayetler yaşandı kar etmedi. Uyuşturucu son sürat dönüyor kar etmedi. Kazalar yaşanıyor kar etmedi. Hırsızlıklar yapıldı kar ermedi. Denetleme organının işine başlaması için ne olmalı daha bu adada?...

Sıkıldık usandık bıktık...

Güzelim adada gün geçmiyor ki bir olay yaşanmasın. Kendi vatandaşının ekonomik güçlükler yüzünden ödeyemediği seyrüsefer harçının cezasını, ödenmeyen trafik cezalarının mahkeme ceplerini bırakın artık. Gerçek suçlar ve suçlular gelip de gitmeyen onca yabancılar için önlem alın...

Sahi kendi halkına karşı şuursuz bir şekilde pek çok konuda duyarsız olan büyüklerimiz, kime hizmet için koltuklarda oturuyorlar?...

KARAKUŞ