5 Aralık 2018 tarihinin gecesi…

Ciklos’ta tam anlamıyla bir korku filmi yaşandı!

Ama bu bir film değil gerçekti…

Girne dönüşünde biz de mevki de yakalanmıştık!

O geceki duygularımızı zaten bir yazımızda kaleme almış ve sizlerle paylaşmıştık…

Tamamen Allah’a emanet bir durumdu!

Aracımızı büyük kazanın hemen 100 metre gerisinde kenara çektik kaderimizi bekledik…

Kim bilir belki biz ucuz atlatmıştık ama!

O kabus gibi gecede 4 gencimizi yitirdik…

Aradan bir yıl geçtikten sonra sonunda nihayet önümüze bir rapor koydular!

Ama gelin görün ki bu rapora yapılan yorumlar bile evlere şenlik niteliğindeydi…

Siyasetin çirkin yüzünü bir kez daha gösterdiler bize!

Ciklos raporundan sonra birilerinden hesap sorulacağını filan sakın zannetmeyin…

En azından biz buna inanmıyoruz!

Onun için o geceki izlenimlerimizi buradan paylaşacak olursak ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır…

O gece orada devlet yoktu!

Girne çıkışından kaza olan yere kadar biz her hangi bir emniyet gücüne rastlamadık…

Polis yoktu, itfaiye yoktu, sürücüleri uyaracak tek bir devlet yetkilisi yoktu!

Yollar kapatılmamıştı…

Tam 35 dakika kadar kaza yerine çok yakın bir yerde aracın içinde sindik, felaketin geçmesini bekledik!

O süre zarfında da yollarda devletten birilerini göremedik…

Yağmur biraz hafifleyince belki de sadece 20 kilometre hızla yolumuza devam ettik!

Girne Boğazı’na inince de yolar tamamen göl misali olduğu halde tek bir yetkili bile yoktu…

İnsanlar araçları yolda kalmış, çaresizlik içindeydiler!

Hele de bir Rum plakalı aracın suyun içindeyken, ailenin, çocuklarının feryatlarını hala hissetmekteyiz…

Yol kapanmadığı için, insanlar araçlarını sürmeye devam etmiş ama, bir çoğu yollarda kalmıştı!

Oysa o gece birisi çıkıp, o bölgedeki yolların sabaha kadar kapatıldığını açıklasa kim bilir belki böyle acılı sonlar yaşanır mıydı?

Biz o gece aslında devletin acizliğine şahit olmuştuk…

Sevgili okurlar…

Kim ne derse desin, bu ülkenin birçok yolunda ‘devlet’ yoktur!

Bir örneğini dün sabah yaşadık…

Ölümlü kaza yine aynı yerde yaşandı!

Karşıdan gelen bir araç yoldan çıkıp karşı yola girdi, hiç günahsız bir kadının ölümüne neden oldu…

Çünkü o yolda da ‘devlet’ yoktu!

Eğer olsaydı, geçmişte yaşanan aynı olaylardan ders alır gereğini yapardı…

Bir insanımızı daha pisi pisine ölüme göndermezdik!

Yollarda bir gerçek var ki. Eğer ortada bariyer yoksa ölüm vardır…

İşte o an, sizin nasıl araç kullandığınızın filan hiçbir önemi yok!

İstediğiniz kadar dikkatli kullanın aracınızı, karşı yoldan gelen sürücülerin insafıyla karşı karşıyasınız…

Kaderiniz kendi elinizde değil onların elinde!

Bir anlık meseleler bunlar…

Karşıdan bir araç ansızın yoldan çıkıp sizin yolunuza giriyor ve kaçınılmaz son yaşanıyor bu memlekette!

O yolda devlet olsaydı dünkü acı ile biten kazanın faturası bu kadar ağır olmayacaktı…

Çünkü yolların ortasına bir bariyer koymayı bile beceremedik biz!

Belli ki yaşananlardan dersimizi almamışız…

İnsanını güven altına alan bir devlet anlayışına sahip olamamışız!

Adı üstünde devlet bu…

Topraklarında yaşadığı insanların can ve mal güvenliğine sahip çıkacak olan bir yapının adı!

Ama gelin görün ki bizim sadece o bölgede değil bir çok ana yolda ‘devlet’ yok…

Olsa bunlar yaşanır mıydı?

Aynı tehlike Lefkoşa-Girne anayolunda da var…

Ciklos’a yeni asfalt döktüler ama Lefkoşa’dan Boğaz’a giden yolda da ‘devlet’ yok çünkü ortaya hala bariyer koymayı akıl edemediler!

Siz ülke insanınızın can güvenliğini sağlamak için yollarda yoksanız. O makamlarda ve koltuklarda işiniz ne ki!

Kuzu gibi yatıyorlar!

Lütfen fotoğrafa dikkatli bakınız…

Ovada otlanan kuzular değil bunlar!

Orada piknik de yapmıyorlar…

Lefkoşa Kuzey yolunu, imkansızlıklar ve para alamadıkları için terk eden işletmenin yolun ortasına koyacağı olan bariyerler!

Şirket şantiyesini bile satıp Türkiye’ye geri döndü ama…

Bariyerler orada atılı kaldı!

Neyi beklediklerini biz de bilmiyoruz, onlar da…

Burası yollarda bariyer olmadığı için insanların pisi pisine öldüğü bir ülke!

Devlet ‘para yok’ diye şikayet ediyor, başka yaptığı bir şey yok…

Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nı bile geçtiler ama onlar sadece sahte göz yaşı döküyor!

Asıl ağlayanlar ocakları sönenler…

Sevdiklerini bir daha asla göremeyecek olan bağırları yananlar!

Para yok, bariyer yok ama atıl durumda binlerce bariyer ovada sanki de kuzu gibi yatıyor…

Çünkü devlet olması gereken yerde yok bizde!,

MESAJ KUTUSU

Sayın Tolga ATAKAN, Lefkoşa-Girne yolu üzerinde bulunan bir mobilya şirketi için verilen giriş çıkış yolunun sürücüler için büyük tehlikeler yarattığına dair şikayetler alıyoruz. Vatandaş burada acil olarak bir önlem alınmasını istiyor!

Sayın Selim ALTINCIK, Rekabet Kurulu Başkanı olarak MİK Yasasına uygun olmayan bazı kararlar ürettiğiniz için pek yakında mahkeme yolunun görüneceğini biliyor muydunuz? Kurula yasalar konusunda uzman kişilerle takviye etmeniz bekleniyor!

Sayın Abdullah AKTOLGALI, Çevre Dairesi Müdürlüğü görevinden alındığınızı ancak yerinize bir atama yapılmadığını öğrendik. Yoğun bir çalışma temposundan sonra müşavirlik size iyi gelecek değil mi? Hayırlara vesile olsun…

Sayın Emine PİLLİ, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü olarak bazı ihalelerin yasaların çok dışında çıkılması nedeniyle ileride başınızın epey ağrıyabileceği yönünde ihbarlar yapılıyor. Bu nedenle ince eleyip sık dokumak gerek değil mi?

Sayın Ali PİLLİ, geçmiş hükümet dönemlerinde hırsızlık suçundan yargılanan bir çalışanın bakanlığın şikayetini geri çekip tekrar işine geri dönmek istediğini öğrendik. Bu konuda partiden bir takım baskılar gelebilir ama umarız bu hatayı yapmazsınız!

Sayın Hasan TAÇOY, YDÜ'de açılan sergilerde kurdela kesme rekorunu elinizde tutuyorsunuz. Diğer bakan arkadaşlarınız sitem ediyor biraz da onlara fırsat vermenizi rica ediyorlar

Sayın Zorlu TÖRE, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ersin beye destek vermeyeceğinizi beyan eden konuşmalar yaptığınız iddia ediliyor. Karar elbette sizin ama parti içindeki milliyetçi oylar kime gidecek o zaman?

Sayın Günay ÇERKEZ, Ercan inşaatı hakkında neredeyse herkes borç ve alacak konusunda bir şeyler söylüyor da olayın içinde bizzat bulunan birisi olarak sizin de söyleyeceğiniz bir şeyler mutlak vardır değil mi?

Sayın Serhat AKPINAR, Türkiye’de kolej projesiyle yeni bir atağa hazırlandığınız ve bu konuda çok güçlü ortaklarla çalışacağınız konuşuluyor. Proje başarılı olursa ki inşallah olur umarız tüm sıkıntılar da artık çok gerilerde kalır…

Sayın Ali Çetin AMCAOĞLU, siyasetten uzak günler yaşarken 5 torun ile birden ilgilenip hiç aksatmadan günlük olarak spor yapmak size epey iyi gelmiş ve günün sonunda 15 kilo verip fit hale gelmişsiniz. Siyaset dışı kalmak insanı güzelleştiriyor değil mi?