Aynı konuyu yazmaktan bıktık usandık artık…

Belli ki birileri YÖDAK’ı babalarının çiftliği filan sanmaya başladı!

Çakılıp kalacaklar oraya…

Sonsuza dek!

Yok öyle bir şey iste…

Bizde adettir, koltuğa oturan o makamı miras sanıyor!

Daha ilk günden koltuğu kaybetme kaygısı yaşıyorlar…

Siyasetteki gibi!

Toplumsal çıkarlar gidiyor…

Bireysel çıkarlar yerini alıyor!

Olan da kurumların kendisine oluyor…

YÖDAK’ta da yaşanan bundan ibarettir!

Geçtiğimiz hafta YÖDAK Kurul Üyesi 6 kişi Başkan hakkındaki şikayetlerini dile getirdiler…

Cumhurbaşkanı Akıncı ve Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na da gönderdiler yazıyı…

Biz bunu deşifre edince YÖDAK Başkanı Büke kısa bir açıklama yaparak suçlamaları iftira olarak nitelendirdi!

Ama suçlamaların bir tekine bile cevap vermedi…

Oysa bir madde vardı ki müthiş!

YÖDAK’ın hazırladığı DAÜ dosyası…

Yapılan hatalar ve başkanın duruşu!

Bir kez daha hatırlatalım isterseniz;

“DAÜ'nün İran ile yürüttüğü ortak Diş Hekimliği ve Tıp programları hakkında olumlu oy verip oybirliği ile alınan karara sonradan şerh koyarak karar üzerinde oynama yaptınız. Daha sonra şerh koyduğunu söylediğiniz soruşturmaya komite başkanı oldunuz. Bununla da yetinmeyip Rektöre İran ile imzalanan anlaşmayı "tebrik etmiş" olduğunuzu kurulda beyan edip whatsapp mesajını üyelere göstermiş olmanız tarafsızlık ilkesini ihlal ettiğinizi göstermektedir. Ayrıca, bahse konu soruşturma kararına rağmen bilahare tespit edilen hukuksuzluğu bağışlama taraftarı olduğunuzu karara koyduğunuz şerh ile de teyit ettiniz.

Kurul ile program dosyasını paylaşmadığınız Diş Hekimliği için, sirküle karar ile onay talep etmeniz yasa tanımaz tutum ve Kurulun iradesine ipotek koyduğunuz işaretidir…”

Büke bu maddeyi niye cevaplamıyor?

Oysa DAÜ dosyasında kendi imzası da var…

Ama arkasında durmuyor!

Bunun gerekçelerini ileride siz okurlarla elbette paylaşacağız..

Ama bu iş artık kabak tadı vermeye başladı!

YÖDAK Kurul üyesi 6 Profesörün Prof. Dr. Akile Büke’ye karşı verdikleri muhtıra niteliğindeki bildiri ve istifa çağrısı sonrası YÖDAK Başkanının da artık aynaya bakmasının zamanı geldi de geçiyor bile.

7 kişiden oluşan YÖDAK Kurul üyelerinden 6’sının kaleme alıp imzaladığı bildiride ülke yükseköğretiminin daha fazla zarar görmemesi için Başkan Prof. Dr. Akile Büke istifaya davet ediliyor.

Sessiz bir çığlık şeklinde 6 üye bağırıyor, Prof. Dr. Akile Büke başkanlığında YÖDAK iş yapamaz, bizler Kurul üyesi profesörler olarak asli görevlerimizi yapamaz hale geldik ve ülke yükseköğretimi zarar görüyor diye…

Duyan yok…

Duyan olmadığı gibi de YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Akile Büke eleştirilere kulak asmadığı gibi meslektaşlarının çağrısına da kulak tıkayarak onları suçlayarak topluma hedef göstermeye çalışıp tehlikeli bir oyun oynuyor..

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı sessizce izliyor…

Yasa emrediyor, YÖDAK Başkanı sadece Cumhurbaşkanlığına karşı sorumludur..

Hal böyle olunca Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın sessizliği merak ediliyor ve soru işaretleri büyüdükçe büyüyor..

Ülke yükseköğretimi için endişe duyan ve son noktada artık çare bulmak adına bir bildiri kaleme alan Kurul üyesi 6 profesörün yazdıkları ve kendisine sunulanlar kıymetsiz, üzerinde düşünülecek kadar değersiz olurken YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Akile Büke ne yaptı ki bu kadar korunmayı hak ediyor?

YÖDAK ve yükseköğretimdeki krizin “ben kendi adamımı harcatmam” duruşunu aştığını ve ülkeye zarar verdiğini neden göz ardı ediliyor?

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın kamuoyuna bir açıklama borcu var?

Ama konunun unutulmasını bekliyorlarsa da çok yanılıyorlar…

MERAKLI KÖŞE?

Hani ölümcül değildi?

Batı Nil Virüsü ikinci canı da aldı…

Oysa adını hiç duymadığımız bu hastalık ilk olarak anılmaya başlanınca bakanlık yetkilileri açıklama yapıp halkın panik yapmamasını, bu hastalığın ölümcül olmadığını açıklamıştı!

Bu açıklamayı neye göre yapmışlardı kimse bilmiyor…

Kimsenin bilmediği gibi bunu sorgulayan da yok!

Allaha emanet durumları anlayacağınız…

Ekip niye önemli?

Erdemli’deki tabela meselesi…

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın adı yanlış yazılınca ortalık kalktı oturdu!

Tabi ki yine siyaset ön planda tutularak…

Siyaset güdülünce de tartışmalar kısır çekişmeler olarak kalmaya mahkum oluyor!

Asıl tartışılması gereken ise ekiplerin ne yaptığıdır…

Başbakan Tatar, gitti kendisine verilen tabelayı astı!

Ya yanındakiler…

Hiç mi merak etmediler asılacak tabelada ne yazdığını!

Ekip bunun için önemlidir işte…

Profesyonellik yoksa hataların da ardı ardı kesilmez, ele günü rezil oluruz!

Bu arada Erdemli Belediyesi de bu konuda sorumluların başında gelmektedir…

Erdoğan niye gülmüyor!

Taktın bu işe diyebilirsiniz ama bizim için önemli işte…

KKTC’den üst düzel heyetler gidiyor ya da kendi geliyor buraya!

Toplantılar, görüşmeler ve ardından yapılan açıklamalar…

Bizimkiler de sorun yok!

Mutlu ve mesut görünüyorlar…

Ama gelin görün ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bir türlü gülmüyor, gülümsemiyor!

Acaba bir şekilde mesaj mı veriyor dersiniz?

MESAJ KUTUSU

Sayın Mustafa AKINCI, YÖDAK ve Büke olayı artık tam manasıyla kabak tadı verdi ve bu konuda sizin derin sessizliğiniz de merak konusu olmaya başladı. Kendi atadığınız bir kişiyi sorgulamayı ve yapılan şikayetleri değerlendirmeyi düşünmüyor musunuz? Ülkenin en tepesinde oturan bir makam için bu durum biraz garip değil mi?

Sayın Hasan TAÇOY, Kıb-Tek’e alınacağı söylenen jeneratörler konusunda rant iddiaları yapılmaya başlandı. Özellikle ilgili sendikayı bu sıralar mercek altına almakta yarar görüyoruz zira bu sıralar kimin neye hizmet etiğini anlamakta güçlük geçmeye başladık!

Sayın Serhat KOTAK, çok yakında İçişleri Bakanlığı’na müsteşar olarak atanacağınız konuşulmaya başlandı. Hatta atama yazınızın bile imzaya kaldığı söyleniyor. Bu arada bunu duyan DP çevreleri de bir hayli öfkeli, haberiniz olsun istedik!

Sayın Ziya ÖZTÜRKLER, bakanlıkta bir müsteşarlık makamının açılacağı ve sizin de başına geçeceği, aynı zaman da YÖDAK’ın da buraya bağlanacağı konuşulmaya başlandı. Eğer bu gerçekleşirse özerlik filan da kalmayacak değil mi? Bekleyip görelim bakalım!

Sayın Hasan SADIKOĞLU, İskele hayvan barınağıyla ilgili şikayetler üzerine gösterdiğiniz hassasiyetten dolayı tebrik ederiz. Bu arada barınağı biraz daha geliştirip yeni bir düzenleme getirirseniz en azından kasıtlı şikayetlerin de önünü kesmiş olursunuz!

Sayın Metin ŞADİ, Kıb-Tek jeneratör ihalesi ülke çapında tartışma konusu olurken sizin de bu ihaleye derin ve sessiz bir şekilde çalıştığınız söyleniyor. Bu konularda gizlilik en önemli şeydir değil mi? Bakalım eski kurt olarak yine aklınızdan neler geçiyordur kim bilir!

Sayın Ali PİLLİ, bakan olduğunuz ilk günlerde verdiğiniz sözleri hala yerine getirmediğiniz yönünde şikayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Bari insanları makama çağırıp nedenlerini kendiniz söyleyin ki gazetelerin yolunu tutmasınlar!

Sayın Kudret ÖZERSAY, sanal bet meselesi bir kez daha gündeme getirilmek isteniyor. Belli ki birilerinin bu konuda iştahı iyice kabardı ve medyayı da bu işe karıştırarak gündeme getirmek istiyor. Umarız bu konuda telkin ve baskılara boyun eğmezsiniz…

Sayın Ahmet SENNAROĞLU, telefonlara bakmayıp geri de dönmeme huyunuz son günlerde yine baş gösterdi ki bu konuda sizi arayanlardan sitem dolu telefonlar alıyoruz. Yani koskocaman bir belediye başkanına bunu asla yakıştıramayız!

Sayın Osman KIRŞAN, büyük ihtimalle partinizin iktidarda olduğunu unutmuş olmalısınız ki bölgeye üniversite istediğiniz yönünde manidar bir açıklama yaptınız. Davul da siz de tokmak da partiye bir ültimatom çekin okulu kapın deriz!

Sayın Güven ARIKLI, yol arkadaşlığı konusunda öyle bir sitem ettiniz ki hiç kimse bir şey anlayamadı! Bir dahaki sefere adrese teslim yazın ki çoğunluk kendi üzerine almasın. Anlayan anladı derseniz işte o zaman siz de haklısınız!