Yeniden Doğuş Partisi’nin (YDP) tüm kesimlerce merakla beklenen ve belli etmeseler de yakından takip edilen 3. Olağan Kurultayı geride kalırken Kıbrıs Türk siyasetine dair birçok yeni tartışma ve/veya kırılma noktasını da beraberinde getirerek yeni dönemde birçok ezberin bozulacağının da mesajlarını şimdiden verdi.

Yeniden Doğuş Partisi’nin (YDP) 3. Olağan Kurultayı sonrasında Erhan Arıklı yeniden parti Genel Başkanı seçilirken kurultayın en önemli sonucu YDP’nin Kıbrıs Türk siyasetinde rüştünü ispatlamış olmasıdır.

Böylesi bir olgunun en güçlü kanıtlarından biri ise kurultay’da 4 bini aşkın üyenin oy kullanmasından başka bir şey değil.

İster kabul edilsin ister edilmesin, ister oy verilsin ister verilmesin, 3. Olağan Kurultayı ile YDP’nin artık Kıbrıs Türk toplumunun siyasi partilerinden biri olduğu da bir kez daha tescil edildi.

Kurultay’da aday olan Erhan Arıklı ve Lefkoşa milletvekili Bertan Zaroğlu arasında geçen kıyasıya mücadele ve her iki adayın da aldığı oyların yakın olması ise YDP’nin yeni dönemini etkileyecek önemli bir husus.

Kurulduğu günden bugüne kadar geçen süreye dair bir kader seçimi olarak geride kalan YDP 3.Olağan Kurultayı ise sonuçları temelinde önemli mesajlar vermekte.

Yeni dönemde kurultay süresince yaşanan tartışmalar ve gerginliklerin geride kalmamasının olumsuz sonuçlarının özelde YDP’yi genelde ise ülke siyasetini etkileyeceği aşikar.

Bertan Zaroğlu kurultay sonrası açıklamalarında “kardeşlik hukuku bitti” ifadesi ile yeni bir kavgayı başlatacağının sinyallerini verirken “zeytin dalı” uzatan Genel Başkan Erhan Arıklı ise açıklamalarının satır aralarında saklı kalan “sadece Zaroğlu’na karşı değil, çok daha geniş, arkada görünmeyen bir cephe karşısında kazandım” ifadeleri ise adrese teslim mesajdan öte tüm yönleri ile tartışılması gereken bir olgu.

Kurultayda yarışan her iki adayın aldığı yakın oy oranları ise partililerin gerek Erhan Arıklı’ya gerekse Bertan Zaroğlu’na sahip çıktığının bir göstergesinde öte her iki siyasetçinin de YDP’ye gerekli olduğunun mesajının sandıktan çıkmış olmasıdır.

Kurultay sandığından çıkan en önemli mesaj ise gerginlik ve kavganın yönettiği çatışma siyasetinin bırakılması ve YDP’nin yoluna güçlenerek devam etmesine dair ortaya konan iradeden başka bir şey değil.

YDP önünde iki seçenek durmakta;

Çatışma siyaseti ile ayrışa ayrışa küçülmek ya da toplum vicdanında temiz yeni isimler ile büyüyüp “kitle partisi” olmak.

Kitle partisi olmasının önündeki psikolojik engeller yanında “mağdur siyaseti ve toplumu bölen ayrımcı bir dil” üzerinde politika yapması ise bugüne kadar YDP’nin “herkesin partisi olması” önündeki engellerden biri olduğu gerçeği de yeni dönemde YDP kadroları tarafından artık tüm yönleri ile tartışılmalı.

“Herkesin partisi olma” yolunda diğer bir ifade ile her kesimden oy alma yolunda YDP’nin yeni dönemde ne kadar başarılı olacağını elbette zaman gösterecek.

Ancak çatışma ve gerginlik siyaseti üzerinden sürdürülecek parti içi mücadele yeni bir doğuş inşa edecek olsa bile tek kaybedeninin sadece YDP olacağı aşikar.

YDP 3ç Olağan Kurultayı sonrasındaki yeni döneme egemen olacak olan çatışma kültürü ile mücadele olsa da, “ortak akıl” ile politika üretme olsa da, tek bir sonucun ortaya çıkacağı şimdiden belli.

Ya bölünerek ya da siyasi olgunlaşma yolunda ileriye giderek “herkesin partisi olma” yolunda yeni bir doğuş inşa edilecek.