Yeniden Doğuş Hareketinin siyasal parti kurma kararı almasının ardından Ekim 2016’da Yeniden Doğuş Partisi kurularak Kıbrıs Türk siyasi hayatına katıldı.

Yeniden Doğuş Hareketinin siyasi bir partiye dönmesi ile birlikte ülke kamuoyunda farklı tartışmalarda yaşanmaya başladı.

2018 yılında yapılan genel seçimlerde yüzde 7 oy alarak, KKTC meclisine 2 milletvekili ile girme başarısını gösterdi.

YDP’nin bugünkü varlığı ister sol ister sağ olsun mevcut diğer tüm partilerin ülke yönetiminde bıraktığı bir boşluk, politika üretmedeki kısırlık ve toplum nazarında siyasete olan güvensizliğin bir sonucudur. 

Yeniden Doğuş Partisi’nin bugün Kıbrıs Türk siyasetine yön veren bir siyasi yapı olmasının nedenlerini dışarıda aramak mevcut partilerin kendi özeleştirilerini yapmadığının bir göstergesi, başarısızlıklarından kendilerine ders çıkarmamak ve en basit ifade ile aynaya bakmamaktır.

Parti Başkanı Erhan Arıklı, partinin çizgisini milliyetçi ve muhafazakar olarak tanımlasa da partinin dış politik duruşunda Kıbrıs sorununa dair iki devletli bir çözüme destek vermek olduğunu da açıklamalarında yer veriyor.

Kurulduğu günden beri farklı eleştirilerin de odak noktasında zaman zaman yer alan Yeniden Doğuş Partisine ülke kamuoyunun temkinli ve mesafeli yaklaşması ise tek bir noktada kendini gösterdi.

Politikalarını, Türkiyeli Kıbrıslı ayrımı ve etnik köken üzerinden yaparsa toplumsal barış ve kamu vicdanında kapanmayacak bir yaraya neden olur mu kaygısı ile Yeniden Doğuş Partisine mesafeli duran Kıbrıs Türk kamuoyu, bugünlerde temkinli duruşunda uzaklaşmış durumda.

İlk kurulduğu günlerde Yeniden Doğuş Partisi yetkililerinin kullandığı politik dil ve mağdur siyasetinden vazgeçmeleri kadar geçen sürede yapıcı muhalefet yapmaları da kamuoyu vicdanında saygı görmeleri yanında Kıbrıs Türk kamuoyunun kurulduğu ilk günlerin aksine bugün Erhan Arıklı ve partisine karşı daha az mesafeli durmasının nedenleri arasında gösterilebilir.

Yeniden Doğuş Partisinin elbette alması gereken yol uzun.

Öncelikle politika ve söylemleri ile ülke toprakları üzerinde yaşayan herkesin partisi olduğunu ispatlaması gerek.

Yeniden Doğuş Partisi, “sadece Türkiye kökenlilerin ve Türkiyelilerin partisidir” algısını ve imajını hiç vakit kaybetmeden toplumsal zihinden silecek adımları hızla atmalı, politikalarının etnik köken temelinde oluşturan ve bu eksende yoluna devam etmeyeceğini anlatmalı.

Bu noktada da kurulduğu ilk günlerde kullanılan politik dil ve mağdur siyasetini partinin geri plana alması bugün için olumlu bir adım olarak görülse de toplumsal barış ve “bizi birbirimize düşürecek , etnik köken üzerinden toplumda bölünmeler yaratacak” politikalarında kimlerin ekmeğine yağ ve bal süreceğini de , Erhan Arıklı ve arkadaşlarının iyi değerlendirmesi gerekmektedir.

Tüm eleştirilere rağmen ise bir gerçek var ki Yeniden Doğuş Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kilit parti olacak.

Ve eğer ayrımcılık üzerinden siyaset yapmayı tercih etmez ve kitle partisi olma yolunda güçlü adımlar atarsa da genel seçimler sonrasında da milletvekili sayısını artırarak olası koalisyon hükümetlerinin kurulmasında kilit parti olmayı sürdüreceği aşikar.

Ayrıca Yeniden Doğuş Partisinin, toplumsal barış ile herkesin partisi olma yolunda gösterdiği çaba ve yapıcı muhalefet çizgisini sürdürmesi, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağın tek aday göstermesine yönelik bir zemini de oluşturmaya başladığını da söylemek hayalcilik olmaz.

Cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik merkez sağın büyük partisi UBP’de sessizlik ve belirsizlik sürerken, sağda “bir çatı aday”ın ortaya çıkması sürpriz olmayacaktır.

Gelinen son aşamada ise YDP’nin rolü ve ortaya koyacağı duruş ise Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaderini doğrudan etkileyeceği şimdiden belli.

Elbette YDP’nin bir kitle partisi olma, daha açık bir ifade ile toplumsal barış temelinde “herkesin partisi olma” yönünde ortaya koyduğu duruşundan vazgeçmemesi şartı ile.

Ve YDP yükselirken, Kıbrıs Türk toplumundan da uzaklaşmaması gerektiğini asla unutmamalı.