RUM TARAFININ DAHA FAZLA ALMAK İÇİN “BECERİKSİZ ŞARK PAZARLIĞI” İŞE YARAMADI...

Güney Kıbrıs ile Fransa’nın gizli bilgilerin teatisi konusunda “altın kesiti” buldukları,  bu sayede; Güney Kıbrıs’ın, “teşhir olmadan”, Türkiye’ye yakın zamanda Avrupa’nın savunma semasına daha da yaklaşma yolunu açacağı savunuldu.

Politis, Brüksel çıkışlı haberini “Şark Pazarı... Gizli Bilgilerin Teatisi Konusunda Altın Kesit Bulundu” başlığıyla yansıttı.

Gazete, Türkiye’nin AB’nin savunma konularına ilişkin su götürmez öneminin ve Güney Kıbrıs açısından var olan tehlikelerin; Rum yönetiminin, önemli destekçileriyle yaptığı “beceriksiz şark pazarı girişimlerinin” neredeyse iki yıldır Ortak Silahlanma İşbirliği Örgütü (OCCAR) ile Avrupa Savunma Örgütü (EOA) arasındaki işbirliği açısından korku filmi haline geldiğini yazdı, özetle şu detayları verdi:

“Lefkoşa stratejik bir abartma yaparak nihayetinde, kendi tezlerini güvence altına almayı başardı, ancak süreç içerisinde aniden Fransa ile ilişkilerini tehlikeye soktu.  Kıbrıs tezlerini tamamen kapsayan formül 2011 baharı itibarıyla Fransa ile gayrı resmi bir işbirliğini gündeme getirmişken Mari’deki (Tatlısu) patlama müzakerelerdeki ilerlemeyi geciktirdi.

Avrupa diplomatik kaynakları 2011 sonbaharından itibaren bir ay öncesine kadar Lefkoşa’nın, daha fazlasını elde edebilir miyim kaygısıyla, özellikle Fransa’yla, başarısız bir şark pazarlığında ısrar ettiğini söyledi.

Aynı kaynaklar Türkiye’nin, Avrupalıların gözünde yükseldiği bugünkü konjonktürde, halen Lefkoşa ile Fransa arasında bulunan formülün Kıbrıs için son derece tatmin edici olduğunu, bu nedenle Kıbrıs’ın şark pazarlığında beklenmedik şekilde ısrar etmesinin Fransa diplomasisini kızdırdığını kaydettiler.

Nihayetinde mesele, Erato Kozaku Markulli’nin 23 Mart’ta Paris’e yaptığı ziyaret sırasında AB savunma bakanlarına, özel bir tüzük ve OCCAR ile Avrupa Savunma Örgütü arasında gizli bilgi teatisi anlaşması imzalanması meselesine çözüm bulunduğunun açıklanmasıyla halloldu.

Geçen hafta bu iki belgenin detayları Avrupa Savunma Örgütü çevrelerinde tartışıldı ve mesele yoluna konulmuş addedildi. Ancak bilgili konumda olan kişiler, Lefkoşa’nın, Paris’e karşı beklenmedik hareketinin Fransızlarda kötü bir imaj yarattığını, Lefkoşa’nın bu girişiminin daha başlamadan başarısızlığa mahkûm olduğunu, oyunun çok büyük siyasi ve ekonomik boyutları olduğunu değerlendiriyor.

Her şey 2008’de Fransa’nın OCCAR ile EOA arasında, özellikle de Fransa ekonomisinin çok büyük menfaatleri olan silahlanma programları konularında sıkı işbirliği fikrini ileri götürmesiyle başladı. OCCAR 1996’da Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya tarafından kurulmuş, daha sonra Belçika ve İspanya üye olmuş, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, Finlandiya, Polonya ve İsveç ise OCCAR’ın bazı küçük ölçekli programlarına katılıyordu.  Bu iki örgüt arasındaki kurumsal işbirliği ihtiyacı AB’nin savunma politikasını güçlendirmesi ve Avrupa silah programları piyasasının ileri götürülmesi için süratle büyük destekçiler buldu. Böylece OCCAR ve EOA arasında, OCCAR’ın AB tarafından görevlendirilmek suretiyle milyarlarca Euro değerindeki devasa silahlanma programlarının icrası görevini üstlenmesi için idari tüzük imzalanmasına yönelik müzakereler başladı.

Yaklaşık iki yıldan beridir Fransa, İngiltere ve Almanya’ya OCCAR’a üye olmak istediğini ileten Türkiye de oyuna girdi. Türkiye’nin üyelik perspektifinin siyasi açıdan karmaşık görülmesine karşın, Türkiye’nin askeri sanayisinden faydalanmak isteyen OCCAR’ın üç önemli üyesi ülke tarafından tedricen kabul edildi. Buna paralel olarak meselenin büyük siyasi boyutları ve Türkiye’nin OCCAR’a üyeliği Ankara’ya; Kıbrıs’ın (Türkiye’nin kendisini tanımamasına yanıt olarak) vetosu nedeniyle giremediği Avrupa Savunma Örgütü’ne girmek için arka kapıyı açacaktı.

Güvenilir kaynaklar; gizli bilgi teatisine ilişkin idari tüzükle ilgili müzakerelerin olumlu sonuçlanmasından sonra Türkiye’nin üyelik başvurusunda bulunduğunu, başvurunun incelenmesinin beklendiğini söylediler.

Bulunan formül, OCCAR ile EOA arasındaki gizli bilgi teatisi için müdahil örgütün, Kıbrıs’ın da üye olduğu EOA üye ülkeleri arasında oybirliği ile anlaşma yapmasını öngörüyor. Böylece Lefkoşa; çeşitli kararlarda söz sahibi olmaya devam edebilecek. Gelişmenin özü, tam da Paris, Londra ve Berlin’in istediği gibi Türkiye’ye büyük silahlanma programlarında işbirliğine kapı açmasıdır ve bu çıkış yolunun bulunması için ‘Kıbrıs’ın başından sonuna kadar sorumlu işbirliği içinde olma tavrı takdir topladı.

Belçika’nın başkentinde, savunma konularının kalbinde bulunanlara göre bu gelişme Lefkoşa’nın, üyelik müzakereleri dışı alanda Türkiye’yle ilgili her şeyi sonsuza dek engelleyebilecek konumda olmadığını ancak stratejik sözleşmeler yapıp ortaklarına, büyükler kategorisinde oynamayı bildiğini gösterebilecek durumda olduğunu gösteriyor.

Ancak aynı kaynaklar bunun ön şartının, Lefkoşa’nın; AB’nin Türkiye ile ilişkilerinin ve NATO-AB ilişkilerinin geniş jeopolitik görüntüsü de dâhil olmak üzere derin stratejik düşünceye ve siyasi ciddiyete sahip olması ve Kıbrıs’ın şark pazarlığıyla değil Avrupa stilinde oynaması gerektiğini anlaması olduğunu vurguluyorlar.”