AİLE TEMELLİ UZUN SÜRELİ BAKIM HİZMETİ VEREN SOS, SÜRDÜRDÜĞÜ PROJEYLE RİSK ALTINDAKİ ÇOCUKLARIN BİYOLOJİK AİLELERİ YANINDA SAĞLIKLI VE GÜVENLİ BİR ORTAMDA YETİŞMELERİ İÇİN DE ÇALIŞIYOR

SOS ULUSAL DİREKTÖRÜ ATANER: “RİSKLERİ AZALTARAK ÇOCUĞUN BİYOLOJİK AİLESİ YANINDA KALMASINI SAĞLIYORUZ”

ÖZELLİKLE SOSYAL AĞLARI ZAYIF OLAN GÖÇMEN AİLELERE VE ÇOCUKLARINA KATKI YAPILAN PROJENİN SÜRMESİ İÇİN GÖNÜLLÜLERDEN DESTEK BEKLENİYOR

KKTC’de 20 yıldır, devletin himaye altına aldığı korunmaya muhtaç çocuklara aile temelli, uzun süreli bakım hizmeti veren SOS Çocukköyü’nün 2006 yılından beri sürdürdüğü “Çocuk Terkini Önleme ve Aile Güçlendirme Projesi”yle de ülke genelinde 167 aile ve 416 çocuğa destek sağlandı.

Başkent Lefkoşa’da çocuk köyü, Girne’de ise gençlik evi bulunan SOS Çocukköyü’nün kamuoyunda pek fazla bilinmeyen bu projesiyle, çocuklara ve ailelere karşılaşılan sorunları aşmaları ve kendi aile ortamlarında daha sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri için birçok konuda yardım ediliyor.

Şu anda 135 çocuğa ve 50 aileye destek verilen proje, gönüllü kurumların katkılarıyla sürdürülüyor. Çok sayıda gönüllünün yardımlarına rağmen, ihtiyaçlı çocuk sayısı da yüksek olduğu için SOS yetkilileri topluma yardım çağrısı yapıyor.

Projede çalışan yeterince personel olmadığı için son yıllarda Lefkoşa bölgesi ağırlıklı çalışılıyor. Diğer bölgelerdeki ihtiyaçlı aileler ise daha çok Sosyal Hizmetler Dairesi’ne yönlendiriliyor.

Aile Güçlendirme Projesi çatısı altında, çocukların biyolojik aile bakımını kaybetmemeleri için çocuklara, ailelerine doğrudan hizmetler sunulurken, toplumun duyarlılığını artırmak için ortaklıklar geliştirilip, bilgilendirici çalışmalar yapılıyor.

EN YÜKSEK İHMAL VE İSTİSMAR RİSKİ ALAYKÖY’DE ÇIKTI

2009’da gerçekleştirilen “Çocuk Hakları Durum Analizi” sonuçlarına göre, en yüksek ihmal ve istismar riski taşıyan Lefkoşa’ya bağlı Alayköy’de, “Çocuk Hakları Farkındalığının Arttırılması Projesi” olarak adlandırılan ve bu projenin ilk ayağını oluşturan 18 aylık bir proje hayata geçirildi.

Temmuz 2010-Aralık 2011 tarihleri arasındaki projeyle, köy okulundaki tüm çocuklara “çocuk hakları/sorumlulukları” ve “ihmal ve istismar” konularında iki ders saatini kapsayacak şekilde, iki oturumluk eğitimler verildi.

Halkın bilincini artırmak amacıyla ise poster, slogan yarışması ve resim sergisi gibi aktiviteler yapıldı.

ATANER: “RİSKLERİ AZALTARAK ÇOCUĞUN BİYOLOJİK AİLESİ YANINDA KALMASINI SAĞLIYORUZ”

TAK muhabirine, projeyle ilgili bilgi veren SOS Çocukköyü Derneği Ulusal Direktörü Ahmet Ataner, köyün bakıma muhtaç çocuklara aile tipi bakım verdiğini ve destek programlarıyla kendine güvenli ve bağımsız bireyler yetiştirmeyi amaçladığını söyledi.

SOS Çocukköyü ve Gençlik Evlerinin yurt veya enstitü tipi bakım evleri veya çocuk yuvaları olmadığını; SOS Çocukköyü’nde 0-16 yaş arası çocuklara aile temelli bakım verildiğini; kendi biyolojik ailesi yanında kalabilecek; ancak ailesinin bakımını kaybetme riski olan çocuklara ise, Aile Güçlendirme Projesi aracılığıyla destek verdiklerini anlatan Ataner, “Risklerin azaltılarak, çocuğun biyolojik ailesi yanında kalmasını sağlıyoruz” dedi.

Ataner, şu anda SOS çatısı altında bakılan çocukların yanı sıra “Çocuk Terkini Önleme ve Aile Güçlendirme Projesi” çerçevesinde 135 çocuğa ve 50 aileye maddi ve manevi destek verdiklerini vurguladı.

Ahmet Ataner, bu proje sayesinde çeşitli nedenlerden dolayı çocuklarına yeterli bakım sağlayamayan veya sağlıklı yaşam koşulları oluşturmada güçlük çeken ailelere, maddi ve manevi destek vererek, ailelerin dağılmasını önleyip, çocukların ailelerinin yanında kalmasını sağladıklarını anlattı.

Ataner, SOS Çocukköyü Derneği ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü ile koordine edilerek yürütülen projeyle, her ailenin kendi bireysel ihtiyaçları ve sorunları çerçevesinde, çocuklarının gelişim ihtiyaçlarına göre destek aldığını söyledi.

Sosyal Hizmetler Dairesi ile koordinasyon içerisinde tespit edilen ihtiyaçlı ailelere, düzenli olarak gıda ve giysi desteği yapıldığını; ebeveynlik kapasitelerinin arttırılması için Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Ortak Hizmetler Dairesi Psikolojik ve Rehberlik Danışma Şubesi tarafından düzenli eğitimler sağlandığını kaydeden Ahmet Ataner, “Sosyal faaliyetler ve destek grupları ile aileler arasında destek ağları ve dayanışmayı arttırıcı çalışmalar yapılmakta; ayrıca çocukların sağlıklı gelişimi için koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri, okul öncesi eğitim, etüt, çeşitli sosyal faaliyetlere katılabilme fırsatı sağlanmaktadır” diye konuştu.

HEDEF İHMAL VE İSTİSMARDAN UZAK SAĞLIKLI ÇOCUKLAR

SOS Çocukköyü Derneği Ulusal Direktörü Ahmet Ataner, hedeflerinin “proje kapsamındaki ailelerin, kendileri ve çocukları için, ihmal ve istismardan uzak; daha sağlıklı ve nitelikli yaşam koşullarına ulaşarak, ebeveynlik konusunda daha donanımlı hale gelmeleri ve ekonomik koşullarını düzelterek desteğimiz olmadan, çocuklarının yaşam boyu ihtiyaçlarını giderebilerek yaşamlarını sürdürebilmeleri” olduğunu söyledi.

Tüm kurum, kuruluş ve şahıslara, Aile Güçlendirme Projesi’ne destek vermeleri çağrısı yapan Ahmet Ataner, “Bugüne kadar da destek veren herkese teşekkür ederiz. Unutulmamalıdır ki; çocuklarımıza yapılan destek, hem bugünümüze hem de yarınımıza yapılan yatırım anlamına gelir” dedi.

BİYOLOJİK AİLE YANINDA SEVGİ VE GÜVENLE...

SOS Çocukköyü Aile Güçlendirme Projesi Koordinatörü ve Ulusal Aile Güçlendirme Proje Danışmanı Süreyya Çelmen Değer ile projenin sosyal hizmet uzmanı Buse Erzeybek de TAK muhabirine 2006’dan beri süren “aile güçlendirme projesi”yle ilgili bilgiler verdi.

Değer, proje kapsamında 2006’dan bu yana toplam 167 aile ve 416 çocuğun destek aldığını açıkladı.

Çocuğun kendi biyolojik ailesi yanında, sevgi ve güven içinde büyümesinin en sağlıklı yöntem olduğu gerçeğinden yola çıkılarak SOS’in 134 ülkede uyguladığı projenin benzeri 2005’te hazırlandı ve 2006’da uygulanmaya başlandı.

SOS Çocukköyü Aile Güçlendirme Projesi Koordinatörü ve Ulusal Aile Güçlendirme Proje Danışmanı Süreyya Çelmen Değer, “Biyolojik aile bakımını kaybetme risk altındaki çocukların aile ortamında yetişmelerini sağlamak için ailelerine destek veriyoruz” dedi.

Çocukların karşılaşabileceği riskleri tespit ederek, biyolojik aile bağı bulunan aile bireyi yanında, ihtiyaçları giderilerek bakım almasını sağladıklarını kaydeden Değer, ekonomik sorunlar, hastalıklar, tek ebeveyn durumu, çok çocuklu aile, yasal sıkıntılar gibi durumlarda, yüksek risk grubundaki çocukların proje kapsamına alındığını anlattı.

İHTİYAÇ GİDERME…. BAĞIMSIZLIĞA KAVUŞTURMA…

Süreyya Çelmen Değer, çocuğun sağlık ve gelişim durumu, ailenin kapasitesi, sosyo-ekonomik koşulları gibi konuların değerlendirildiğini belirterek, projeye alınan çocuklara 3-5 yıl destek verildiğini, çocuğun ihtiyaçlarının giderilmesi ve ailenin bağımsızlığına kavuşturulmasının amaçlandığını söyledi.

Sosyal Hizmetler Dairesi’yle birlikte çalıştıklarını kaydeden Değer, risk grubunda olduğu saptanan ailelerin ihtiyaç duyulan alanlarda desteklendiğini; kendi kendine yeterli hale getirilmesi için yardım edildiğini; ekonomik geliri yetersiz ailelere iş bulmaları veya beceri edinmeleri için kursa gitmeleri konularında da destek verildiğini anlattı.

Değer, bütçenin büyük oranının hizmet bağışı olduğunu ifade ederek, projeye alınan ailelerin her yönden yakından takip edildiğini ifade etti.

“GÖÇMEN AİLELERİN SOSYAL AĞLARI ZAYIF”

Projeye alınan ailelerin daha çok göçmen ve çok çocuklu aileler olduğunu belirten Süreyya Çelmen Değer, bu tür ailelerin sosyal ağlarının zayıflığından dolayı ayrıca sıkıntı yaşadığına dikkat çekti.

Doktor, psikolog, dershane, kreş gibi destekler aldıklarını ancak projede eleman ihtiyacının karşılanması için maddi yardımlara da ihtiyaç duyduklarını söyleyen Süreyya Çelmen Değer, bazı sivil toplum örgütlerinin de çalışmalarına destek verdiğini kaydetti.

2009’da yapılan bir araştırmaya göre, ülkede çocuk nüfusun yarısının risk altında olduğunu belirten Değer, yüzde 17’nin de aile bakımını kaybetme riski taşıdığını; bunun çok yüksek bir rakam olduğunu ifade etti.

“DESTEK VERİLMEZSE TOPLUM İÇİN RİSK OLURLAR”

Süreyya Çelmen Değer, geçen yıl İskele Belediyesi’yle düzenledikleri etkinliğe katılan çocuklardan birinin hayatında hiç denize gitmemiş bir çocuk olduğunu belirterek, destek alan çocukların psiko-sosyal gelişimi için yararlı etkinlikler planladıklarını; bu tür etkinliklerle aileler arasında da bir sosyal ağ yaratıldığını anlattı.

Süreyya Çelmen Değer, toplumdaki yardımlaşma duygusunun zayıfladığı görüşünü ifade ederken, yapılanların da ailenin kendi kendine sorun çözme becerisine bir katkı olmadığını, hayırseverlik duygusuyla yapıldığını söyledi.

Süreyya Çelmen Değer, “Toplum destek vermezse, bu çocuklar gelecekte toplum için risk yaratabilir. Topluma faydalı, sağlıklı bireyler yetiştirmek için destek bekliyoruz” dedi.

ERZEYBEK: “HALKIMIZ YARDIMSEVER AMA ÇOK YARDIMA İHTİYAÇ VAR”

Sosyal Hizmet Uzmanı Buse Erzeybek ise Kıbrıs Türk halkının yardımsever olduğunu, özellikle köylerde yardımlaşma ve dayanışmanın yüksek olduğunu anlattı.

Sosyal etkinlikleri düzenlerken karşılaştıkları zorlukları anlatan Erzeybek, örneğin devletin desteklediği toplum merkezi gibi bir yer olmadığını, para ödeyerek hizmet almak durumunda kaldıklarını söyledi.

MADDİ YARDIM VE HİZMET BAĞIŞI BEKLİYORLAR

Buse Erzeybek, maddi yardım yanında, hizmet bağışı da beklediklerini, özellikle şubat tatili için organizasyon desteği verilebileceğini ifade ederken, sağlık hizmetlerinde de büyük sıkıntılarla karşılaştıklarını, sağlık hizmetini ücretsiz alsalar da kullanılan malzemeler ve ilaçlar için para bulmak zorunda kaldıklarını söyledi.