Güney Kıbrıs’ın Aralık 2009’da tek taraflı olarak dondurduğu Türkiye’nin AB müzakere başlıklarından “Adalet Dağıtma Sistemi-Temel Haklar (23’üncü Başlık) ve Adalet, Özgürlük, Güvenlik (24’üncü başlık)” başlıklarının müzakereye açılmasına onay verdiği bildirildi.

Fileleftheros haberi “Hükümet ve DİSİ: Türk Başlıklarına Evet... Karşılık Almadan Türk Üyelik Müzakerelerine ve ‘Olumlu Ajanda’ya Destek” başlığıyla yansıttı.

Gazete zamanın Rum Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu’nun önerisiyle Türkiye’nin müzakere başlıklarını buzdolabına koyan Hristofyas hükümetinin, bugün tek taraflı yaptırımlarını korumak zahmetine girmemekle kalmayıp, hareketleri ve ihmalleri ile Brüksel’in; “ihtilaf konusu başlıkların buzdolabından çıkarılıp ileri götürülmesi çabalarına” uyduğunu yazdı.

DİSİ’nin de Avrupa Parlamentosu’nda aynı istikamette hareket ettiğini belirten gazete, DİSİ’nin içinde bulunduğu Avrupa Halk Partisi’nin, bu iki Türk müzakere başlığının ileri götürülmesini reddetmesini talep etmediği, aynı ‘siyasi aileden’, raportörden gelen ihtilaflı Türk müzakere başlıklarının ileri götürülmesi konusundaki ‘uzlaşı önerisi’ne taraf olduğunu kaydetti.

Gazete, DİSİ’nin iki Avrupa milletvekilinden (Yannakis Kasulidis ve Eleni Theoharus), hiçbirinin Dışişleri Komitesi önünde 29 Şubat’ta gerçekleşen görüşme sırasında değişiklik önerisi dahi sunmayıp, Avrupa Halk Partili raportör Ria Oomen Ruiten’in raporundaki “(gazeteye göre) kabul edilemez” maddeleri destekliyor görüntüsü verdiklerini belirtti.

Gazete Hristofyas hükümeti ile DİSİ tarafından atılan adımları, “olumsuz” diye niteledi ve şöyle sıraladı:

“1-İlk olumsuz adım Hristofyas hükümeti tarafından Konsey düzeyinde atıldı. Kıbrıs hükümeti ‘Olumlu Ajanda’nın onaylanmasına rıza gösterdi bu da Komisyon’un, aralarında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek taraflı olarak dondurduğu 23 ve 24’üncü başlıkların da bulunduğu toplam 8 Türk müzakere başlığının ileri götürülmesi çabalarını harekete geçirdi. 

Lefkoşa, Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli aracılığıyla, başta itiraz ve çekince belirtse de, nihayetinde 26 ortağın baskılarına yenik düşerek Olumlu Ajanda’nın altına 26 Aralık 2011’de imza attı. Olumlu Ajanda, AB karar metni aracılığıyla siyasi açıdan bağlayıcı nitelik kazandı.  Ankara’nın, Avrupa müktesebatının bütün aşamalarıyla uyumu konusunda ‘tamamlayıcı’ bir paralel prosedürü, Hristofyas hükümetinin imzasıyla ihdas edildi. Bu, aralarında Kıbrıs sorunu nedeniyle dondurulanlar da bulunan 35 müzakere başlığın gelecekte açılması konusunda halen baskı ortamı yaratıyor.

2-Hristofyas hükümetinin adımlarını DİSİ, Avrupa parlamentosu düzeyinde izledi. DİSİ AP’deki en büyük siyasi aile olan Avrupa Halk Partisi’nin üyesi olmasına karşın; Halk Partili raportör Ria Oomen Ruiten’in Türkiye’yle ilgili raporuna müdahale etmek şöyle dursun; Yannakis Kasulidis aracılığıyla, AP’nin ‘Komisyon’u, 24’üncü başlığın açılmasına katkı koyacak tedbirleri incelemeye çağırır’ şeklindeki ‘uzlaşı önerisine’ destek belirtti. Buna paralel olarak ‘23’üncü başlığın denetim raporu (screening report) tamamlanmasına yönelik çabaların yenilenmesi’ konusundaki –söz konusu başlığın ileri götürülmesine atıfta bulunan- maddeye olumlu oy verdi.”

Politis “AB, Türkiye İle İlişkileri Pekiştirmek İsterken, Kıbrıs’ın Tavrından Dolayı Kaygı” başlıklı haberinde Türkiye’nin Avrupalıların gözündeki jeopolitik öneminin arttığını, üyelik prosedürünü canlandırarak Ankara’nın Avrupa yörüngesinde tutulmasının ve NATO-AB ilişkilerindeki sorunun aşılması için acilen etkin bir yöntem bulunmasının gerekli görüldüğünü yazdı.

“Brüksel’de Lefkoşa’nın argümanları ve bu başlıkları engellemeye devam etmekteki genel tavrı anlaşılmıyor, Kıbrıs’ın hassasiyetlerine tamamen anlayış göstermelerine karşın Enerji meselesini siyasi görmüyorlar” ifadesini kullanan gazete, AB merkezindeki deneyimli Avrupalı diplomatların, “Kıbrıs’ın, Türkiye’nin AB üyeliğine tam destek şeklindeki resmi tezi, Avrupalı ortaklarının gözünde değerini kaybetmeye başladı, bu da Lefkoşa’nın konumunu kötüleştiriyor” dediklerini yazdı.

Habere göre aynı kaynaklar, Güney Kıbrıs’ın, 23 ve 24’üncü başlıkların açılması hedefiyle etkin ve verimli bir hareketlilik içerisine girmesinin orta ve uzun vadede elde edineceği çıkarın, bugünkü engelleme tavrından çok daha büyük olacağını değerlendiriyorlar.

Aynı kaynaklar “Lefkoşa, Türkiye’yi, AB içerisinde yaptığı hareketlerinin muhatabı olarak görmeye devam ederse stratejik bir hataya düşme tehlikesindedir. Lefkoşa’nın ana emeli, Kıbrıs’ın AB içerisindeki konumunu yükseltmek olmalıdır, bunu Türkiye-Avrupa ilişkilerine karşı gerçekçi ve stratejik hareketlerle gösterebilir” dedi.
 
Gazete, Brüksel’deki gelişmelerin merkezinde bulunan kişilerin, Güney Kıbrıs’ın, kendi dönem başkanlığında değil ama mevcut Danimarka dönem başkanlığı sırasında Türkiye’nin AB müzakere başlıklarından ihtilaf konusu olan iki tanesinin açılması yönünde hareket etmeye karar vermesi halinde, çok olumlu bir işbirliği dinamiği yaratılacağı görüşünde olduğunu da yazdı.