Zara takılan adalet isyan ettirdi, Yargıtay'ın 'kızlık zarı' kararı Türkiye'yi salladı... 18 yaşındaki down sendromlu Ö.Ö.'nün dramı... Akşam gazetesinden Ersin Bal'ın haberine göre, Genç kız, hamile kaldı, bebeğe kürtaj yapıldı. Adli Tıp raporu ise rezaleti ortaya çıkarttı. Bebeğin yüzde 99.99 ihtimalle Ö.Ö.'nün öz babasından olduğu tespit edildi. Raporda bakire olduğu belirtildi. Ö.Ö. de psikolog eşliğindeki ifadesinde, babasının kendisine yaptıklarını anlattı. Yerel mahkeme, babayı üst sınır olan, 'nitelikli cinsel istismar'dan suçlu buldu, 15 yıl hapis cezası verdi. Ancak Yargıtay 14. Ceza Dairesi tartışılacak bir hükümle kararı bozdu. 'Mağdurenin kızlık zarı ilişkiye müsait değil. Ayrıca bakire. Vücuda organ sokulması yoluyla işlenen nitelikli cinsel istismar değil, basit cinsel istismar' diyen yüksek yargı, cezada indirim istedi. Bir hakim itiraz etti ancak karara 4 üye imza attı. Türkiye'yi ayağa kaldıran o karara itiraz eden tek üye hakim olan Necati Meran'a AKŞAM ulaştı. Meran'ın sözleri şöyle:

DELİLLERE GÖRE KARŞI ÇIKTIM
Heyetteki çoğunluk, suçun 'basit cinsel istismar olduğu' yönünde görüş bildirdi ve karar aynı yönde çıktı. Bu görüşe katılmadığım için karşı yönde oy kullandım. Ama karşı oy kullanırken kesinlikle duygusal davranmadım. 
Bizim mesleğimizde duygusallığa yer yok. Bu kural, dava konusu spesifik olay için de geçerlidir. Yargıçlar karar verirken, yasalar ve vicdani kanaatlerine göre özgür iradeleriyle hareket ederler. Çoğunluğu oluşturan arkadaşlarım da özgür iradelerine göre karar verdi. Bu dosyadaki görüş ayrılığı, yasada tarif edilen cinsel birleşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında oldu. Mevcut delillerden hareketle birleşmenin gerçekleştiğine kanaat getirdiğim için çoğunluğa katılmadım.Verdiğim kararın gerekçesini, karşı oy yazımda bütün açıklığı ile dile getirdim. Hakimler kararlarıyla konuşurlar. Karşı oy yazımın gerekçesi yeterince açık.

Meran kimdir?
14. Ceza Dairesi'nin tepki çeken kararına muhalefet eden tek isim olan üye hakim Meran, 2011 yılında HSYK tarafından Yargıtay Üyeliği'ne seçildi. Ceza hukuku, kişilere karşı suçlar, marka hakları, sahtecilik, mal varlığına yönelik suçlar, bilişim suçları ve Kabahatler Kanunu konularında kitapları bulunuyor. Çok sayıda makaleye de imza atan Hakim Meran, 'Aile Düzenine Karşı Suçlar' konusunda çeşitli seminerler de verdi. Evli ve iki çocuk babası.

Anne: Yargıtay onasın diye zarı mı bozsaydım!

TECAVÜZ olayı yaşandığında 14 yaşında olan Ö.Ö. özel bir okula gidiyor. Aile dağılmış durumda. Baba cezaevinde, anne A.Ö. rezalet ortaya çıkınca eşi A.Ö.'den hemen boşandı. Ö.Ö.'nün şu an üniversite öğrencisi olan kız kardeşi, bu olay sonrasında psikolojik sorunlar yaşadı ve tedavi gördü. Kız kardeş de babayla asla görüşmüyor. Anne ise Yargıtay'ın kararına isyan ediyor. Avukatı Hünkar Demirhan Çelik'e dert yanan anne A.Ö. 'Yargıtay'ın kararı onaması için kızımın kızlık zarını başka yollardan mı bozsaydım?' demiş.

BABAM GELECEK Mİ?

Mağdure Ö.Ö. ise durumun pek de farkında değil. Babasının kendisine yaşattıklarını algılayamayan Ö.Ö., sokakta babasıyla gezen kızları gördüğünde, 'Anne, benim de babam var. Gelecek değil mi?' diye soruyormuş.

Baba en fazla 5 yıl alır bunu kabul edemeyiz
MAĞDUR Ö.Ö.'nün avukatı Hünkar Demirhan Çelik, kararı değerlendirdi. 'Kabul etmemiz mümkün değil' diyen Çelik şöyle konuştu: Dava yerel mahkemede yeniden görülecek. Mahkemenin daha önce verdiği kararda ısrarcı olmasını ve Yargıtay'ın kararına karşı direnmesini isteyeceğim. Esnek kızlık zarı olduğunu ve sadece doğumla yırtıldığını herkes biliyor. Bu nedenle yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep edeceğim. Yerel mahkeme, Yargıtay'ın kararına uyarsa babaya verilecek ceza yarı yarıya düşecek. Baba en fazla 5 yıl cezaevinde kalıp çıkmış olacak. Bu nasıl kabul edilebilir? (

HUKUKÇU GÖRÜŞÜ: 'Şekilci' yaklaşılmış

Prof. Dr. Süheyl DONAY (Ceza Hukukçusu): Bana göre Yargıtay 14'üncü Ceza Dairesi'nin kararı yanlış. 1 üye muhalif kalmış. Kürtaj yapıldığına göre bu çocuğa sebep olan şeyler havadan gelmedi. Vücuduna duhul etti. Vücuda nasıl duhul ettiği de herkes tarafından bilinen bir olgu. Bazı kızlarda kızlık zarı elastiki olabilir. Ama ona rağmen meniler kızın vücuduna girdiğine göre Kartal 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı doğru. Birçok Yargıtay kararı bizim kabul edemediğimiz şekilde ortaya çıkabiliyor. Kaldı ki ağır ceza mahkemesi sanık, mağdur ya da mağdurlarla, tanıklarla yüz yüze geliyor. Olayları daha nitelikli inceleyebiliyor. Halbuki Yargıtay sadece dosyanın içeriğine bakarak karar veriyor. 

Prof. Dr. Nur CENTEL (Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi): Yargıtay yasa hükmüne çok şekilci yaklaşıyor. Bu olay tartışmasız nitelikli cinsel istismardır. Nitelikli cinsel istismar yasada, 'vücuda organ veya cisim sokulması' şeklinde ifade edildiği için bu tür yanlış kararlar verilebiliyor. Bu tür yanlış yorumları ve kararları önlemek için TCK'nın yeniden revize edilmesi gerekiyor.

JİNEKOLOG GÖRÜŞÜ: Kızlık zarı bozulmasa da gebelik mümkün olabilir
Prof. Dr. İsmail Mete İTİL (Türk Jinekoloji Derneği Başkanı): Gebelik oluşması için spermle yumurtanın birleşmesi gerekiyor. Bu bazen nadir de olsa, tam olarak cinsel ilişki oluşmadan da meydana gelebiliyor. Ama tabi bu hukuksal açıdan ne gibi bir anlam taşır bilemem. Ama tıbben bir kızlık bozulmadan da gebelik oluşabileceğini biliyoruz. Bu tip vakalarla daha önce birkaç kez karşılaşmıştık. Anladığım kadarıyla mahkeme tecavüz suçunun olması için 'cinsel organda hasar olması lazım' diyor. Vaka tecavüzün adli tanımına uymayabilir. Cinsel istismar sırasında bulaşma yoluyla oluşmuşsa belki suçun kapsamı adli olarak değişmiş olabilir. Ama gebelik kızlık zarı tahrip olmadan da oluşabiliyor.

Bekaret, tecavüzü gizlemez
Liz AMADO (Kadının İnsan Hakları Derneği Başkanı): Çok vahim bir karar. Daha vahimi ise münferit bir durum olmaması. Başka davalarda bu tür olaylarla karşılaştık. Örnek olarak N.Ç. davası verilebilir. Bu karar, bu tür olayların meşrulaştırılmaması için gösterilen çabaları baltaladı. Bizler kadına karşı şiddet politikasının, kadını korur şekilde olması gerektiğini söyledik. Gerekli eğitimlerin kolluk kuvvetlerine, sağlıkçılara ve yargı mensuplarına verilmesi gerektiğinin altını çizdik. Ö.Ö. olayı da gösteriyor ki yargı uygulamalarında ciddi yanlışlar devam ediyor. Kaldı ki bekaret kavramı yasadan bile çıktı.

Canan GÜLLÜ (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı): Çok ürkütücü bir karar. Ortada tecavüze uğrayarak hamile kalmış hasta bir kız varsa, hukuki olarak yapılacaklar bellidir. Aile içi şiddetin üzerine bir de yargıdaki şiddet eklendi.

Berrin Sönmez (Başkent Kadın Platformu Dönem Sözcüsü): Yargıtay'ın bekareti ölçüt kabul etmesi anlaşılır şey değil. Namus cinayetlerine kurban giden çok sayıda kadın bile otopsi raporlarında bakire çıkabiliyor. Bekaretin varlığı, yaşanan tecavüzü gizleyemez. Önemli olan bu kararı veren üyelerin erkek olmasından ziyade, kadın bakış açısına sahip olamaması. Hele ortada bir hamilelik varsa gizleyemeyiz. Aynı Yargıtay Dairesi üst üste bu tür kararlar veriyorsa orada bir sorun var demektir.