Karpaz Bölge Piskoposu Hristoforu, kendisinin "Kuzey’e yönelik geçişinin Türk makamlarınca engellendiği" iddiasıyla, dün saat 06.30-8.00 saatleri arasında “Ay.Demet” (Metehan) sınır kapısını, dört araçla geçişlere kapatarak protesto eyleminde bulundu.

Politis gazetesi ve diğer gazeteler, Hristoforu’nun, sınır kapatma eylemine geniş bir şekilde yer verdiler.

Hristoforu’nun, kendisinin de öyle nitelendirdiği, “şahsi ve gayri ihtiyari” hareketiyle dün “Ay.Demet”(Metehan) sınır kapısının Kuzey’e ve Kuzey’den olan geçişlere kapattığını yazan gazete Hristoforu’nun bu olayın ardından protesto nedenlerini açıklayan bir basın toplantısı düzenlediğini de belirtti.

Habere göre Hristoforu, burada yaptığı açıklamada Kıbrıs Türk makamlarının, “bir aydan beridir  kendisine Kuzey’e geçiş izni vermediğini” iddia etti.

Hristoforu, amacının; Kıbrıslı Türklerin Güney’e geçmemesi ya da aksinin değil, Karpaz’daki 300 Kıbrıslı Rum ile Paskalya yortusunu geçirmek olduğunu kaydederek,  “özellikle kendisi için serbest dolaşımın bulunduğunu” öne sürdü.

Kendisinin; “Karpaz’ı talep etmediğini, Karpaz’a gitme hakkını ve dini görevlerini özgürce yerine getirmeyi talep ettiğini” savunan Hristoforu, beş yıllık bölge piskoposluğu görevi sırasında dini görevlerini yerine getirme konusunda, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ndan (daha önce de İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’tan) görüşme talep etme noktasına vararak,  “kendini tuttuğunu” söyledi.

Alithia gazetesine göre Hristoforu, gerek kendisinin, gerekse sözde “Omorfo Metropoliti’”nin Kuzey’e geçişine izin verilmediği zaman Rum hükümeti ve hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu’dan, dayanışma ya da protestoya dair tek kelime bile duymamasının kendisini üzdüğünü söyledi.

HRİSTOFYAS GEÇİŞLER KONUSUNA DEĞİNDİ

Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, sınır kapılarından geçişler konusuna değinerek, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların, Kuzey’e ve Kuzey’den olan geçişlerinin her zaman için yasallık çerçevesinde yapılması gerektiğini zira vatandaşların arkadaşlığının çözüme yardımcı olacağını söyledi.

Haravgi gazetesine göre Hristofyas; “barikatlarda günlük olarak sapmaların ve düzensizliklerin yaşandığını” savundu.

Bu açıklamayla Hristoforu’nun protestosuna değinip değinmediği sorusuna Hristofyas, “sadece buna değil” yanıtını verdi. Hristofyas sözlerinin devamında sınır kapılarında “kapris ve tuhaflıklara arada sırada kendilerinin de sahip olduğunu”, bunları günlük olarak ele aldıklarını söyledi.

Kıbrıslı Türklerin bu hükümete yönelik olarak güveninin bulunduğunu ve “kendi taraflarından (Güney Kıbrıs’tan) insanlar tarafından yapılması muhtemel sapmalar ve düzensizlikler için” bunlara lafı esirgemediklerini savunan Hristofyas, kendilerinin bunları derhal ele aldıklarını iddia etti.

Hristofyas açıklamasında ayrıca, “Kıbrıslı Türkleri yine, geçmişte olduğu gibi,  Türkiye’nin kucağına bırakırsak bir çok kez söylediğim gibi başımıza gelenleri hak ederiz” ifadesini de kullandı.

Kıbrıslı Türklerin ve sendikaların, sınır kapılarındaki “katı denetimleri” protesto etmesinin sorulması üzerine Hristofyas, buna haklarının bulunduğunu, bununla birlikte kendilerinin de; Kıbrıslı Türk “ilericilerin” kınadıkları “işgal rejimine” uygulama “bahanesi” verecek hareketler konusunda kendilerinin de dikkatli olması gerektiğini ifade etti.

RUM KİLİSESİ BAŞPİSKOPOSU II.HRİSOSTOMOS

Politis gazetesine göre Rum Kilisesi Başpiskoposu II.Hrisostomos, kendisinin protestodan haberi olduğunu merkezi hükümetin bundan haberdar olmadığını belirterek “mesaj yollamak istedik” ifadesini kullandı.

Politis gazetesine göre Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli ile görüşmesinin ardından açıklamalarda bulunan II.Hrisostomos, tüm durumun dengesiz olmasının mümkün olmadığını ve bunun karşılıklı (karşılıklı eşit) olması gerektiğini, bir diğer deyişle, Kıbrıslı Türklerin rahat bir şekilde, (kendi ifadesiyle) “özgür bölgelere” geçtiğini, kendilerinin ise “Kuzey’e geçemediğini, bölge piskoposunun, oradaki Rumları ve cemaatini gidip görmesinin mümkün  olmadığını” savundu.

MARKULLİ

Rum Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli, yaptığı açıklamada, takip edilecek olan faaliyetlere ilişkin ayrıntı vermekten kaçınarak, (Hristoforu’nun) Karpaz’a kesintisiz gidişinin mümkün olması için tüm gidişatlara yönelik yeni girişimlerde bulunacaklarını söyledi.

“Karpaz Bölge Piskoposu’nun geçişine izin verilmemesinin” kabul edilemez olduğunu savunan  Markulli, ilk engellemeden sonra, AB üyesi tüm ülkelere ve BM’ye yönelik girişimlerde bulunulduğunu, dünkü olayın ardından girişimlerin daha yoğun olacağını ifade etti.

Markulli, Paskalya yortusu öncesi bu yasağın kaldırılması için, gerekli müdahalelerde bulunma çağrısıyla  kendisinin şahsen AB’taki tüm mevkidaşlarına, Vatikan Dışişleri Bakanı’na, Güvenlik Konseyi’nin diğer üyelerine(Rusya ve ABD) mektup göndereceğini de belirtti.

PARTİLER

Simerini gazetesi Rum siyasi partilerin, Hristoforu’nun, “Kuzey’e geçişine izin verilmemesi ve eylemi” konusundaki açıklamalarına yer verdi.

DİSİ Meclis Grup Sözcüsü Tasos Mitsopulos, yaptığı yazılı açıklamada, partisinin; Kıbrıs Türk makamlarının, Karpaz Bölge Piskoposu Hristoforu’ya getirdiği engellerin kaldırılması çabası içerisinde Avrupa alanında girişimlerini sürdüreceğini söyledi.

Mistsopulos, Hristoforu’nun sınır kapısını kapatması konusundaysa bunun; temel haklarından mahrum edilen  papazın çaresizliğinin ifadesi olduğunu söyledi ve Hristoforu’ya yönelik “desteğini” dile getirdi.

DİKO ise yaptığı açıklamada, sözde “Türk barbarlığını” kınadı ve Hristoforu’nun ve diğer dini yetkililerinin sembolik protestosunun öfke bardağını taşıran damla olduğunu belirtti.

DİKO ayrıca bu tür hareketlere gözlerini kapamamaları ve Türkiye’ye; Kıbrıslı Rumların temel insan haklarına saygı göstermeye çağırmaları için Kıbrıs sorunun çözüm çabasında rolü olan çeşitli unsurlara ve uluslararası topluma çağrıda bulundu.

EDEK yaptığı açıklamada Hristoforu’ya görevini yerine getirmek için Kuzey’e geçişine izin vermeyen sözde “işgal makamlarının barbar davranışını” kınadı.

Rum Çevreciler ve Ekologlar Hareketi ise açıklamasında, Hristoforu’ya yönelik “davranışı” kınadı ve bu hareketin; “Kıbrıs” halkının insan ve dini haklarını bir kez daha “çiğnediğini” savundu.

Çevreciler, Türkiye’nin, AB’a şikayet edilmesi için Hükümet’e çağrıda da bulundu.