“MÜZAKERE PROSEDÜRÜN TEK TARAFLI DEĞİŞTİRİLMESİ ÇABASI, PROSEDÜRÜN SONA ERDİRİLMESİ ÇABASI OLUR”

“ULUSLARARASI CAMİA TÜRKİYE’NİN AKLINI BAŞINA ALMASINA VE EROĞLU’NUN MÜZAKERE MASASINDAKİ TAVRINI DEĞİŞTİRMESİNE KATKI KOYMALIDIR.”

“MİLLİYETÇİ İTTİFAKLAR HORTLUYOR... BİR KISIM KIBRISLIS RUM TAKSİMCİ PROJELERE DESTEK VERİYOR”

Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas BM’ye “Kıbrıs müzakere prosedürünün tek yanlı olarak muhtemel değiştirilmesi çabası, aslında müzakerelere son verilmesi çabası olacak” uyarısında bulundu.

Türkiye’ye yönelik sert eleştirilerde bulunan Hristofyas, “Türkiye bölgenin karıştırıcılığı rolüne devam ederse, bu karıştırıcı kimse için yararlı müttefik olamaz. Uluslar arası camia ve özellikle AB ve BM Türkiye’nin aklını başına almasına ve Sayın Eroğlu’nun müzakere masasındaki tavrını değiştirmesine katkı koymalıdır. Kıbrıs sorununun çözüm yolu ancak bu şekilde açılabilir” dedi.

Fileleftheros “Prosedür Değişmesin... Başkan Hristofyas’tan Özellikle Birleşmiş Milletlere Mesajı... Herhangi Bir Değiştirme Müzakerelere Son Verme Olur” başlığıyla yansıttığı haberinde Hristofyas’ın bu görüşlerini, Kavazoğlu ve Mişaulis için dün Dali’de düzenlenen etkinlikteki konuşmasında söylediğini yazdı.

Habere göre “Güvenlik Konseyi’nin 2016 sayılı kararında ortaya koyduğu, bir uluslar arası konferans düzenlenmesine ilişkin ön şartlara tamamen katıldığımızı apaçık şekilde ortaya koyduk” diyen Hristofyas BM’ye; “Prosedürün tek yanlı olarak muhtemel değiştirilmesi çabasının aslında müzakerelere son verilmesi çabası olacağı” uyarısında bulundu.

Hristofyas Rum tarafının, “Suni takvimler, hakemlik, arabuluculuk ve daha önceden uzlaşılmış ön şartlar hasıl olmadan zamansız bir konferans çağrılmayacağı konusunda uzlaşılmış prosedüre saygılı olması gereken müzakere prosedürünü” sürdürmeye hazır olduğunu söyledi.

Türkiye’yi “Tahrikkarlıkla” suçlayan ve “Bu tahrikkarlığın son zamanlarda zirve yaptığını” iddia eden Hristofyas “Türkiye yalnız Kıbrıs Cumhuriyeti’ni değil, Avrupa Birliği ve BM örgütünü de ağır şekilde etkileyen küstahlık ve kibir saçıyor” iddiasında bulundu.

Hristofyas şöyle konuştu:

“Bu tahrikkarlık, Türkiye’nin bölgede oynadığı yükselmiş rolün ve gerek Türkiye içerisinde gerek uluslar arasındaki başarılarının yanlış ve zararlı şekilde kullanılmasının bir sonucudur. Böyle bir davranış bölgede barışa ve istikrara katkı koyamaz. Türkiye bölgenin karıştırıcılığı rolüne devam ederse, bu karıştırıcı kimse için yararlı müttefik olamaz. Uluslar arası camia ve özellikle AB ve BM Türkiye’nin aklını başına almasına ve Sayın Eroğlu’nun müzakere masasındaki tavrını değiştirmesine katkı koymalıdır. Kıbrıs sorununun çözüm yolu ancak bu şekilde açılabilir.

Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk taraflarındaki milliyetçilik-şovenizm ve aşırı çevreler her zaman kapalı kaplar teorisindeki gibi işledi. Bu aşırı, insan sevgisinden yoksun söylem ve faşist hareketlerin arkasında; aşırı milliyetçi unsurların yeraltındaki, Kıbrıs ve Kıbrıs halkının aleyhine emperyalistlerin, taksimci planların lehine olan gayrı resmi hedefleri vardı.”

Gazete Hristofyas’ın, bu tür fenomenlerin bugün de varlığını koruduğunu söyledi, ancak bunun küçük bir parçasının Rum tarafında bulunduğunu savundu.

Haravgi gazetesi, Hristofyas’ın tam metin olarak aktardığı konuşmasını manşetten “Türkiye’nin Aklını Başına Getirin... Başkan Hristofyas Türkiye’yi ve Eroğlu’nu Müzakerelerdeki Durgunluk Nedeniyle Uluslar Arası Camiaya Şikâyet Etti” başlığıyla yansıttı.

“Bunca zamandır Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakan ana unsurun Türk uzlaşmazlığı ve Ankara’nın soruna işleyebilir ve yaşayabilir bir çözüm yönünde işbirliğini reddetmesi olduğunu” iddia eden Hristofyas, doğrudan müzakerelerin mevcut aşamasında Cumhurbaşkanı Dr. Eroğlu’nun “Müzakerelerin uzlaşılmış zemini çerçevesinde işbirliğini reddettiğini, bu nedenle son dönemde müzakerelerde durgunluk yaşandığını” savundu.

Hristofyas Eroğlu’nu “Tezleri ve önerileriyle müzakerelerin zeminine saygı göstermemekle, müzakerelerin II. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat zamanında kaldığı yerden devam etmesini reddetmekle ve kendisinden önce varılan önemli görüş birliklerinin gereğini yerine getirmemekle” de suçladı.

Hristofyas eleştirilerini şöyle sürdürdü:

“Sayın Eroğlu’nun bu davranışı, müzakerelerdeki bugünkü durgunluğunun ana nedenidir. Bu görüntüye, gerek Sayın Eroğlu gerekse, hidrokarbon aramalarımız ve AB Komisyonu dönem başkanlığımızla ilgili davranışları her türlü sınırı aşan Ankara tarafından sürekli olarak yapılan tehditler de eklendiğinde, müzakerelerdeki bugünkü durumun sorumluları bulmacası şekillenmiş olur.

İşgal, taksim, süregelen kolonizasyon, milliyetçilik-şovenizm ve kin vatanımızın ve halkımızın geleceği olamaz. Başka bir yol vardır; Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin barış, güvenlik, işbirliği ve refah içerisinde bir arada yaşaması yolu. Vatanımızın kurtarılması ve yeniden birleştirilmesi yolu, yeniden yakınlaşma yolu... Bu yol engellerle dolu zor bir yoldur. Bu, ‘Demokles’in Kılıcı’ işgalden, taksimden ve bugün Kıbrıs halkının doğduğu topraklardaki varlığını tehdit etmekte olan kolonizasyondan kurtulmaya götüren yoldur.

Uzun yıllardır, Atina Cuntası’nın ve EOKA-B’nin fanatik darbesi ile Türk istila ve işgalinin yarattığı kabul edilemez olguları ortadan kaldırmak için çabalıyoruz. Faşizm, şovenizm ve kinin Türkçe konuşan hastalıklı beyinleri, vatanımızı taksim etmek için Kavazoğlu ile Mişaulis’i öldürdü, Rumca konuşan; milliyetçilik-şovenizm zehriyle doldurulan hastalıklı beyinleri de vatanımızı kana bulayarak bizleri asırlardır yaşadığımız en büyük felakete sürükledi.

Bu tür milliyetçilik-şovenizm fenomenlerinin bugüne kadar varlığını koruduğunu üzülerek söylüyorum. Kıbrıs Türk aşırı, milliyetçi elitinin büyük bölümünün ve Türkiye’nin taksim planlamaları Kıbrıslı Rumların küçük bölümündeki milliyetçi yükseliş ve söylemlerinde destek buluyor. Bunlar, Kıbrıs sorununa ‘temiz’ ve ‘saf’ olmayacak ve kendi maksimalist hedeflerine yanıt vermeyecek bir çözümdense; taksimi ve en azından Kıbrıs’ın yarısının sözde ‘etnik arı’ olmasını tercih ettiklerini söylüyorlar. Geçmişteki yayılmacı hedefleri hortlatıp yeniden üreterek bizleri maceralara tarifsiz trajedilere sürüklüyorlar.

Kıbrıs halkı iyice anlamalıdır ki, federasyon çözümü devletin yapısı ve iki toplum arasındaki yetki paylaşımı konularıyla ilgili bazı uzlaşılar gerektirir, her zaman gerektirmiştir. Devletin, kurumların, ekonominin ve halkın bütünlüğü temel ilkesini ihlal etmemeleri şartıyla; taksimci, işgal oldu bittilerini savuşturmak ve vatanımızla halkımızı yeniden birleştirmek için verdiğimiz tavizin gerekli parçasıydı.

Aynı zamanda Kıbrıs sorununun çözümünün Kıbrıs’a ve halkımıza ekonomik, sosyal ve siyasi alanda yaratacağı olumlu perspektif ve dinamikleri de doğru hesaplamamız gerekir. Kıbrıs sorununa bulunacak doğru bir çözümle Kıbrıs bölgede bir refah, güvenlik, ekonomik gelişme ve barış sembolü haline gelebilir.”

Politis haberi “Milliyetçi İttifaklar Hortluyor... Hristofyas Bir Kısım Kıbrıslı Rum Taksimci Projelere Destek Veriyor” başlığıyla aktardı.