Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın, uluslararası siyasetin ilgili taraflarına mektup göndereceği ifade edildi.

Fileleftheros gazetesi; “Kötü Sürprizlerin Önlenmesi İçin, Hristofyas’tan Uluslararası Arenadaki Unsurlara Yönelik Faaliyetler ve Mektuplar” başlıklı haberinde, Hristofyas’ın, BM Genel Sekreteri Ban ile Genel Sekreter’in Özel Danışmanı Aleksander Downer arasında 19 Nisan’da yapılacak olan görüşme ve Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak alınması beklenen kararlar ışığında; uluslararası siyasetin ilgili taraflarına mektup göndereceğini yazdı.

Gazete, Güney Kıbrıs için olumsuz sürprizler ortaya çıkmaması çabasıyla, Hristofyas tarafından gönderilecek olan mektupta, Rum kesiminin görüşleri ve niyetlerinin net bir şekilde yeniden ortaya konulacağını kaydetti.

Hristofyas’ın benzer bir mektubunun, geçmişte BM Genel Sekreteri Ban, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve AB’ne gönderildiğini de anımsatan gazete, olumsuz gelişmelerin önlenmesi çabasıyla, son günlerde Güney Lefkoşa’daki büyükelçi ve diplomatlarla da temaslarda bulunulmakta olduğunu belirtti.

Güney Lefkoşa’nın endişelerinin, son zamanlarda Türk tarafından yapılan bazı açıklamalarla daha da şiddetlendiğini ileri süren gazete, buna örnek olarak, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun “Ankara ve KKTC’nin BM’den; ya çok taraflı konferans çağrısında bulunmasını, ya da müzakerelerin nihai sonunu ilan etmesini istediği” şeklindeki açıklamasını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun mevcut sürecin sona ermesini ve daha sonra yeni bir zeminde başka bir süreç başlamasını istediğini ileri süren gazete, bunun, BM’nin, 19 Nisan’dan sonra neler yapılabileceğiyle ilgili endişe noktalarından biri olduğunu kaydetti.

Diplomatik kaynakların, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun kısa zaman önceki açıklamalarının, müzakere masasındaki benzer açıklamalarıyla denk olduğunu belirttiklerini yazan gazete, aynı kaynakların Eroğlu’nun müzakereler sırasında ve BM’nin de huzurunda; 1 Temmuz’dan sonra müzakerelerin devam etmesinin söz konusu olmadığını ve Türk tarafı için bu tarihten sonra “ertesi gün” olmadığını defalarca kez söylediğini ifade ettiklerini aktardı.

Gerçek anlamda, Türk tarafının “alakasız olaylara (Güney Kıbrıs’ın yaklaşan AB Dönem Başkanlığı)” gönderme yaparak müzakerelerin devamına karşı çıktığını ve müzakere masasını terk etmekte olduğunu kaydeden gazete, Türk tarafının, verilecek olan izlenimin aslında böyle olmamasını istediğini savundu.

Gazete, Türk tarafının bunun tam aksine, BM’nin kararlarının; Ankara’yı ve Eroğlu’nu destekleyecek şekilde olmasını istediğini iddia etti.

Gazete, bazı yabancı diplomatlardan Güney Lefkoşa’ya ulaşan bilgilere de dayanarak, Downer ile BM’nin bir taraftan çok taraflı konferansın mevcut şartlarla toplanmasının çok zor olduğunu düşündüklerini diğer taraftan da son dört yıldır gerçekleştirilen müzakerelerin “kazanımı olarak nitelendirdikleri şeyin yitip gitmesini istemediklerini” belirtti.

Bu arada gazete, çok taraflı konferans toplanması niyetinin açıklanması olasılığının, ihtimal dâhilinde olduğunu da ekledi.

“ÜÇ SENARYO”

Gazete “BM İçin Açık Olan Senaryolar Üç Tane” ara başlığıyla yayımladığı haberinde ise kısaca şunları yazdı;

“Bir olasılık, müzakerelerin yeni zemini konusunda, Türk tarafından yapılan açıklamalar çerçevesinde şimdiden tarif edilmekte olan çabadır.

Bir diğer ifadeyle, bu çaba, Ankara’nın, iki ayrı devlet varlığının onaylanması temelinde gerçekleştirilecek olan müzakereler ve iki ayrı devletin (herhangi bir) çözüm şeklinde teorik olarak karara varılması hususundaki uzun vadeli hedefiyle uyum sağlanmasıyla ilgilidir.

Böyle bir durumda da çözüme varılıp varılmaması az bir ilgiye sahip olacak, çünkü devletlerin önceden var olması, nihai çözüme de yol açmış olacaktır.”

BM’nin rolünün, üç şekil alabileceğini yazan gazete, bunların iyi niyet misyonu, arabuluculuk ve hakemlik sağlanması olduğunu belirtti.

BM’nin Kıbrıs sorunundaki bugüne kadarki rolünün, Genel Sekreter tarafından iyi niyet misyonu sunulması şeklinde olduğunu yazan gazete, bu rolün arabuluculuk ya da hakemlik olarak değişmesinin, 2004 yılı sahnesini yeniden gündeme getireceğini ifade etti.

GÜNEY LEFKOŞA İLE ATİNA KOORDİNE OLUYOR

Rum tarafında sadece Pazar günleri yayımlanmakta olan Kathimerini gazetesi ise “Sözde Konferansla İlgili Endişeler” başlıklı haberinde, Yunanistan ile Güney Kıbrıs’ın, uluslararası konferansın gündeme getirilmesi amacıyla süreçte herhangi bir değişiklik yapılması teşebbüsünde bulunulmaması için; 19 Nisan’da gerçekleştirilecek Downer-Ban görüşme ışığında, Genel Sekreter’e yönelik bazı önleyici faaliyetlerde bulunma hazırlığında olduklarını yazdı.

Downer’in, BM Güvenlik Konseyini bilgilendirirken ortaya koyduğu senaryolardan dördüncüsünün “süreçte çıkmaz tespit edildiği ölçüde, sürecin farklı koşullarla devam etmesi” olduğunu anımsatan gazete, bu ifadenin Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta endişelere yol açtığını kaydetti.

Gazete, bu ifadenin “sözde bir uluslararası konferans gerçekleştirilmesiyle ilgili muhtemel bir öneriyle, Genel Sekreterin görev ve yetkilerinin değişmesine ilişkin olası bir talebini ima etmekte olduğundan; Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta endişelere yol açtığını” belirtti.

Gazete bir diğer ifadeyle “sözde konferanstan” kastedilen şeyin “garantör güçlerin ya aynı masada, ya da Komisyon’un gözlemciye benzer rolüyle hazır bulunacak oldukları, yeni bir Greentree görüşmesi olduğunu” savundu.

Bu fikrin (konferans) İngilizlerden çıktığının görüldüğünü yazan gazete, İngilizlerin, uluslararası konferans belirlenmesi halinde, Türk tarafının mülkiyette uzlaşmacı bir tutum sergileyeceğinden ve ağırlıklı oyu kabul edeceğinden; böyle bir şeyin (sözde konferans fikrinin) Türk tarafının görüşlerini destekleyeceğine inandığını kaydetti.

Gazete, İngilizlerin, “sözde uluslararası konferansın” çok taraflı konferansın net bir şeklini teşkil etmemesinden dolayı, böyle bir şeyin (konferans fikrinin) Rum kesiminin görüşlerini de desteklemekte olduğuna inandığını ekledi.

Gazete, Güney Lefkoşa’daki kaynaklara dayanarak, bu fikrin kabul edilmesi gibi bir durum bulunmadığını da vurguladı.

Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın da, kısa zaman önce Güney Kıbrıs’ta temaslarda bulunan Yunanistan Başbakanı Lukas Papadimos’un da bunu net bir şekilde ortaya koyduklarını sözlerine ekledi.

Politis gazetesi ise, “Çok Taraflı Konferans Veya Müzakerelerin Sonu” başlıklı haberinde ise, Nisan ayını çok kritik bir ay olarak kabul etmekte olan Türk tarafının, arka planda hareket etmekte olduğunu yazdı.

Gazetenin İstanbul muhabiri Anna Andreu’nun haberine göre, Türk tarafının çok taraflı konferans yapılmasını veya Kıbrıs müzakerelerinin sonlanmasını istediği ifade edildi.

Haberde, Türk tarafının, sürpriz hareketlere sahip olduğu uyarısında bulunulduğu da öne sürüldü.

Kapalı bölge Maraş’ın açılmasının bir izlenim yaratma hareketi olmadığını; bunun alınan bir karar olduğunu ileri süren gazete, bu kararın, Türk tarafı karşısında “bumeranga” dönüşmeyecek şekilde uygulanması için çalışmaların başladığını savundu.

Nisan ayının belki de Kıbrıs sorunundaki en önemli ay olduğunu yazan gazete, bundan dolayı, Türk tarafının da sahip olduğu argümanları konusunda ikna etmek için uluslararası alanda faaliyet göstermeye başladığını ifade etti.