Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakerelerde teknik anlamda yakınlaşma bulunduğunu yazan Politis gazetesi, ancak siyasi anlamda durumun karmaşık olduğunu kaydetti.

Gazete, “Hristofyas’ı Asmak İstiyorlar... Maraş’la Şantaj- Çok Taraflı Konferans veya Son” başlıklı haberinde, siyasi gerçeklik temelinde böyle bir şey zor olsa da, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in “Ban’a yönelik raporunun olumlu olabileceğine” dair açıklamasının doğrulanabileceğini ve çok taraflı konferansın da ara bir anlaşmaya varılması hedefiyle toplanmasının gündemde olabileceğini yazdı.

Kıbrıs müzakereleri çözüm amacıyla gerçekleştiriliyor olsa dahi, gerçek gündemlerin sorumluluklardan kaçılması veya sorumluluk yüklenmesiyle alakalı olduğunu belirten gazete, Türk tarafının sürecin 1 Temmuz’dan önce anlaşma veya başarısızlıkla tamamlanması ve çok taraflı bir konferans toplanması için genel sekreteri ikna etmek amacıyla büyük bir siyasi girişimde bulunmayı üstlendiğini kaydetti.

Bunun aksine, Hristofyas’ın ise “çok taraflı konferans aleyhinde” kararlı olduğunu yazan gazete, önümüzdeki 20 günün, müzakerelerin şu veya bu şekilde tamamlanacak olan bu safhasının geleceği için belirleyici olduğunu ifade etti.

“ÜÇ ENGEL”

BM Genel Sekreteri Ban’ın, Greentree-2 görüşmesinden önce ve sonra yaptığı açıklamalara göre, Kıbrıs sorununun bir sonraki aşama olan çok taraflı konferansa sevk edilmesi için belirsizlikte olan sadece 3 konu bulunduğunu yazan gazete, bunların “Yönetim ve Çapraz oy, Toprak konusu ve Vatandaşlık” konuları olduğunu belirtti.

Greentree-2 görüşmesinde ilerleme olan tek konunun “Vatandaşlık” olduğunu kaydeden gazete, Kıbrıs Türk tarafının son yapılan ve BM’nin de güvenilir olduğunu kabul ettiği nüfus sayımı temelinde, sadece KKTC vatandaşlığına sahip olanlara vatandaşlık verilmesini önerdiğini ifade etti.

Bu nüfusun, Rum tarafının kabul etmeye istekli olduğunu belirttiği rakam çerçevesi içerisinde olduğunu kaydeden gazete, bu başlığın BM için kapanmış olarak kabul edildiğini ekledi.

En ciddi anlaşmazlığın, çapraz oyun da dâhil olduğu “Yönetim” başlığı olduğunu belirten gazete, Hristofyas’ın birçok kez, neredeyse her şeyi ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la anlaştıklarını ancak Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bunlardan caydığını söylediğini anımsattı.

Gazete, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun kısa zaman önce genel sekretere gönderdiği mektupla, Ban’ı, eğer “Yönetim” başlığındaki belirsizlikler konferans toplanması için engel teşkil ediyorsa; bu konuyu yapıcı bir şekilde tartışmaya hazır olduğu konusunda bilgilendirdiğini ifade etti.

Bu gelişmenin ardından, “Toprakla” ilişkilendirilerek “Mülkiyetteki” yükün BM’ye atıldığını yazan gazete, BM’nin “ayarlanabilir bir ölçek” konusundaki formülünün, Annan Planı dengelerini dayanak almakta olduğunu; Annan Planı’nın Kıbrıs Türk idaresi altındaki yüzde 29 oranındaki toprağa karşılık, mülklerin 3’te birinin iadesini öngördüğünü belirtti.

Toprak yüzde 28’e düşerse, iade edilecek olan mülklerin oranının da azalması gerektiğini ifade eden gazete, toprağın yüzde 30 olması halinde ise, iade edilecek mülklerin oranının da artacağını kaydetti.

Mülkiyetle ilgili görüşmelerin, Downer ile Ban’ın bir araya geleceği 19 Nisan’dan önce ortak bir belgeye varılması için teknik komiteler aşamasında devam edeceğini kaydeden gazete, toprakla bağlantılı mülklerin oranının değerlendirilmesi açısından, “ayarlanabilir ölçek” formülünün yorumlanma şekli konusunda dün bir uzlaşı ortaya çıktığını ifade etti.

Gazete, BM’nin tahminine göre, mülkiyette ortak belge olursa, çok taraflı konferans toplanmasının da haklı gösterileceğini dile getirdi.

“MAT HAREKETİ”

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun mektubunun ardından, Kıbrıs sorunundaki kararlı adımın şimdi atılabileceğine dair beklentiler ortaya çıktığını savunan gazete, “müzakerelere çok yakın bir kaynaktan” elde ettiği bilgiye dayanarak, Downer’in temel konularda ara bir anlaşmaya varılmasının mümkün olduğunu düşündüğünü ekledi.

Gazete, bu ara anlaşmanın, genişletilmiş bir konferansın ardından ortaya çıkabileceğini; teferruatların da Güney Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı ve Rum tarafındaki başkanlık seçimleri tamamlanana kadar komitelere havale edilebileceğini belirtti.

Gazete, BM’nin, ara bir anlaşmanın, Hristofyas’ı seçimlerde başkanlığa yeniden talip olmasına çerçevesinde memnun edebileceğini düşündüğünü de kaydetti.

Bununla birlikte, siyasi açıdan böyle bir şeyin gerçekleşemez kabul edilmekte olduğunu yazan gazete, Hristofyas’ın genişletilmiş bir konferans toplanması için; var olan belirsizlikle ilgili olarak Ban ile ortak açıklamalarında hem fikir olduğu şeyleri, “kamuoyuna yönelik konuşmalarında hiçbir zaman kabul etmediğini” kaydetti.

Gazete, Hristofyas’ın, kamuoyu önündeki görüşünün büyük ve aşılamaz bir uçurum olduğu; bunun da, kendisinin genişletilmiş bir konferansa katılmasını imkânsız hale getirdiğini ifade etti.

“TÜRK TARAFI HRİSTOFYAS’I SALLANDIRMAYA ÇALIŞIYOR”

Hristofyas’ın, ara anlaşmayı hiçbir şekilde iç cephede haklı gösteremeyeceğini, çünkü kamuoyunu buna hazırlamadığını yazan gazete, Türk tarafının ise tüm bu gerçekliklerin farkında olduğunu ve Hristofyas’ı “asmaya/ipte sallandırmaya” çalıştığını iddia etti.

Gazete, Türk tarafının, Hristofyas’ı, “Talat ile anlaştıklarını yüceltmeye ve Eroğlu’nun bunlardan caymasını sürecin tamamlanmasındaki en büyük engel olarak göstermesine izin vermesinin akabinde, konferans toplanması koşuluyla bunları (Talat ile anlaşılan konuları) kabul edeceğini söylediğini” aktardı.

Türk tarafının, Hristofyas’ın artık bunu yapamayacağını bildiğini kaydeden gazete, Türk tarafının 20 Nisan’a kadar, Hristofyas’ın siyasi anlamda güçsüz olması nedeniyle, muhtemelen “Mülkiyet” konusunda benzer hareketlerde (manevralarda) bulunması imkânına sahip olduğunu ekledi.

“AB’TAN LİYAKAT BELGESİ”

Gazete aynı haber içerisinde yukarıdaki alt başlığı kullandığı haberinde ise; çok iyi haber alan bir kaynaktan, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun, Ban’a yönelik mektubunu çok önemli ve yapıcı bir gelişme olarak nitelendirdiğini bilme konumunda olduğunu yazdı.

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nın mektubunun fotokopisinin, Avrupa Konseyi Başkanı Jose Manuel Barroso’ya ve de Genişlemeden Sorumlu Üye Stefan Füle’ye verildiğini yazan gazete Füle’nin ayrıca Eroğlu’nu telefonda arayarak “Kıbrıs sorununu nihai ve kritik aşamasında  yapıcı bir yaklaşım ve esneklikten dolayı teşekkür ettiğini” anımsattı.

Gazete Kıbrıs Rum tarafında ise, gafil avlanmaya karşın, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin çoğu tarafından uluslararası konferansın cesaretlendirilmemesinden ve de Ban’ın tarafların rızası olmadan böyle bir şeyi ileriye götürmeyeceği teyidini dile getirmelerinden dolayı bir rahatlamanın da bulunduğunu yazdı.

Neler olacağının ise BM Genel Sekreteri Ban’ın ve yakın çalışma arkadaşlarının Kıbrıs sorunun başrol oyuncularıyla yapacağı temaslara ve istişarelere bağlı olduğunu yazan gazete bazı senaryolara atıfta bulundu.

Habere göre bu senaryolar: “1.Ban’ın; ara bir anlaşma için taraflı çok taraflı konferans için tarafların ağzını yoklaması ancak Hristofyas’ın ‘görüş ayrılığı’ nedeniyle bunu toplamaması ve olayları raporunda kaydetmesi; 2. Ban’ın taraflarla istişarelerde bulunması, Hristofyas’ın ‘reddi tehlikesiyle’ uluslararası konferansı toplaması ve yine olayları kaydetmesi, 3. koferansa ilişkin olarak tarafların, ister başarısızlık isterse  bir anlaşmaya neden olacak konferans davetini kabul etmeleri; 4. Kıbrıs Türk tarafının 1 Temmuz’dan sonra müzakerelere katılmayı reddetmesiyle Hristofyas’ın  müzakerelerin devam etmesi talebinin kabul edilmesi” şeklindedir.

Gazete ayrıca bu dört senaryonun durumu kolaylaştırmak yerine karmaşık hale getireceğini ve de çıkmaz olacağını da yazdı.

Gazete görüşmelerin dondurulmasıyla  ve Lahey başarısızlığının ardından Nisan 2003’te  olduğu gibi Ban’ın yeniden girişim üstleneceği önkoşulların ilanıyla muhtemel bir ara çözümün de aranacağını belirtti.

“MARAŞ İLE İLGİLİ TEK TARAFLI KARARLAR”

Türk tarafının, bugüne kadar yapıldığı gibi müzakerelerin, sadece statükoya hizmet ettiğine ikna etmek için büyük bir diplomatik kampanya üstlendiği belirtildi.

Politis gazetesi “Maraş İle Şantaj- Çok Taraflı Konferans veya Son” başlıklı haberinde Türk tarafının, statüko konusunda- söyledikleri gibi-bunu; gerek üzerinde anlaşmaya varılan bir çözümle, gerekse tek taraflı faaliyetlerle, değiştirmeye kararlı olduklarını da yazdı.

Habere göre yüksek düzey bir diplomatik kaynak gazeteye yaptığı açıklamada Kıbrıs sorununda hiçbir şeyin 1 Temmuz’dan sonra aynı olmayacağını ifade etti.

Gazete kapalı bölge Maraş’ın Kıbrıs Türk idaresinde açılmasına ilişkin olarak “Milliyet” gazetesinde  çıkanların ne tesadüf, ne de bugünkü statükonun değiştirilmesi hedefine sahip diplomatik planlamayla ilgili olmadığını yazdı.

Habere göre aynı Kıbrıslı Türk kaynak “kesinliğin ardından balon söz konusu değildir” ifadesini kullandı. Aymı kaynak ayrıca “hedefin, hareketlerin kontrolünü sahip olduklarına ve kendilerinin; Türkiye’nin değil Kıbrıslı Rumların muhatapları olduklarına ikna etmek olduğunu” söyledi.

Maraş’ın açılmasına ilişkin, Eroğlu’yla son görüşmelerin arifesinde sızdırılan bilgilerin tesadüf olmadığını savunan gazete, Türk tarafının, Hristofyas’a; çıkmazın, kolay bir tercih olmadığı ve Maraş’ı kaybetme tehlikesinde olduğu “şantajı” yaptığını ileri sürdü.

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun “müzakereler sürdükçe böyle bir konunun bulunmadığı” şeklindeki açıklamasına atıfta bulunan gazete, bu açıklamanın; müzakerelerin çıkmazla sona ermesi durumunda, Maraş’ın statüsünün değişmesinin mümkün olduğu şeklinde okunmasının da imkan dahilinde olduğunu yazdı.

Gazete diğer yandan, Türk tarafının, “kolonizasyon” veya Maraş’ın “kolonizasyonu” niyetine ilişkin herhangi bir hareketinin, Türkiye’nin katılım müzakerelerini telafi edilemez şekilde yaralayacağını iddia etti.

Türk tarafının, elinin Kıbrıs sorununun üzerinde olduğu hissine sahip iken, 1 Temmuz’da uluslararası toplum tarafından “provokatörlük” olarak zannedilecek olan herhangi bir kararın hemen alınmasının da beklenmediğini yazan gazete ilk adımda, bugün askeri bölge olan Maraş’ın, bunu değerlendirme olanağına sahip olacak olan  KKTC’nin tasarrufuna geçeceğini, ayrıca KKTC’nin; “olumlu gündem” prizması içerisinde Maraş’ın statüsünde herhangi bir değişikliğini sunma ve de Kıbrıslı Rum hak sahiplerine, Kıbrıs Rum tarafının kendi içerisinde bölünmeye neden olarak, Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığıyla mülklerinin iadesini talep etme çağrısı yapma ihtimalinin de bulunduğunu savundu.