HRİSTOFYAS KIBRIS SORUNU, DIŞ SİYASET KONULARINA DA DEĞİNDİ

Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, Rum Yönetimi’nin hidrokarbon yataklarının çıkarılmasının güvenlik konularına ilişkin olarak eylem planına sahip olduğunu söyledi. Haravgi gazetesine özel söyleşi veren ve bugün ikinci bölümü yayımlanan söyleşisinde Hristofyas, Güney Kıbrıs’ın, uluslararası arenadan olan yardım aracılığıyla güvenliğini garanti altına alacağını belirtti. Hristofyas, kendilerinin ne sefer yapan filoları ne de gerektiği zamanda kaldıracakları hava kuvvetlerinin bulunduğunu da ifade etti. Hristofyas ayrıca söz konusu eylem planının doğalgaza ilişkin yeni tur izinlerle ilgili olduğunu da vurguladı.

“YENİ YIL ÖNCESİNDE SONUÇLARI ELDE EDECEĞİMİZE İNANIYORUM”

Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas hidrokarbon yataklarının kalitesi ve miktarına ilişkin bir soru üzerine, buna yakın zamanda sahip olacaklarına yeni yıl gelmeden hidrokarbon yataklarının miktarı ve kalitesi konusunda açıklamalara sahip olacaklarına inandığını ifade etti. Mutlu haberlere sahip olmayı temenni ettiğini dile getiren Hristofyas en azından belirtilerin böyle olduğunu söyledi. Sözlerinin devamında “inşallah hidrokarbon yatakları bulunur, Kıbrıs sorunu çözülür ve bu çözüm çerçevesinde bakanlık sayısı da artırılır” şeklinde konuşan Hristofyas müzakereler çerçevesinde 14-15 bakanlıktan bahsettiklerini, ek bakanlıkların oluşturulması için de anayasada değişikliği beraberinde getirdiğini ancak anayasada daha ileri değişiklik yapılması zamanın da olmadığını sandığını ifade etti.

Hidrokarbon yataklar konusunun doğru bir şekilde ele alınmadığı şeklindeki eleştirilerin bulunmasının sorulması üzerine Hristofyas Yunanistan’daki ve daha geniş bölge kapsamında uluslararası arenadaki yorumlara bakıldığı zaman icraatlarının doğruluğu ve de ciddiyetinin doğrulandığını, ayrıca bunun Rum Yönetimi’nin gerek BM gerekse AB’dan ve diğer yabancı ülkelerden sahip olduğu destekten de anlaşıldığını söyledi.

“TÜRKİYE ADİL BİR ÇÖZÜM İÇİN ELİNİ UZATMALI”

Hidrokarbon yataklarına ilişkin gelişmelerin Kıbrıs sorunundaki çözüm sürecine yardımcı olup olmayacağı sorusu üzerine Hristofyas, Türkiye’nin Kıbrıs sorununda yaşayabilir ve işlevsel çözümü için elini uzatmasında her nedene sahip olduğunu zira Türkiye ayrı tutulmaksızın bir çok ülke ve dinamikle işbirliği perspektiflerinin açılmakta olduğunu söyledi. Kıbrıs Türk medyasına da yaptığı bu açıklamanın, ille de, bulacakları hidrokarbon yataklarının Nabuko’ya nakledileceği (taşınacağı) anlamına gelmediğini belirten Hristofyas Türkiye’ye yapmak istediği ciddi çağrının hidrokarbon yataklarının bulunması ışığında her şeyden önce Kıbrıs sorununun çözümlenmesi gerektiğinin olduğunu ifade etti.

“KIBRISLI TÜRKLERLE ÜLKENİN ZENGİNLİKLERİNDEN BİRLİKTE FAYDALANALIM ANCAK BU 50-50 PAYLAŞALIM ANLAMINA GELMEZ”

Hristofyas sözlerinin devamında Kıbrıslı Türklerle birlikte ülkenin yer altı ve yeryüzü zenginliklerinden birlikte faydalanılmasından bahsetti ancak bunun Kıbrıslı Türklerle “50-50” paylaşılması anlamına gelmediğini, bunun Türk ve Kıbrıs Türk basınında söylendiğini ancak bunun gerçek dışı olduğunu da söyledi. Kıbrıs sorununun ekonomik boyutunun görüşüldüğü zaman bu konularda kararlar aldıklarını ifade eden Hristofyas, bunların -Kıbrıs sorununda üzerinde anlaşamaya varılan bir çözüme ulaşılırsa- Kıbrıs sorununun çözümüyle hayata geçirileceğini söyledi. Yabancı yatırımcıların, sadece hidrokarbon yataklarının çıkarılması konusuna değil başka benzeri konulara da ilgi duyduğundan bahsedilmesinin sorulması üzerine Hristofyas ilginin var olduğunu ve bunun açık olduğunu ancak kendisinin bu aşamada başka bir şey söylemek istemediğini belirtti.

“KIBRIS SORUNU”

“Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin sürecin, Türk uzlaşmazlığı nedeniyle çökmemesi için baskılara nasıl dayanıyorsunuz” sorusu üzerine Hristofyas, Cenevre, New York, Green Tree’deki görüşmelerde başka bir şeyi, bir diğer deyişle BM Genel Sekreteri’nden, II. Cumhurbaşkanı Talat’la müzakereleri bıraktıkları yerden sürdürecekleri ve sağlanan görüş birliklerinin iki tarafı bağladığını sağlama aldıklarını belirtti. Hristofyas, Cumhurbaşkanı Eroğlu başkanlığındaki Kıbrıs Türk tarafının, bu taahhüdü, Talat ile üzerinde anlaşmaya varılanlara ve de BM Genel Sekreteri karşısındaki müzakereler zeminin 1251 sayılı kararda dahil olduğu şeklindeki taahhüde ilişkin olarak bozduğunu savundu.

BM Genel Sekreteri’nin 1251 sayılı kararı okuduğunu ve bunun zemin olduğunu ve bu zemine saygı duyulmaması durumunda buna devam etmenin manasının bulunmadığını söylediğini ifade eden Hristofyas sözlerin tutulmadığı konulara yönelik BM Genel Sekreter’e sözler verildiğini bunun; Türk tarafını köşeye sıkıştırmak için değil bu davranışın çözüm için engel olduğu için şikayette bulundukları bir konu olduğunu söyledi. Hristofyas sözlerinin devamında, müzakerelerde ne olduğuna ve çıkmaza ne kadar yakın olunduğuna dair uluslararası bilgilendirme çabalarında ikna edici olduklarını sandığını da ifade etti. Kıbrıs sorununun çözmesinin mümkün olduğu ve gerektiği şeklindeki iyimserlik ruhunun oluşturulmasına dair taahhütlerini yerine getirmeye Kıbrıslı Türklerin bırakmadığını, bunun da kendisinde üzüntü yarattığını savunan Hristofyas, hedeflerinin bir veya diğer tarafa sorumluluk yüklemek olmadığını da ileri sürdü.

Hristofyas, TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son seçimlerden sonraki büyük başarılarının ve bölgedeki “Arap Baharı’”yla olan gelişmelerin Türkiye’nin tutumunun sertleştiğini, ayrıca anlaşmazlıklara ve zorluklara rağmen ortak dil bulmaları mümkün olan Talat’ın ifade etti çizgi ve taleplerden çok farklı olan Eroğlu’nun taleplerinin “değirmenine su döktüğünü” de ileri sürdü.

“DIŞ SİYASET”

 “Şahsı olarak yurt dışındaki bilindik unsurlardan büyük bir kabul görmesi üzerine kendi temas ve görüşmelerinden ülkenin dost ve müttefik kazandığı değerlendirmesini nasıl yorumluyorsunuz” sorusu üzerine Hristofyas, her şeyden önce, Kıbrıs sorununa ilişkin kendi tezlerinin uluslararası hukuk ve Avrupa hukukuna dayalı olduğunu ayrıca herhangi bir milliyetçilik ve Kıbrıslı Türklere karşı ayırımcılıktan azat edilmiş olduklarını ikna etmeleri için,-ki bu; Rum Yönetimi Başkanlığını devralmadan önce Meclis Başkanlığı da değerlendirilmesiyle de yapıldı- çok çalıştıklarını öne sürdü.

Hristofyas Güney Kıbrıs’ın çok boyutlu ve çok düzeyli bir dış siyaset izlediğini belirterek bugün herkesin “Arap Baharı’”ndan bahsettiğini, Türkiye’nin de, bundan, aleyhlerine ve Arap ülkeleriyle olan ilişkilerinin aleyhine, yararlanmak istediğini savundu. Çok boyutlu siyasetlerinin meyve verdiğini zira Avrupalı olmadıkları için uluslararası arenada dostlarını terk etmeleri için çağrıda bulunan sirenleri duymadıklarını ifade eden Hristofyas, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi istikrarlı destekçileri ve dostlarının muhafazakar partilerden geldiğini, bunun da tüm gidişatlara yönelik başarıyla çalıştıklarının apaçık bir kanıtı olduğunu söyledi.

"SARKOZY BENİ SEVİYOR”

Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin sizi özellikle sevdiğinin görüldüğü şeklindeki bir soru üzerine Hristofyas, “bu doğrudur, beni ve her şeyden önce Kıbrıs’ı seviyor” şeklinde yanıt verdi. Hristofyas sözlerinin devamında “sana, Dimitris, 24 saatin 24 saati Fransa’nın yanında olduğunu bil” dediği zaman bunun sadece laf olmadığını,AB’daki değişik fırsatlarda ve Güvenlik Konseyi’ndeki görüşmelerde de bunun görüldüğünü ifade etti. Hristofyas, Fransa’nın Rusya ve Çin ile birlikte Güney Kıbrıs’ın istikrarlı destekçileri olduğunu söyledi. Hristofyas sözlerinin devamında ilk kez Avrupa Konseyi’nin, Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi’nin gündemine Kıbrıs sorununu koyduğunu da belirtti. Rus kredisine ilişkin bir soru üzerine Hristofyas, Güney Kıbrıs’a değer veren ve seven büyük bir ülkenin, herhangi bir karşılık olmadan, çok elverişli koşullarla 2.5 milyar Euro’luk katkı sağladığını söyledi.