Birleşmiş Milletler (BM) Din ve İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü Heiner Bielefeldt, Güney Kıbrıs’taki devlet okullarında din derslerinde Ortodoksluğun öğretildiğini, ancak söz konusu dersi almak istemeyenlerin de zorla sınıfta tutulduğunu söyledi.

Hem KKTC hem de Güney Kıbrıs’ta din ve inanç özgürlüğü konusunda 29 Mart’tan bu yana temaslarda bulunan Heiner Bielefeldt, bugün Lefkoşa ara bölgedeki İşbirliği Evi’nde (Home For Cooperation) düzenlediği basın toplantısında temaslarıyla ilgili bilgi verdi.

Araştırmasının adadaki ziyaretinin tamamlanması ile birlikte son bulmayacağını, temaslarının süreceğini kaydeden Heiner Bielefeldt, nihai raporunu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne yılsonu sunacağını, söz konusu raporun Cenevre’deki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin internet sitesinde Mart 2013’te yayımlanacağını kaydetti.

Heiner Bielefeldt, Kıbrıs’taki durumun karmaşık olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu, ancak adadaki temasları neticesinde “adadaki durumun tahmin ettiğinden daha karmaşık olduğunu gördüğünü” söyledi.

“Hemen hemen konuştuğum herkes, Kıbrıs’taki siyasi gerginliğin dini farklılıklardan kaynaklanmadığı görüşünde” diyen Bielefeldt, aksine adadaki siyasi gerginliğin dini ve inanç özgürlüğünü kısıtladığı görüşünde.

Konuştuğu kişilerin büyük oranının KKTC ile Güney Kıbrıs arasında kapıların açılmasının dini ve inanç özgürlüğünün artmasına da yardımcı olduğu görüşünde olduğunu belirten Bielefeldt, KKTC’deki Rum Ortodoksların, durumlarının son yıllarda iyileştiğini ifade ettiğini kaydetti.

Dinsel törenlere geçmişte getirilen sınırlamanın büyük ölçüde kaldırıldığını belirten Heiner Bielefeldt, ancak hem KKTC’de hem de Güney Kıbrıs’ta ibadet yerleri ve mezarların korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınmadığını savundu.

Bielefeldt ayrıca, Güney Kıbrıs’taki Hala Sultan Tekkesi’nin ziyareti için her KKTC vatandaşına izin verilmediğini de ifade etti.

Adada bulunan Anglikan ile Protestanların farklı kesimleri, Budist, Yehova Şahitleri ve Baha’lar gibi dini topluluklara yeterli ilgi gösterilmediğini kaydeden Heiner Bielefeldt, “Dini nedenlerden sığınma talebinde bulunanların, dini cezalandırma olasılığı bulunmasına rağmen ülkelerine geri gönderildiği durumlar da olmuştur” dedi.

Araştırmalarında Güney Kıbrıs’ta eğitim müfredatının bir parçası olarak Ortodoksluk öğretilmesinin devamlı olarak gündeme geldiğini kaydeden Bielefeldt, ailelerin çocuklarının din dersinden muaf tutulması için başvuru yapma hakkı bulunduğunu ancak muaf tutulması gereken çocukların da din derslerinde sınıfta zorla tutulduğunu söyledi. “Pratikte, ailelerin rızasına rağmen çocuklar din dersi almaya zorlanıyor” diyen Bielefeldt, Güney Kıbrıs devlet okullarında okul günlerinde papazlar tarafından “günah çıkartma seansı” yapıldığını da ifade etti.

Heiner Bielefeldt basın toplantısında ayrıca, iki toplumlu Kültürel Mirasla İlgili Teknik Komite tarafından kültürel miras ve dini binaların korunması yönünde yapılan çalışmalardan da övgü ile bahsetti.