Oğlumun odası oyuncaktan geçilmiyor. Lego kutuları, artık çekmecelere sığmayan arabalar ve berbat plastiklerden oluşan bir dağ yığını… Açıkçası odası adeta bir oyuncak mezarlğı gibi.

Bazı oyuncaklarla sadece bir ya da iki kez oynandı. Hatta hiç gün yüzü görmemiş oyuncaklar olduğuna bile eminim.

Çoğunun orijinalliği, bir sonraki “bu da benim olmalı” isteği içinde kaybolup gitti. Ya da muhtemelen iPad’de indirilen en güncel uygulamadan sonra unutuldular.

Bu yüzden İngiltere’nin en çok satan yazarlarından çocuk psikoloğu Oliver James’in fikirlerine kesinlikle katılıyorum. James’e göre ebeveynler paralarını oyuncakla israf edeceğine, tatillere harcamalılar.

“Çocuklara maddi ürünler sağlama işi – yaşları büyüdükçe giderek daha pahalı bir hal alan – tamamen ve yüzde yüz bundan kar elde eden koca bir sektörü desteklemekle ilgili” diyor James.

“Diğer taraftan çocuklar aileleriyle birlikte geçirdikleri tatillere kesinlikle çok değer veriyorlar. Hem tatil esnasında, hem de çok daha sonrasında zihinlerine kazınan anılarında. Eğer bir şeylere para harcayacaksanız, hangi seçeneğin daha mantıklı olduğu oldukça net aslında.”

Evet, kesinlikle benim için de çok mantıklı.

Oğlumun odasında toz tutan oyuncakların maddi değerini düşününce dehşete düşüyorum. Tahminen yüzlerce dolar değerindeler. Oğlum sahip olduklarının farkında bile değil. Bazılarını hatırlamıyor bile.

Diğer taraftan ona iki sene önce Tayland’da ailece yaptığımız tatili sorun, her şeyi tek tek hatırlayacaktır.

Su kaydıraklarını, sahili, babasının duşta çıkardığı komik sesleri ve hatta ona çok ilgi gösteren sokak kedisinin adını bile hatırlar.

Ona fotoğraflar gösterin, hayvan temalı üç yüzme havusundan hangisinde yüzdüğünü hatırlar. Dondurma barını gösterin, size en sevdiği karışımın hangisi olduğunu şimdi bile söyler.

Modern “oyunların” ve teknolojinin evde aramıza mesafeler koymasından farklı olarak tatiller bizi hep beraber birlik olmaya zorlar.

Hepimiz, yeni ve heyecan verici bir ortamda olduğumuz bir durumda buluruz kendimizi ve bunun bir sonucu olarak daha fazla güler, birlikte daha güzel zaman geçirir ve bağlarımızı yeniden kurarız.

“Tatiller bizi fiziksel olarak, herkesin hedeflerine ulaşmaya odaklandığı günlük hayatlarımızın ağır baskısından çekip kurtarır. Herkesin dinlenerek gevşeyebildiği ve birlikte gülüp oynadığı anlarla doludur tatiller” diyor James.

Seyahat etme tutkusu olan bir yetişkin olarak tatillerin ne kadar keyifli, doyurucu ve unutulmaz olabileceğini iyi bilirim. Hatta bir sonraki tatil rezervasyonunu dönüşten hemen sonra yaparım. Çocukların da aynı şeyleri hissediyor olmaları çok mantıklı.

Oğlum düzenli aralıklarla bir daha ne zaman tatile gideceğimizi sorar. Tatilimize ait anılar o kadar içine işlemiştir ki tekrar yapmak için sabırsızlanır. Bozuk ve bir kenara atılmış arabalarından farklı olarak anılarına olan bağlılığı çok güçlüdür.

Son birkaç yıldır oğluma daha fazla oyuncak alma konusunda kendimi geri çektim. Biraz garip hissetmek çok umurumda değil açıkçası ve kesinlikle aynı tutumu doğum günlerinde ve diğer özel günlerde de sürdüreceğim. Ve en önemlisi, tasarruf ettiğimiz paranın çok daha iyi kullanılabileceğine inanıyorum.

Bana göre anılar yaratmak, birlikte zaman geçirmek ve ilişkimizi güçlendirmek çok daha önemli. Belki seyahat etmek daha pahalı ama getirisinin paha biçilmez olduğu kesin.