Tek bir farkla yine gelenek bozulmadı..

Yüksek Mahkeme Başkanları tarafından  her adli yıl açılış töreninde ifade edilen, altı çizilen ve Yargının dikkat çekilen sorunları yanında ülke ekonomisi, demokrasisi ve toplumsal yapısına dair yapıcı eleştiriler ve uyarılar bu yıl da yine tekrarlandı…

Tek bir farkla…

Bu yıl adli yıl açılış töreni yerine basın toplantısı ile Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Şefik tarafından benzer uyarılar yapılarak yine Yargıda yaşanan sorunlara dikkat çekildi.

Ve bu yıl belki de ülke tarihinde ilk kez Hükümet ve siyaset dünyasının aktörleri ile devlet protokolü Yüksek Mahkeme tarafından açılış töreni düzenlenmediğinden dolayı Yargının en tepesinden yapılan uyarıları ve verilen mesajları alkışlayamadılar…

Adli yıl açılış töreninin düzenlenmemesi protesto muydu yoksa  mali tedbirler çerçevesinde mi bu yıl gerçekleştirilmedi bilinmez ama bilinen tek bir şey var ki ülke yargısının kendisi için adalet aradığı gerçeği bir tokat gibi artık yüzümüze patladı…

Yıllardan beridir dile getirilen sorunlara Hükümet edenlerin çareler üretmemesinden hatta kayıtsız kalmalarından dolayı adaletsizliğe uğratıldığını düşünüyor belli ki ülke Yargısı…

Her Adli yıl açılışında Yargının sorunları, artan ceza davaları ve nedenleri, uzayan davalar, Mahkemelerin fiziki altyapı sorunları ve insan gücü yetersizliğine dair ortaya konan tespitlere dair de ne yazık ki herhangi bir ilerleme hala sağlanmış değil..

Geç gelen “Adaletin de Adalet olmadığı” tartışılırken Yargı’nın en tepesinden yıllardır yapılan uyarılara ve sorunlarına dair kayıtsızlık tahammül sınırları aşmış durumda…

Söylemese bile bu durum Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Şefik’in açıklamalarındaki satır aralarında gizlenen kelimelerden ve cümleciklerden anlaşılıyor..

Günü kurtarma ve koltuğu koruma gailesi ile kendi gününü kurtaran, vizyonsuz, geleceği inşa etme yerine üretmeyen ve popülizmin hayat tarzından öte vicdanın en büyük düşmanı olarak karaktere yerleştiği bir siyasi yapının Devlet yönetimine egemen olduğu, üretmeyen ve protokol konuşmalarının ötesine geçemeyen politikacıların yapamadıklarından dolayı Yargı bugün çözümlenemeyen sorunlar ile boğuşmakta ve görevini yasalardan, toplumsal hak ve özgürlüklerine dair ilkelerinden, adalet ile hukuktan yana ortaya koyduğu sarsılmaz bir irade ile sürdürebilmenin kavgasını veriyor…

Her adli yıl açılışında dikkat çekilen sorunlar, yapılan uyarılar, ortaya konan kamu ve toplumsal hakları koruyan yapıcı eleştiriler yanında Yargının kendi içinde yaşadığı fiziki altyapı, insan gücü yetersizlikleri ile Hakim ve Savcı kadrolarında gelenek ile gençleşme arasında ortaya çıkan boşluk gibi tüm sorunlar karşısında Yasama gücünü elinde tutanların, seçim ile halk iradesini Meclis çatısı altında temsil edenlerin hala sessiz kalmalarının  son kalenin de duvarlarında yankılanan sessiz bir çığlığı da büyütmeye başladığını ispatı aslında Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Şefik’in açıklamaları.

Vatandaşın en güvendiği kurumlar arasında yer alan yargıdaki eksiklikler yıllardır dile getirilmesine rağmen hükümet edenler sorunlara çözüm bulmaması adalet bekçilerine karşı seçilenler tarafından uygulanan adaletsizliğin de bir göstergesi değil de nedir?

Devlet geleneğine yakışır bir duruş ve tüm kararlılığı ile uyarıyor Yüksek Mahkeme Başkanı:

“Ülkedeki sorunlar gibi Yargıda da sorun çok.”

10 binlerce dava dosyasının çözüm beklediğinin altını çizerek sorunların Yargıç ve Savcı sayıları ile personelin artırılması ile de çözülmeyeceğine de işaret eden Narin Şefik, Yargıda yaşanan sorunun aslında sorunların çözümüne dair umutsuzluk, karamsarlık ve bunların yarattığı psikolojik aidiyet ile motivasyon eksikliğinin yaratacağı başka sorunlara da dikkat çekmiyor mu aslında?

Adalet için, hak ve hukuk için, tüm özverisi ile çalışan Yargı’nın Devlete karşı güvensizlik içine düşmesine neden olmayın diyor Narin Şefik, her açılış töreninde protokol sıralarında Yüksek Mahkeme Başkanlarının konuşmalarını alkışlayan ve bir sonraki yeni adli yıl açılış törenine kadar her şeyi unutanlara…

Ve son söz de takke düştü artık kel göründü diyor Yüksek Mahkeme Başkanı…

Çocuklarımızın geleceği için, tıpkı dedeleri ve ataları gibi bu topraklara inanmaya devam etmeleri ve sahip çıkmaları için, bu toprakları vatan bilmeye devam etmeleri için son kale Yargı’nın sesine kulak vermek, Hükümeti ve muhalefeti yanında tüm kurumları ile birlikte sorunların çözümüne hemen katkı koymak sorumluluk öte bizler için kutsal bir görev olmalı artık..

Çünkü ne kaybedecek artık zamanımız ne de ülkemizden başka gidecek bir yerimiz var…