Bakan Atakan cesurca açıklamalar yapıyor…

T izinleri son örneğiydi!

Yılların kangren haline dönmüş sorunu bu…

Siyasi rant uğruna dağıtılan devletin kaynakları!

Koltukları koruma gaylesi…

Adamlar o koltuklara oturduktan hemen sonra koltuğu koruma iç güdüsüyle yanıp tutuşuyor!

Babalarından miras kaldı ya…

Kimseye kaptırmasınlar!

Ellerinden gelse koltuğu da çocuklara bırakacaklar…

Şükürler olsun ki vatandaş geç de olsa uyanıyor, mahalleye gönderiyor!

Kudret hocanın ya mahalleye ya da mahkemeye sözleri geldi aklımıza…

Buyurun size fırsat işte!

Eski defterleri iyice bir karıştırsınlar…

T izinlerini kimler kimlere ne karşılığında verdi!

Çok zor bir mesele değil bu…

Verenler belli, alanlar belli!

T izinlerini kimler kullanmış kimler yüz binlerce liraya satmış…

3 tane 5 tane T izni alanları da araştırsınlar!

Hangi bakanların verdiğini de…

Hesap sorsunlar!

Mahalleye değil de mahkemeye göndersinler…

Davul da ellerinde tokmak da!

Ya sanayi arsaları…

Lefkoşa’dakileri hadi bir yana bıraktık!

Alayköy sanayi de kimler kimlere arazi verilmesini sağladı?

Bunun için partilerde hangi çeteler görev yaptı?

Neyin karşılığında golifa gibi dağıtıldı!

Komisyon alanlar…

Partiye yardım parası toplayanlar!

İş insanlarından alınan makbuzsuz bağışlar…

Hatta bazı parti başkanlarını bile bilmediği alavere dalavere işler!

Haksız yere cebe indirilen paralar…

İhtiyacı olana verilmeyen ama olmayana dağıtılan, karşılığında da rant alanlar!

Bakan Atakan’ın bu çıkışı elbette bir başlangıç olabilir…

Olmaması için bir nedende yok!

Mademki eskilerden çok daha farklı olacaklar…

Şeffaflık sözü verdiler!

Mahalle ve mahkeme kavramlarını ortaya koydular…

Neyi bekliyorlar ki!

Bu ülkede önce Rum malını ganimet olarak dağıttılar bu yüzden yıllarca iktidarda kaldılar..

Rum malı bitti, vakıf mallarına geldi sıra!

En değerli arazileri üç kuruşa kiraladılar…

Sonra istihdam yapıp arka kapıdan adam alarak o koltukları korumasını bildiler!

Artık onu da tükettiler…

Soru şudur aslında;

Bu kokuşmuş sistem ve düzen olduğu gibi devam edecek mi?

Bu ülkeyi yönetenler önce bu soruyu soracaklar kendilerine…

Yapanın yanına kaldığı, suçlunun ört bas edildiği bir ülkede gelecekten nasıl umutla olalım ki!

Artık başımızı iki elimizin arasına alma zamanıdır…

Hadi biz kendimizden geçtik de gelecek için yapılacak o kadar çok iş var ki!

Asil Nadir’in eşi ve çocukları yok muydu?

Bulut Akacan konusu daha çok konuşulup tartışılacak…

Ayrıca başına gelenlere de elbette sevinmiyoruz!

Bir aile babası ve iki çocuk sahibi…

Akacan’ın gazetelerinde çalışan meslektaşlarımız da elbette ekmek yedikleri tekneye sahip çıkmak için onu eleştirenleri eleştiriyorlar!

İşte tam da empati yapma zamanıdır…

Daha birkaç gün önce yine Akacan’ın son açtığı gazetenin sorumlusunun yazdığı o seviyesiz yazıyı da masaya koymak durumundadırlar!

Nadir’in ne hırsızlığını bıraktılar ne de eşini ve minicik çocuğunu…

Nasıl bir vicdandır ki bu tür yazılar kaleme alınır, insanın aklı ermiyor!

Onun içindir bir süredir medya savaşlarının bu boyutlara gelmemesi gerektiğini savunuyoruz…

Hele de bel altı kelimeler!

Sadece kişilere değil mesleğe ve tüm topluma zarar veriyor…

Biz bunun farkında bile değiliz!

MERAKLI KÖŞE?

Sokaklar niye boştu…

Bu kez gelenek bozuldu ve 1 Eylül Barış Günü’nde sadece 2 harekat günün sokaklarda kutladı…

Burada sayı çok önemli değil çünkü niyetleri belliydi!

Ama gelin görün ki barış diye yıllardan beridir ülkeyi ayağa kaldıranlar sokakları değil plajları tercih etti…

Bir iki kuru basın bildirisi dışında parmaklarını bile kıpırdatmadılar!

Şimdi aynanın karşısına geçip kendi özeleştirilerini yapma zamanı gelmedi mi acaba dersiniz…

Din adamı ama bağımsız!

Lefkoşa kabristanlığındaki cenazenin eve gönderilmesi olayı…

İmamın aldığı absürt bir karar!

Bu arada Din İşleri Dairesi konunun açıklığa kavuşması için basın açıklaması yaptı…

O imam efendinin kendi dairelerine bağlı olmadığını ifşa ettiler!

Daha da hayretler içinde kaldık…

Adı üstünde din adamı!

Ama ilgili daireye bağlı değiller…

Bu konu çabuk unutulacak gibi gelse de birileri çıkıp artık bu karagözlüğe bir dur demelidir!

Hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar!

Yeni yıla daha 4 ay var ama..

Bankalar 13. Maaşların peşine düştü bile!

Gazetelerde tam sayfa renkli reklamlar…

Gelin alın diyorlar şimdiden!

Vatandaşın içine düştüğü darboğazı da fırsat biliyorlar akıllıca…

Bankaların fırsatçılığı artık boyut değiştirdi!

Kazanırken kaybettirmeyi çok iyi öğrendiler çünkü…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersin TATAR, dün siyasi kulislerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karar değiştirip aday olama kararı aldığınız konuşuldu! Bu kadar isteksizken hayırdır bu manevranın ardındaki nedenler nelerdir. Partili dört gözle bu konudaki açıklamanızı bekliyor!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, düğmeye basıldı ama şimdilik nabız yoklayıp tansiyon ölçüyorlar! Adınızı yıpratmak isteyenler partililerden daha ziyade parti dışı odaklar! Bu sıralar uyanık olmakta yarar var zira bu işin içinde hiç ummadığınız kişiler de devrede!

Sayın Cemal REDİF, özel kalemlik işinden haz duymayınca Cypruvex’e atanma kararınız onaylanmış ve birkaç güne kadar gerçekleşecekmiş! Sanırız en kısa makamda kalma rekorunu hiç kırılmamacasına elinize geçireceksiniz, hayırlara vesile olsun!

Sayın Derviş EROĞLU, Cumhurbaşkanlığı adaylığı krizinde parti içinde yaşana sıkıntıları eninde sonunda sizin çözeceğiniz ve bu konuda inisiyatifi ele aldığınız konuşuluyor. Partinin en üst seviyesindeki akil adam olarak geç bile kalmıştınız, umarız partiyi çabuk toplarsınız…

Sayın Kudret ÖZERSAY, anketler sonuçları çok da istediğiniz gibi çıkmadığı için parti içinde kırmızı alarm verdiğiniz ve atağa geçmek için yeni projeler üretilmesi konusunda talimatlar yağdırdığınızı öğrendik. Biraz geç kalsanız da yerinde bir karardı…

Sayın Mehmet HARMANCI, siz her ne kadar yanaşmasanız da TDP içinde isminiz son günlerde daha fazla zikredilmeye başlandı. Partiniz ve ülkeniz için karar vakti geliyor sanki değil mi? Yüreğinizin sesini dinleyin deriz…

Sayın Hüseyin PAŞA,Vakıflar Bankası yönetim kurulu üyeliğinizin son bulma kararı için ortalığın iyice karıştığını duyduk. Bu konuda her kafadan bir ses çıkıyormuş, hadi bakalım şimdi çözün bu çok bilinmeyenli denklemi!

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Kısmet filminin ünü artık ülke boyutlarını çoktan aştı ve dünyanın bir çok ülkesinde gururumuz oldu. Umarız bu filmin yaratıcıları onore etmek için bir projeniz vardır. Zira bu insanlar ülkemizde çok az yetişiyor değil mi!

Sayın Halil TALAYKURT, çam kese böceği ihalesinin şartnamesinin değiştirince devletin kasasına 1.5 milyon TL’nin kaldığını memnuniyetle öğrendik. Ha keşke eski ihale sonuçları da bir masaya yatırılıp kimler haksız kazanç elde etmiş öğrenseydik ne güzel olurdu değil mi?

Sayın Bilal KENDİRCİ, KKTC’deki görev sürenizin sona erdiğinizi ve merkeze geri döndüğünüzü öğrendik. Umarız yerinize atanacak kişi de ülkeyi ve şartlarını en az sizin kadar birisi olur. Yeni görevinizde başarılar dileriz…

Sayın Ahmet SAVAŞAN, partiyi ve partiliyi en iyi bilen birisi olarak genel sekreterlik yardımsı görevinden alınmanız parti içinde tepki ile karşılanmış. Umarız büyük hatadan erken bir zamanda dönerler, zira kaybeden partiden başka kimse olmayacaktır…