“Empati” diyerek, Gazimağusa Türklerine kan kusturan katillerin avukatlığını yapacağına, önce o kurbanlar için empati yap, onların tazminatlarını iste…

Yenidüzen’de yazan Cenk Mutluyakalı, “Barış Gazeteciliği ve EMPATİ” yapıyormuş…

Kendini Rum yerine koyup öyle düşünüyormuş…

“Barış gazeteciliği” yapmayı; ENOSİS’ci, hakimiyetçi, hegemonyacı, işgalci, toplu katliam suçlusu, katilleri koruyan, savaş suçlusu Rum yönetiminin avukatlığını yapmak sanıyor…

“Barış gazeteciliği” yapmayı; haksız, saldırgan, savaş suçlusu taraf ile canını korumak için nefsi müdafaa yapan haklı ve masum tarafı bir tutmak sanıyor…

Oysa bunu yapmak, savaş suçlusu, haksız, saldırgan, soykırımcı tarafın yanında yer almaktır; onun suçlarını perdelemektir…

“Empati” yaparken ise, her ne hikmetse, kendini hep Rum yerine koyuyor; masum, ezilen, katliama uğrayan bir TÜRK yerine koymuyor…

Şöyle yazdı önceki gün:

“Şimdi sen dedin ki, ‘Gel Maraş’a, komisyona başvur, mülküne de sahip ol.’
İyi de… Peki, o 45 yılın hesabı ne olacak? Onca senenin kaybı ne olacak? Onca yıkım ne olacak? Onca çürümüşlük ne olacak? Onca uyutulmuş zaman ne olacak? Bu işin ‘tazminatı’ ne olacak, özetle…”

Gazimağusa Türklerine ölüm yağdıran, onlarca sivili katleden, sonra “hesabı sorulacak” korkusuyla kenti terk eden, ardından bölge iskâna açılmasın diye BM’den karar çıkartıp 45 yıl kapalı kalarak çürümesine neden olan, Vakıf mülkünün işgalcisi Maraş Rum’unun tazminatını soruyor ama…

Kendini “TÜRK” yerine koyup, Halkımızın 1963’den gelen 56 yıllık tazminat haklarını, işgal edilen, yağmalanan, yakılıp yıkılan, dozerlerle dümdüz edilerek haritadan silinen yüzlerce Türk köyünün, ambargoların hesabını sormuyor…

“Maraş Rum’unun tazminat hakkı ne olacak?” diye soruyor ama, AKRİTAS ve İFESTOS soykırım planları çerçevesinde, Ayvasıl, Baf, Limasol, Larnaka, Alemünyo, Taşkent, Atlılar, Muratağa, Sandallar’da tecavüz edildikten sonra topluca katledilen 3 aylık bebeklerin, 90’lık dedelerin-nenelerin, annelerin canlarının ve sakat bırakılan, hayatları çalınan insanlarımızın hesabını sormuyor, katilleri yargılamayan Rum yönetimini teşhir etmiyor…

Hem de BM’nin hazırladığı, yüzlerce fotoğrafla belgelenen kapı kadar ORTEGA RAPORU’na ve katliam çukurları açılırken tutulan BM tutanaklarına rağmen…

KATİLMİŞİZ!
29 Ağustos tarihinde ise duvarlarında hala EOKA ve ENOSİS yazıları olan Maraş’ı gezerken “katil cinayet mahalline dönerek leşine bakıyor” demiştir…

Halkımızı, Gazimağusa’yı savunan mücahitleri “katil” ilan etmeye utanmamıştır!

O zaman bu “katillerin” canları-kanları pahasına kurdukları devletin bütçesinden “basına katkı” diyerek, her ay 50 bin TL’yi niye alıyorsunuz?

Katillerin parasını almaya utanmıyor musunuz?

Katil arıyorsan, asıl katiller, “Mağusa mücahitleri attığımız bombaların, top mermilerinin, katlettiğimiz Türklerin, aç bıraktığımız bebeklerin hesabını soracak” korkusuyla kaçtıkları Güney’dedir…

İsimleri bilinen katiller, Rum yönetiminin korumasındadır ve EOKA madalyaları ile onurlandırılmışlardır…

Ve KURBANLAR, Gazimağusa, Atlılar, Muratağa, Sandallar, Taşkent, Ayvasıl, Baf, Limasol, Larnaka şehitliklerindedir, kör kuyulardadır…

“Empati” diyerek, Gazimağusa Türklerine kan kusturan katillerin avukatlığını yapacağına, önce o kurbanlar için empati yap, onların tazminatlarını iste…

Barış Gazeteciliğiymiş!

Peh!!!

Bu, barış gazeteciliği değil, STELYOS GAZETECİLİĞİ’dir…

Öyledir ki, 2 yıl üst üste STELYOS VAKFI’nın para ödüllerine mazhar oldunuz…

Bu sefil suçlamalardan sonra, herhalde üçüncüsünü de garantilemiş durumdasınız…