Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, afetlerde yanan her ağacın yerine fazlasını dikeceklerini, yanan her evi yeniden inşa edeceklerini, selin yıktığı her binayı daha sağlamıyla tekrar ayağa kaldıracaklarını, selin tahrip ettiği her altyapıyı daha iyisiyle yeniden inşa edeceklerini, heyelanın yol açtığı yıkımları aynı şekilde hızla telafi edeceklerini, hiçbir mağduriyete, mahrumiyete fırsat vermeyeceklerini söyledi.

Bunların hepsinin üstesinden gelineceğini, önemli olanın birliğe, beraberliğe, kardeşliğe sıkı sıkıya sahip çıkılması olduğunu belirten Erdoğan, bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşanmadığı sürece geleceğe umutla bakmanın önünde hiçbir engel olmadığını kaydetti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda verdiğimiz mücadeleye gayretiyle, duasıyla, kalbiyle destek veren, tek yürek ve tek bilek olarak yanımızda yer alan her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Afetlerin önüne geçilmesi, arama kurtarma, yardım faaliyetleri, altyapının yeniden ayağa kaldırılması çalışmaları için gecesini gündüzüne katarak mücadele veren tüm kamu kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerinin mensuplarına da teşekkür ediyorum. Günlerce afet bölgelerinde yürütülen çalışmalarda görev alan, yöneten, destek veren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.

Bu günler gelip geçer, geride sadece samimiyetle milletimizin hizmetine koşanlar ile fitne, fesat, fırsatçılık peşinde koşanların bıraktığı iz kalır. Siyasetçisinden gazetecisine ve sosyal medya trolüne kadar ülkesine husumet dolu nice yüreği nasır tutmuş figürün, yalanla, çarpıtma ve tahrikle nasıl milletimizin acısını istismara yeltendiğini de unutmayacağız. Önlerine konan gerçeklere rağmen canla başla görevini yapanların vebaline girerek ısrarla yalanların peşinden koşanları da maşeri vicdana havale ediyoruz. Meclisin açılmasıyla Avrupa'dakine benzer bir sosyal medya düzenlemesini süratle gündeme getirerek bu alandaki kirliliğin de önüne geçmekte kararlıyız. Kim kiminle yürürse yürüsün biz, milletimizle birlikte hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz."

"HİZMETLER VE TURİZM SEKTÖRÜNDE DE HIZLI BİR TOPARLANMAYA ŞAHİT OLUYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın 2020 yılı başında ortaya çıkan Kovid-19 salgınının giderek daha da ağırlaşan etkileriyle baş etmeye çalıştığını, Türkiye'nin ise salgının ilk gününden itibaren halkına sunduğu sağlık hizmetleri ve destek programlarıyla farkını ortaya koyduğunu söyledi.

Hastanelerin, zirve dönemlerinde bir parça zorlanmış olsa da sağlık personelinin gayreti ve sahip olunan güçlü altyapı sayesinde salgının üstesinden başarıyla geldiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Özellikle şehir hastanelerimizin bu süreçte ne kadar kritik rol oynadığını vatandaşlarımız gayet iyi biliyor. Pek çok ülkenin aksine maskeden teste kadar hiçbir konuda eksiklik çekmedik. Kamu güvenliği ve gıda tedariki hususunda tıkır tıkır işleyen sistemimiz sayesinde herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadık. Üretimin kesintisiz sürmesini temin ederek istihdamda dramatik bir düşüşle karşılaşmadık. Tam tersine, bilhassa son dönemde ciddi bir sıçrama yaptık. Bu güzel tablonun yansımasını yılın ilk 7 ayında 200 milyar doları aşan ihracatımızla gördük. Hizmetler ve turizm sektöründe de hızlı bir toparlanmaya şahit oluyoruz."

Erdoğan, Türkiye'nin, salgına karşı en güçlü mücadele aracı olan aşılamada da dünyada ilk sıralarda yer aldığını ve aşı tedariki konusunda da oldukça iyi bir noktada olduğunu söyledi.

"AŞI ÇALIŞMALARI, GÖNÜLLÜLÜK ESASINA GÖRE YÜRÜTÜLMEKTEDİR, YÜRÜTÜLECEKTİR"

Birden fazla kanaldan temin edilen aşıların sağlık kuruluşlarında oluşturulan birimlerde hızla vatandaşların istifadesine sunulduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yerli aşı geliştirme çalışmalarında da inşallah yıl sonuna kadar yaygın kullanım ve üretim safhasına geçmeyi ümit ediyoruz. Toplam aşı sayısında 87 milyonu geçerek ülkemiz nüfusunu çoktan geride bıraktık. İlk dozda 46 milyon, ikinci dozda da 35 milyon kişiye doğru gidiyoruz. Bu sayıyla birinci doz aşıda nüfusumuzun yüzde 73'üne yaklaşırken ikinci doz aşıda ise yüzde 55'ine ulaştık. Artık 7 milyonu geride bırakan 3. doz aşı uygulamaları da hızla sürüyor ancak ülkemizde bazı kesimlerin hala aşıya tereddütle yaklaştıklarını görüyoruz. Aşı çalışmaları, gönüllülük esasına göre yürütülmektedir, yürütülecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı ve üç doz aşısını da olmuş bir bireyi sıfatıyla milletimin karşısındayım. Şayet bu salgına karşı başka bir tedbir mevcut olsaydı onu da değerlendirmekte tereddüt göstermezdik."

Erdoğan, sürekli dönüşen ve değişen virüse karşı halihazırda aşı dışında bir korunma yöntemi bulunmadığını belirterek, iş yerlerinden eğitim kurumlarına, sosyal faaliyetlerden dış seyahatlere kadar her alanda huzurla hayatın sürdürebilmesinin herkesin aşı olmasına ve aşılarını tamamlamasına bağlı olduğunu vurguladı.

"TÜM VATANDAŞLARIMA AŞILARINI DERHAL OLMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde salgın sebebiyle hastanelere yatan, yoğun bakıma alınan, entübe edilen veya hayatını kaybeden hastaların çok büyük bir bölümünün aşı yaptırmayanlardan oluştuğunun altını çizdi.

Aralarında Ankara ve İzmir'in de bulunduğu 33 ilin aşılamada yüzde 75 sınırını geçerek mavi listeye girdiğini belirten Erdoğan, şunları ifade etti:

"Aşılamada yüzde 65 ile 75 arasında yer alan illerimiz sarı, yüzde 55 ile 65 arasında yer alan illerimiz turuncu listededir. Aşılamada yüzde 55'in altında kalan Şanlıurfa, Mardin, Bitlis, Muş, Gümüşhane ve Diyarbakır illerimiz ise kırmızı listede yer almaktadır. Bu illerimizde yaşayan kardeşlerimizden başlayarak tüm vatandaşlarıma bir kez daha aşılarını derhal olmaları çağrısında bulunuyorum. Ülkemizin ve milletimizin bu musibetin yol açtığı sıkıntılardan süratle kurtulması, eğitimde, sağlıkta, sanayide, ticarette, turizmde ve hayatın her alanında selamete ermemiz, bu konuda elde edeceğimiz başarıya bağlıdır.

Eylül ayında okullarına kavuşmayı bekleyen milyonlarca ilk, orta, lise ve üniversite öğrencilerimizin, çeşitli sektörlerde işlerine dört elle sarılan vatandaşlarımızın geleceğinin, bu konuda katedilecek mesafeye bağlı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Okullarda 6 Eylül'de yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrencilerle irtibatlı ancak henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aynı şekilde aşı olmayan üniversite öğrencilerimiz ve üniversite çalışanlarımızdan da düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz. Uçak ve şehirler arası otobüs yolculuğu, konser, tiyatro ve sinema gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetler için de zorunlu PCR testi uygulamalarını devreye alacağız."