İlk kez geçen yılın aralık ayında Çin'in Vuhan kentinde görülmesiyle birlikte tüm dünyayı adeta kasıp kavuran Kovid-19'da, birçok ülkede salgının başından bu yana en yüksek günlük vaka artışları kaydedilmeye başlandı. 

Bu artış trendi Türkiye'de de ciddi şekilde hissedilirken, salgının başladığı günden beri en fazla mücadelenin verildiği İstanbul, vaka sayısının en yüksek olduğu kentler arasında başı çekiyor. 

26 Ekim'de İstanbul Valiliğinde kentteki salgınla mücadele çalışmalarının ele alındığı toplantının ardından yaptığı açıklamada, "İstanbul'da vaka sayıları, Türkiye genelindeki toplam vaka sayılarının yüzde 40'ına ulaşmıştır. Bu tablo ülke ortalamasından en az iki kat endişe vericidir. Risk, mevsim şartları sebebiyle giderek artacaktır." ifadeleriyle konunun önemini vurgulayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, toplu taşıma, pazar yerleri, alışveriş ortamları, çeşitli kent alanlarının müdahale bekleyen konular olduğunu aktardı. 

Uzmanlar, Kovid-19'a yakalanan farklı gruptaki kişi sayısının her geçen gün arttığını belirterek, vaka sayılarındaki hızlı artışın en önemli sebepleri arasında kalabalık ortamların olduğuna işaret ediyor. 

Uzmanlar, ev ve aile ziyaretlerinin, taziye, cenaze ile nişan, düğün, sünnet törenlerine gitmenin, restoran, kafe gibi alanlarda vakit geçirmenin bulaşın önemli sebepleri arasında yer aldığını belirtirken, toplu taşıma araçlarındaki yoğunluğu da virüsün yayılması açısından önemli bir kaynak olarak görüyor. 

Mecburi durumlar dışında dışarı çıkılmamasını, kalabalıklardan uzak durulmasını, daha izole bir yaşamın tercih edilmesini tavsiye eden uzmanlar, İstanbul'da tatil döneminin bitmesiyle kente başlayan geri dönüşler ile özellikle asemptomatik kişilerin vaka artışında önemli bir yer tuttuğunu vurguluyor. 

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul'daki hasta sayısındaki artışın temel nedenlerinin birkaç maddede sıralanabileceğini söyledi.

Tatil sürecinde Anadolu'ya gidenlerin tekrar İstanbul'a dönmeye başladığını belirten Dökmetaş, "Tatil, aile ziyaretleri için değişik bölgelere giden insanlar döndüler. Dönenlere ailenin diğer bireyleri 'Hoş geldin'e gitti ve onlara, 'Aileden zarar gelmez, en yakınımızdan zarar gelmez.' diye sarıldılar, görüştüler. Bulaşta bunun önemli bir yeri olduğunu düşünüyoruz. Çünkü insanların bir kısmı asemptomatik olarak hastalığı geçiriyor. Klinik bulgular olmuyor, çocuklarda daha fazla olmak üzere, erişkinlerde de asemptomatik formda hastalık geçirilebiliyor. Birinci sebep bu." diye konuştu. 

Prof. Dr. Dökmetaş, yaz döneminden beri artış olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"İnsanlar sıcak havanın da verdiği rehavetle bu uyarılarımıza uymadılar. Bu nedenle gittikleri yerde de Anadolu'da da bir artış oldu. O insanların önemli bir kısmı İstanbul'a dönünce tekrar mikroorganizmayı, virüsü bu tarafa getirdiler. Yani hastalık haziran, temmuz ayları gibi İstanbul'dan Anadolu'ya yayıldı, sonra oradan tekrar merkeze doğru geldi. Gelen insanlar da yakın ilişkiyle iş yerlerinde veya ev halinde hastalığı bulaştırdılar. Bu bir aile hastalığı. Hastalık en yakından bulaşıyor.

İkinci bulaşma yolu ise iş yerleri. Tatil dönüşü insanlar iş yerlerine gittiler. İş yerlerinde yakın temasla beraber mikroorganizmanın bulaşması devam etti. Geçmişten beri yaptığımız ana hatalardan biri şuydu; evde altın günleri, kısır günleri yapmak, birlikte doğum günleri kutlamak... Bunlara devam edildi. Aynı blokta, apartman içerisinde bulunan insanlarda hastalığın yayıldığını gördük."

Dökmetaş, Kovid-19'un bulaşma riski açısından maske ve mesafe kuralarının çok önemli olduğunu, özellikle toplu taşıma araçlarında bu kurallara uyulması gerektiğini ifade ederek, "Bazı yerlerde insanların o sosyal mesafeye uyması söz konusu olamıyor. Kişi işine gitmek istiyor, mecburen toplu taşıma aracını kullanıyor. Bu nedenle burada belediyeye, sivil toplum örgütlerine iş düşüyor. Daha çok toplu taşıma aracını piyasaya çıkarmaları ve uygulamaya koymaları lazım." dedi.

Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, vatandaşların yaz dönemiyle beraber tedbirleri uygulamayı bıraktığını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Araya bayramlar, asker uğurlamaları, düğünler girdi, gece kulüplerinde eğlenceler, kafelerde, restoranlarda yakın temaslar başladı ve hastalığın önü alınamaz hale geldi. Ancak ülkemiz yine şanslı, alt yapımız çok iyi, iyi bir sağlık ordusu var ama onlar da çok yoruldu. Onlar da ayakta duracak durumda değil. Hastanelerimizin sayısı ve yatak kapasitemiz çok iyi. Bugün İspanya'da bizim 20 katımız hasta günlük geliyor. İtalya, Fransa'da günlük bizim 10-15 katımız hasta var. Onlar kötü örnekler, iyi yönetemiyorlar. Biz onlardan iyiyiz ama tedbirlerimizi almazsak biz de daha sonra onlara benzeyeceğiz." 

SBÜ Öğretim Üyesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kadriye Kart Yaşar da vaka sayısının artmasında, kalabalık ortamlara ve mesafeye dikkat edilmemesine işaret etti. 

Prof. Dr. Yaşar, şunları söyledi: 

"Gereksiz kalabalıklardan uzak durulmalı. Toplu alanlar, gereksiz kalabalıklar, pazarlardan tutun eğlence yerlerine, cenaze, düğüne kadar. Gerekli bazı topluluklar, kalabalıklar var. Onlar nedir? Toplu ulaşım gibi. Ona engel olunamıyor. Ama bunlarda da daha ciddi önemler alınabilir. Mesela toplu ulaşımda sefer sayıları artırılabilir. Pazarlarda daha sıkı denetim gerçekleştirilebilir. Kalabalıkların sirkülasyonu açısından mecburi kalabalıklar için alışveriş, pazar alanları gibi yerlerde saatler belirlenebilir. Restoranları, kafeleri gereksiz şekilde kalabalık görüyoruz. Bunlara işletmeler tarafından dikkat edilirse insanların bu ciddiyeti görüp kurallara daha çok dikkate alacağını düşünüyorum." 

Yaşar, İstanbul'daki vaka sayılarının artışında, tatil yörelerine ve memleketlerine gidenlerin yaz döneminin bitmesiyle dönüş yapmalarının, kademeli mesaiye geçilse de iş yerlerindeki koruma tedbirlerine yeterince uyulmamasının, özellikle toplu taşımalardaki kontrolün istenen ölçüde sağlanamamasının etkisi olduğunu ifade etti.  

Kovid-19'a karşı çok dikkatli olan, kurallara uyan, izole bir yaşam tercih eden bir grup bulunduğunu ancak bir kesimin de sorunu hiç umursamadığını dile getiren Yaşar, tedbirlere uyulması, maske, mesafe ve hijyene dikkat edilmesiyle hastalığın kontrol altına alınabileceğini aktardı. 

Yaşar, öte yandan mevsim itibarıyla daha fazla kapalı alanlarda vakit geçirilmesinin de iç ortamlarda virüs yükünün artmasına neden olacağını ifade etti. Prof. Dr. Yaşar, kendini hasta hissedenlerin evlerinde izole olmaları gerektiği uyarısında bulundu.