Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Küçükkasap Cömert, bayram sürecinde sindirim sisteminin düzenli çalışmasını teşvik etmek, yeni düzene bedenin uyumunu desteklemek ve kabızlıktan korunmak için posa içeriği yüksek sebze, meyve ve kuru baklagil tüketimine özen gösterilmesi gerektiğini belirtti. 

Cömert, yaptığı yazılı açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bu yıl İslam aleminin daha önce tecrübe etmediği bir ramazan ayı geçirdiğini hatırlattı. 

Salgına denk gelen ramazanın manevi huzurunun bu zor günleri aşmada adeta bir ilaç görevi gördüğünü belirten Cömert, tıbbi otoritelerce şifa kaynağı olarak da nitelenen oruç ile Müslümanların ruh ve beden sağlığına sağlık kattığını ifade etti.

Ancak bu süreçte salgın nedeniyle evde vakit geçirmek zorunda kalan ve daha az fiziksel aktivite sergileyen vatandaşların dikkat etmesi gereken bir tablonun da ortaya çıktığına değinen Cömert, bu dönemde yaşanan kaygı ile psikolojik gerginliğe bağlı fazla yeme isteğinin de bir diğer olumsuz etmen olduğunu kaydetti.

Cömert, ramazan sonrasında vücut ağırlığı dengesinin korunması, kaslarda hareketsizliğe bağlı tonus azalması yaşanmaması, başta diyabet olmak üzere hormonal hastalıklarla ilgili komplikasyonların önlenmesi, sıcak havalarda terlemenin artmasıyla oluşan sıvı kaybına ilintili sorunların yaşanmaması için yaş ve vücut ağırlığına uygun fiziksel egzersizlerin her fırsatta yerine getirilmesi, yeterli ve dengeli beslenmenin öğün düzeni ve bol sıvı tüketimiyle değerlendirilmesi ve ramazan sonrası normal yaşama eskisinden daha sağlıklı halde dönecek şekilde sürecin yapılandırılması gerektiğini ifade etti.

Aksi takdirde kontrolsüz biçimde yağlanma ve vücut ağırlığı artışının yaşanacağını aktaran Cömert, diyabet başta olmak üzere bazı metabolik ve endokrin hastalıkların da şiddetleneceğine dikkati çekti. 

- POSA İÇERİĞİ YÜKSEK SEBZE, MEYVE VE KURU BAKLAGİL TÜKETİN

Tuğba Cömert, bayramda doğru beslenmeye ilişkin şu önerileri sıraladı:

"Bayramda kızartma, kavurma gibi yöntemlerle hazırlanan besinler yerine taze sebze ve meyve ağırlıklı, protein kalitesi anne sütüne eşdeğer haşlanmış yumurta ya da yağsız omlet ile zenginleştirilmiş, tam buğday ekmeği tercih edilmiş bir kahvaltı sofrası genel sağlık durumunu korumaya yardımcı olacaktır. Sucuk, salam türü işlenmiş besinlerde tuz, börek türü besinlerde karbonhidrat, kızartmalarda ise yağ miktarının yüksek olması, olası hastalıkları da beraberinde getirecektir. Bayram sürecini az ve sık beslenme düzenine göre planlamak, 2,5-3 saat aralıklarla beslenmek sindirim sistemi sorunları yaşamamak için ihmal edilmemesi gereken anahtar kurallardan biridir. 

Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını teşvik etmek, yeni düzene bedenin uyumunu desteklemek ve kabızlıktan korunmak için posa içeriği yüksek sebze, meyve ve kuru baklagil tüketimine de mutlaka özen gösterilmelidir. Aynı zamanda yoğurt, ayran gibi besinlerin bağırsak florasını düzenleyici etkileri unutulmamalı, ara öğün alternatifi olarak tüketilmelidir."

BİR PORSİYON BAKLAVA 60 GRAM ŞEKER İÇERİYOR

Cömert, bayramda şeker ve yağ içeriği yüksek şerbetli tatlılar yerine sütlü ve meyveli tatlıların tercih edilmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bayram, fiziksel aktivitenin kısıtlanacağı bir süreç olacağı için basit şeker diye nitelendirdiğimiz, şerbetle yapılan tatlılar kesinlikle hazırlanmamalıdır. Dünya Sağlık Örgütü 2003'te yayınladığı raporda gıdalara eklenen şekerin günlük 50 gramı geçmemesi gerektiğini belirtmiştir. Oysa sadece bir porsiyon baklava (100 gram) 60 gram şeker içermektedir. Bunun yanı sıra gün içinde tüketilen bal, reçel, pekmez, çikolata miktarları da düşünülürse mevcut riskleri öngörmek hiç zor olmayacaktır. Çikolatalardan fındıklı, karamelli, sütlü ve beyaz olanlar yerine kakao miktarı daha fazla olduğu için yüksek antioksidan içeren bitter olanlar tercih edilmeli, makul miktarlarda tüketimine özen gösterilmelidir."

Tuğba Cömert, günde 2,5-3 litre sıvı tüketmenin önemine de değinerek, "Çay ve kahveyi sıvı olarak tanımlamaksızın su tüketimine özen gösterilmelidir. Olası enfeksiyon durumunda ortaya çıkan temel bulgulardan biri olmasının yanı sıra hava sıcaklığındaki artış nedeniyle de dehidratasyon riski önlenmelidir. Bunun en iyi yöntemi de su tüketimidir. Özellikle, bazı bitki çaylarının aşırı tüketimi diüretik etki gösterebilmektedir. Bu dönemde bilinçsiz bitki çayı ve aşırı kahve tüketiminden uzak durulmalıdır. Asitli içecek ve hazır meyve suları tüketilmemelidir çünkü bu içeceklerin vücuda şeker yüklemelerinin yanı sıra hiçbir katkıları da bulunmamaktadır." diye konuştu.