"ABD KIBRIS'TAKİ ÇIKARLARI GÖRDÜ VE ABD'NİN MÜDAHALESİ SAYESİNDE KIBRIS'TA İLERLEME KAYDEDİLMEYE BAŞLANDI. AB'NİN YAPAMADIĞINI, YAPMAK İSTEMEDİĞİNİ ABD YAPIYOR"

“ALMANYA, KIBRIS'IN BU BLOKAJINI KIRABİLECEK GÜCE ULAŞMIŞ VAZİYETTE. İSTESE KIBRIS'I YARIN 10 FASLI AÇMAYA RAZI EDEBİLİR AMA BUNU YAPMIYOR"

TC AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, ABD'nin müdahalesi sayesinde Kıbrıs'ta ilerleme kaydedilmeye başlandığını belirterek, "ABD Kıbrıs'taki çıkarları gördü ve ABD'nin müdahalesi sayesinde Kıbrıs'ta ilerleme kaydedilmeye başlandı. AB'nin yapamadığını, yapmak istemediğini ABD yapıyor" dedi.

Volkan Bozkır, AA muhabirinin bakanlığıyla ilgili konulardaki sorularını yanıtladı. Volkan Bozkır'a yöneltilen sorular ve cevapları şöyle:

Soru: Geri kabul anlaşması imzalandı. Türk vatandaşları AB'de ne zaman vizesiz dolaşacak?

Bozkır: Geri kabul anlaşmasının imzalanmasıyla birlikte bir süreç de başladı. Bu süreç, anlaşmanın imzalanmasını takip eden 3 sene içinde vizelerin tamamen kaldırılmasını öngörüyor. Şu ana kadar yürütülen bütün müzakereler gayet iyi gidiyor. İki taraf da anlaşmanın onay sürecini tamamladı, gayet iyi bir adım da atılmış oldu. Eğer 3 yıl içinde vizeler kalkmazsa geri kabul anlaşmasını ve bu süreci başlatırken varılan mutabakata göre 6 ay içinde anlaşmayı feshetme yetkimiz var. Bunu arzu etmiyoruz. Geri kabul anlaşması, sadece Avrupa'nın illegal olarak göç etmiş kişileri Türkiye'ye iade etmesine imkan veren bir sistem değil. Burada Türkiye'nin sınır güvenliği, bütün hudutlarda yeni bir sistemin kurulması, biyometrik pasaportlar sayesinde Türk insanının cebinde taşırken iftihar ettiği pasaportlara kavuşması da önemli. Ayrıca bu pasaportlar, bizim yurtdışına gidişlerimizde vatandaşlarımızı kontrol eden kişiler bakımından da kolaylık sağlıyor. Bütün bu sistem içinde, bir anlamda biz kendi düzenimizi de güçlendiriyoruz. Bu sayede Türkiye çok daha iyi bir konuma gelecek. İllegal göç, sadece AB'nin değil, Türkiye'nin de sorunu. Türkiye ne kadar az illegal göçle karşılaşırsa, ne kadar az illegal göç Türkiye'den kaynaklanmazsa, Türkiye'nin de kendi içinde daha huzurlu yaşaması, bu işten para kazanan illegal göç örgütlenmesini yapan kişilerin bir süre bu işe tevessül etmemesini sağlayacaktır. İnşallah 3 yıl sonra... Türk insanının kendisini en kötü hissettiği anlar vize başvurusu yaptığı anlardır. Burada görevli iken ya da Dışişleri Komisyonu Başkanı iken, milletvekillerinden veya dostlardan aldığım en büyük talep, vize konusunda yardımcı olunmasıydı. Gidip o sefaret önünde beklemeler, iyi muamele etmemeler...

O durumlar artık kalkmalı.

Türk insanı belli bir refah seviyesine ulaştı. AB'nin zannettiği gibi AB kapıları açınca, vizeyi kaldırınca milyonlarca insanın Avrupa'ya gidecek, iş piyasasını ve şehirleri işgal edecek hali yok. Türkiye bugün altyapısını, birçok Avrupa şehrinden daha geliştirdi. Türkiye'de iş dolu. Belçika'da bir yılda 10 bin firma iflas etti, işsizlik had safhada; Fransa'da öyle, İtalya'da öyle. İspanya'da yüzde 20 işsizlik, Yunanistan'da yüzde 25 işsizlik var. Vizeleri kaldırsalar, böyle bir niyet olsa insanlarımız gidip iş bulamayacak. Niye gitsinler? Bir tarafta ekonomik büyüme sıfır, eksi; Türkiye'de ise ekonomik refah artıyor. Oradan bu yana baskı olacaktır. Espri mahiyetinde söylüyorum; belki Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye doğru gelenleri önlemek için biz kapıları kapatacağız. Ben ona inanıyorum. AB'nin hiç bir endişe duymasına gerek yok, Türkiye'de iş çok.

"KIBRIS SORUNU KENDİ PARAMETRELERİ İÇİNDE KALMALI VE ÇÖZÜLMELİ"

Soru: AB yolunda bir çok fasılda engel var, Kıbrıs da bunlardan bir tanesi. Siz de diplomasi de yıllarca çalıştınız ve tecrübelisiniz. Bu engeli nasıl ortadan kaldırabiliriz?

Bozkır: Adadaki müzakereler... Onun kendi parametreleri var. Kıbrıs sorununun çözümü için bazı unsurlar var, bunun içinde toprak ve limanlar unsuru da var. Adadaki sorunun çözümüne ilişkin müzakereler ve onun unsurlarıyla, Kıbrıs sorununun AB müzakere sürecine etkilerini hep ayrı tutmaya gayret ettik. Bir fasıl açmak için Magosa Limanı'nın açılması şartı geçersizdir, hiçbir şekilde uygulama kabiliyetine sahip değildir, fasıl açmak için de yeterli bir konu değildir. Maraş'ın ikamete açılması, bazı toprak değişimleri... Onların hepsi o sepette kalmalı ki Kıbrıs sorununu çözebilelim. O sepetin içindeki önemli unsurlardan birini bir tane fasıl açmak için, - üyelik için olsa neyse de - fasıl açmak için Türkiye'nin verebileceği hiçbir şey yok. Bunu izah ediyoruz. Kıbrıs sorunu kendi parametreleri içinde kalmalı ve çözülmeli.

ABD buradaki çıkarları gördü ve eskisinde çok daha ağırlıklı olarak buraya müdahale ediyor. O müdahale sayesindedir ki Kıbrıs'ta ilerleme kaydedilmeye başlandı. AB'nin yapamadığını, yapmak istemediğini ABD yapıyor. Çünkü bu gelişmeler, ABD'nin çıkarlarına uygun gelişmeler. Almanya, Kıbrıs'ın bu blokajını kırabilecek güce ulaşmış vaziyette. İstese Kıbrıs'ı yarın 10 faslı açmaya razı edebilir ama bunu yapmıyor. Almanya'nın şu andaki yönetimi maalesef Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmayan bir yönetim. Ama bu olaylar kişilerle kaim değil. Fransa'da o kişi gitti, başka bir kişi geldi; Fransa bugün Türkiye'nin AB üyeliğine çok daha müzahir bakar hale geldi. Almanya, Kıbrıs sorunu çözüldüğü zaman, esas istemeyenin kim olduğunun ortaya çıkmasından belki de endişe ediyor. Ama bunda endişe edecek bir şey yok. Kıbrıs'ı çözün. Ne bölge için ne Avrupa için, Türkiye gibi bir ülkeyi dışarıda tutmanın yarar getireceğine inanmıyorum.

"Ambargonun kalkması, Türkiye'nin de o sayede fasıl açması noktasında değiliz"

Soru: (Kıbrıs'ta limana liman, yola devam) deniliyordu. Kıbrıs'ta, liman ve havaalanı gibi yerlerin açılması mümkün olabilir mi?

Bozkır: 50 yıllık bir sorundan bahsediyoruz. Referandumda eğer evet çıksaydı, çözülmüş olacaktı bu sorun. Çok formüller geliştirildi. Ama her formül o günün şartlarına göre formüldür. O günün şartlarında bunlar konuşuldu. Bugünün şartlarında artık sadece ambargonun kalkması, Türkiye'nin de o sayede fasıl açması noktasında değiliz. Biz artık diyoruz ki 'bırakın artık bu limana  limanları, şunları bunları, sen bu sorunu tamamen çöz.' Çözdüğün zaman zaten ne liman sorunu, ne ticaret sorunu, ne kimlik sorunu kalacak.  Biz GKRY demekten vazgeçeceğiz, sen KKTC belki demeyeceksin, kurulmuş bir devletten bahsedeceğiz. İki toplum burada kurucu olarak yer alacak.