Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Cumhurbaşkanı adaylarının neredeyse tümü raydan çıkmış görülüyor...

Oysa bizde bu makam anıldığında Kıbrıs sorununun çözümü ön plana çıkar!

Zira Kıbrıs Türkünün ezici çoğunluğu adada bir çözümden yana tavır koymaktadır...

Çözümün nasıl ve ne şekilde olacağı konusunda ortak paydalarda uzlaşma sağlanamasa da ülke insanımız çözüm gerçekleştiği taktirde bir çok sorunun kendiliğinden çözüleceğine inanmaktadır...

Adayları dikkatle takip ediyoruz!

Çözüm önerisi konusunda ortaya net bir plan koyanı şimdiye kadar daha göremedik...

Çünkü çözüme olan inanç her geçen gün azalıyor!

Hele de ABD’nin Rumlara silah ambargosunu kaldırmasından sonra olayın boyutu çok farklı yanlara çevrildi...

Haliyle bu konuya Kıbrıs Türk toplumu olarak tek güvence her zaman olduğu gibi Türkiye oluyor!

Ama biz bu işin ne kadar içindeyiz...

İşte orada bazı belirsizlikler var!

...

Cumhurbaşkanı adaylarına baktığımızda Türkiye üzerinden seçim siyaseti yapmalarını görmek üzücüdür...

Kimi Türkiye yanlısı ilan edilirken kimisi Türkiye karşıtı gösterilmeye çalışılıyor!

Buna bazı Türkiye medya kuruluşlarının da alet olması en azından aynı mesleği icra eden birisi olarak bizi daha fazla üzüyor...

Böylelikle kardeşlik ilkesi ilişkisi olan iki ülkenin birbirine bakış açılarını olumsuz etkiliyor!

Adayların ise buna çanak tutması başka bir vaka...

Seçim propaganda sürecinde Türkiye ili olan ilişkileri ön plana çıkarıp bundan oy medet ummak çok da ahlaki değildir!

Tüm adaylar buna fırsat vermeme gibi bir sorumluluğa sahiptir...

Bu şartlarda Türkiyesiz Kıbrıs Türkünün hiçbir şekilde ayakta kalamayacağını artık sokaktaki çocuklar bile biliyor!

Türkiye uğraşıp onu seçim platformuna çekeceğinize o makama geldikten sonra çözüm ya da başka alternatifleri söyleyin bize...

Bunun için halka kendinizi inandırmanız da gerekiyor!

...

11 Ekim’de gerçekleşecek olan seçimlerin sonucunu aslında fanatik partililer değil her zaman olduğu gibi sessiz çoğunluk belirleyecektir...

Görüştüğümüz insanların büyük bir bölümü sandığa gitmeyeceklerini kararıl bir şekilde söylemektedirler!

Eğer böyle bir şey gerçekleşirse demokrasimiz açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkacaktır...

Zira sandığa gitmemek o devlete ve makamlarına inancın azaldığı mesajı da taşır!

Hele de Türkiye üzerinden siyaset yapıp bundan oy beklemek Türkiye ile gönül bağı çok güçlü olan Kıbrıs Türkünü sadece üzer, siyasilere olan güveni de sarsar...

Doğu Akdeniz’de çok önemli gelişmeler yaşanırken, önümüzdeki günlerde neler olabileceği tahmin bile edilmezken, ülkenin seçim siyaseti nedeniyle kamplara ayrılması bu topluma bir fayda sağlamayacak aksine çok şey kaybettirecektir!

Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımız olan bir süreç yaşıyoruz, artık bunun bilincine varın, bireysel değil toplumsal menfaatleri daha çok ön plana çıkarın...

Şimdi de kitap sorunu!

Bunda pandemi süreci de etkili olabilir ama uzaktan eğitimin başlamış olması, eğer bir sıkıntı yaşanmazsa 14 Eylül’den itibaren yüz yüze eğitimin başlayacak olmasıyla öğrencilerin şu anda tek sorunu internet bağlantıları değil kitap eksikliğinin de olduğu ortaya çıktı...

Orta okul ve liselerde bir çok kitap yok!

İngilizce kitapları hiç yok...

Öğrenciler ne yapacağını şaşırmış durumda eksikliklerini fotokopilerle çözmeye çalışıyorlar!

Bir de fiyatlar müthiş bir şekilde patladı...

Geçen sene 190 TL’ye satın alınan bir kitabın bu yıl 286 TL’ye satılması karşısında velilerin gözleri fal taşı gibi açılıyor!

İlgililere önemle duyurulur...

Pandemi hastanesi nasıl bitecek!

Basınımız da halkımız da bir alem oldu yani...

Aylardır pandemi hastanesi konusunda verilen sözler yerine getirilmediği için hükümeti hep birlikte topa tuttuk ama şimdi gerçekleşme aşamasına gelince burada çalışanlar güneşte nasıl çalışacak diye muhalefet yapmaya başladık!

Çok da iyi niyetli görüşler değildir bunlar...

Bu hastane bir şekilde tabi ki çalışanlar da korunarak bitecek ve hizmete girecektir!

Gerekirse gündüz değil geceleri sabahlara kadar çalışsınlar ki en doğrusu da budur halkın bu konudaki gerçek endişesi artık sona erdirilmelidir...

Hala örtülüyü konuşmamalıyız...

Cumhurbaşkanı adaylarından Kudret Özersay, bakanlığına verilen örtülü ödeneği hiç kullanmayarak Maliye Bakanlığı’na gönderdiğini açıkladı...

Doğrusu da buydu zaten!

Ama yine de biz artık örtülünün tamamen ortadan kaldırılmasından yanayız...

Bunu konuşup tartışmamalıyız!

Seçim siyaseti hiç yapmamalıyız...

Zira bu devlet bu kadar zengin değildir!

Bu arada sahi diğer örtülü hak sahipleri de bu parayı ne yaptıklarını açıklayacaklar mı?

Her çocuk eşit olmuyor ki!

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel gayet güzel bir konuyu gündeme getirdi...

Bir çocuğun uzaktan eğitim sürecinde ne internetinin ne de cihazının olmadığı gerçeğini soktu gözümüze!

Çünkü her zaman olduğu gibi bu dönemde de çocuklarımız arasında fırsat eşitliği yok...

Kimi 10 Bin TL’lik cep telefonu ile caka satarken, kimisi Gökçebel’in de dediği gibi evinde internete bile sahip değil!

Onun içindir uzaktan eğitim bize göre bir model değildir, eğitim özgürlüğünün bile olmadığını gözümüzün içine sokar...

MESAJ KUTUSU

Sayın Mustafa AKINCI, hukuk çevreleri seçim ziyaretlerinizde Anayasa değişikliği konusunda da vatandaşı bilgilendirme konuşması yapmanızı isteyen mesajlar göndermeye başladı. Mahkemelerin daha sağlık çalışması için bunun şart olduğunu ifade ediyorlar...

...

Sayın Ali PİLLİ, Bakanlık içinden medyaya haber sızdıranları ortaya çıkardığınız ama bunun hesaplaşmasını seçimlerden sonraya bıraktığınız konuşuluyor. Doğrusu gerçekten çok ayıp ediyorlar, kulaklarını sağlam çekin olur mu?

...

Sayın Cemil KARZAOĞLU, Tatlusu’ya yapacağınız yangın merkezi projesinin işgalci vatandaş tarafından sekteye uğradığını bu konuda devletin ilgili birimlerinden de hiçbir destek görmediğinden şikayet ediyormuşsunuz. Desenize seçimler bitinceye kadar daha çok beklersiniz...

...

Sayın Ahmet BENLİ, bölgeye hızlı internet kazandırma mücadeleniz hele de uzaktan eğitim döneminde bunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bakalım bu kavganın sonunda kazanan kim olacak, biz de merak etmeye başladık...

...

Sayın Kenan AKIN, eski siyaset günlerinize muhteşem bir dönüş yapmak için YDP çatısı altındaki yoğun çalışmanız dikkatlerden kaçmıyor. Siyaset bir kere kana girdi mi bırakmak mümkün olmuyor değil mi? Hadi bakalım hayırlısı!

...

Sayın Ramazan ÖZÇELİK, yoğun bakım servisinde büyük bir yaşam mücadelesi verdiğinizi üzüntü ile öğrendik. Bütün dualarımız sizinle, güçlü iradenizle bu savaşı kazanacağınızdan hiçbir kuşkumuz yoktur. Allah sizi sevenlerinize bağışlasın!

...

Sayın Tufan ERHÜRMAN, anketlerde bir türlü ilk ikiye giremeyince doğal olarak biraz moraller bozukmuş ama siz yine de gizli oyların peşini bırakmayın deriz. Zira bazen şaşırıp çok farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor...

...

Sayın Harun UÇAR, bir kez daha bu sezim döneminde de Akıncı’nın profesyonel seçim fotoğraflarını çekme görevi size verilmiş diye duyduk. Bu konuda ülkede üstünüze yok, muhakkak ki her bir kare sanat dolu olacaktır...

...

Sayın Mete ÖZMERTER, elektrik kurumuna borcunuz olmadığı hatta kuruma kredi verdiğiniz halde borçlu olarak gösterilince küplere bindiğiniz söyleniyor. O zaman detaylı bir açıklama yapıp bu işin perde gerisini aralamak gerek değil mi?

...

Sayın Sunat ATUN, seçimler damgasını vuran dergah ziyareti konusunda hemen herkes yorumda bulunurken bu konuda bir açıklama da size düşüyor sanki. Bu tür mekanlar bu ülkede yasal mıdır, bu işin yasası kanunu var mıdır?

...

Sayın Mehmet ÇAKICI, TDP ile TKP-BG’nin birleşme çağrısına karşı taraftan bir tepki geldi mi? Bizim duyduklarımıza göre kaçan taraf siz olduğunuz için kapılarına tıklamanız yeter de artarmış bile. Değerlendirmekte yarar var!

...

Sayın Fatma AZGIN, yarım asırlık meslek hayatından sonra nihayet emekli olup mekanı da başkasına devretmişsiniz. Bakalım yeni dönemde evde torun mu bakacaksınız yoksa bu kez kendinizi sosyal aktivitelere mi adayacaksınız. Sağlık ve afiyetler dileriz...