TÜRKİYE EKONOMİK KRİZİ AŞACAKTIR.EMPERYALİST ABD BAŞLATTIĞI SAVAŞIN SONUÇLARINI SADIK BİR MÜTTEFİKİ KAYBEDEREK ÖDEYECEKTİR!

Anavatan Türkiye ile ABD arasında yaşanmakta olan krizin sadece bir papaz yüzünden çıktığını söylemek son dönemde iki ülke arasında yaşanan siyasi gerilim ve çıkar çatışmalarını doğru okuyamamak  ve yanlış teşhis koymak olacaktır. ABD'nin tüm baskılarına rağmen, Türkiye, Gazze ve Kudüs konularında net duruş sergilemiştir.Kardeş  İran'a uygulanmak istenen yaptırımlarına karşı dik durmuştur.. Rusya ile oldukça yakınlaşarak ,ticaret hacmi geliştirilmiş, ortak nükleer santral inşa edilmekte, ve bu ülkeden S-400 füze savunma sistemi siparişi verilmiştir. TSK, Suriye'de operasyon düzenlemiş  PKK/YPG'ye terör koridoru açmasını engelleyerek bölgedeki tüm ABD planlarını alt üst etmiştir.Suriye’nin geleceği için Türkiye-İran ve Rusya arasındaki işbirliği,bölgede kendi düdüğünü öttürmeye çalışan  ABD’yi saf dışı bırakmıştır. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası casusluk iddiasıyla ABD vatandaşlarının  gözaltına alınması ise ABD’nin Türkiye’ye karşı harekete geçmesine bahane olmuştur.ABD’nin başlattığı ekonomik savaş,ABD-Türkiye ilişkilerine tamiri zor zarar vermiştir.

Trump seçim kampanyası boyunca verdiği mesajlarında seçim sonrası en önemli müttefikinin İsrail olacağını açıkça ortaya koymuştur.Yahudi damadı Jared Kushner ve ABD’deki evangelistlerin Yahudilerle işbirliği hem seçimde hem de seçim sonrası devam etmektedir.ABD'nin, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan ettiğini açıklamasına en sert tepkiyi bilindiği üzere Türkiye vermiştir.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde toplanan Birleşmiş Milletler, ABD’nin Kudüs kararının tanınmaması için güçlü bir karar almıştır. Türkiye’nin Filistin davasına sahip çıkması,Gazze’de meydana gelen olaylarda,masum sivillerin katledilmelerine gösterdiği haklı tepki ABD ve İsrail'i oldukça huzursuz etmiştir.

İRAN AMBARGOSUNA KARŞI TÜRKİYE DİMDİK

İran’a karşı yaptırım uygulayan ABD, bu saçma sapan,tutarsız siyaseti doğrultusunda Türkiye ve diğer ülkelerden İran’la ticaret yapılmamasını talep etmiş nevarki Türkiye, tarihsel bağlarımız ,ticari ilişkilerimiz-en büyük doğalgaz tedarikçisi olan komşumuz kardeş İran yanında yer almıştır. Trump’ın, İran'la yapılan nükleer anlaşmadan çekilmeden önce, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için Halkbank davasını tezgâhladığı artık gizli değildir. Yargılama sonunda Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, Ankara'ya gözdağı vermek için haksız yere 32 ay hapis cezasına çarptırılmış ve Halk Bankasına ise maddi ceza verilmesi gündeme alınmıştır.

S-400 ANLAŞMASI

ABD, çeşitli bahaneler öne sürerek NATO müttefiki Türkiye'ye, Patriot füze savunma sistemlerini vermekten kaçınmıştır. Ankara da Rusya ile gelişen ilişkiler ve yakınlaşma sonrası S-400'ler konusunda kapsamlı bir anlaşma yapma zorunda bırakılmıştır.. Türkiye'nin nükleer santralleri ve birçok projeyi Rusya ile yapacak olması, Putin'e her fırsatta ambargo tehdidi savuran Washington'u oldukça rahatsız etmektedir. Bu gelişmeler üzerine ABD Türkiye'nin parasını ödediği yeni nesil F-35 savaş uçaklarının vermemekle tehdit etmiş,Senato ve Temsilciler Meclisi’nde bu yönde kararlar almıştır.

ABD ÇIKARLARI SURİYE VE BÖLGEDE SEKTEYE UĞRADI

ABD, Orta Doğu petrolünü bölge ülkelerinden herhangi birine bağlı kalmadan kullanabilmek için sinsi faaliyetler yürütmektedir.. Suriye iç savaşıyla birlikte mevcut enerji koridorlarını çeşitlendirmek için Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurma girişimi sürmektedir. Bu amaçla Türkiye’nin ABD çıkarları kapsamında hareket etmesini ve kurulacak PKK güdümündeki terör örgütüne ses çıkarmamasını beklenirken  Türkiye kendi güvenliğini de dikkate alarak  Cerablus ve Afrin'de buna izin vermemiştir. Ankara ve Washington arasında varılan mutabakata göre Menbiç'i işgal eden PKK/PYD-YPG'li teröristlerin 4 Temmuz'dan itibaren Menbiç'ten çekilmesi gerekiyordu; ABD’nin bu çekilmeyi ağırdan aldığı ve bölgede yeni bir krizin çıkabileceği de gelen bilgiler arasındadır.

ABD ASTANA SÜRECİNİ TERKETTİ

2016 yılında Türkiye, Rusya ve İran "Astana sürecini" başlatmasının ardından Suriye’de ateşkes ilan edilmiş ve .8’nci toplantıya kadar gözlemci gönderen ABD, son 2 toplantıya katılmamıştır.. 3 devlet arasında yapılan toplantılardan somut sonuçların çıkması ABD’nin bölgemizde tezgahlamakta olduğu oyunu bozmuştur.

DOĞU AKDENİZDE ENERJİ SAVAŞI

Doğu Akdeniz’de yaklaşık 7 trilyon dolarlık doğalgaz rezerv bulunduğu tahmin edilmektedir.. Yunanistan ve Rumlar, Türkiye'ye karşı İsrail'le ve diğer bölge ülkeleri ile anlaşmalar imzalamıştır.Güney Kıbrıs Rum Yönetimi özellikle ABD güdümündeki Mısır ve İsrail ile bölgemizdeki enerjinin paylaşımı ve Avrupa’ya nakledilmesi için birbiri ardına anlaşmalar yapmıştır. Bölgeden çıkarılacak doğalgaz ve petrolün Avrupa'ya boru hattı projesiyle taşınmasına karar verilmitir.ABD’li petrol devi Exxon Mobile bölgede petrol lisansları ve imtiyazları almıştır.Rum ve İsrail'in haksız doğalgaz ve petrol arama çabalarına Türkiye’nin sert tepki göstermesi Washington yönetimini rahatsız eden bir başka konu olmuştur.

DOLAR HEGEMONYASINA DARBE

ABD’nin dünya üzerinde kurduğu dolar hegemonyası sayesinde, ekonomik manipülasyonlar yaparak finans sistemini etkileyebilmekte ve control edebilmektedir.Bilindiği üzere Türkiye, ABD’nin ekonomik manipülasyonlarını sınırlandırmak için birçok ülkeyle yerli para birimi üzerinden ticaret girişiminde bulunmuş ve özellikle Çin,İran ve Rusya ile mutabakat sağlanmıştır. ABD bu durumu kendi çıkarları için büyük bir risk olarak görmektedir.

FETÖ DARBE GİRİŞİMİ SONRASINDA CASUSULARIN TUTUKLANMASI

15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimine adı karışmış birçok ABD vatandaşı,papaz Andrew Craig Brunson gibi tutuklanmış ve adalet önüne çıkarılmıştır.ABD sözkonusu şahısların yargılanmadan iadelerini talep etmektedir.FETÖ elabışına yönelik Türkiye’nin taleplerini,ABD’nin hukuk devleti olduğu iddiası ile reddeden Trump,her ne fikre kapılmışsa,oldukça ciddi suç iddiaları ile yargılamaları süren ABD vatandaşlarını tehdit ve şantajla geri alabileceğini zannetmiştir.ABD sıkıntılar olsa da Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu unutmuş,her istediğini,talebini karşılayacak bir kabile devleti muamelesi yapmaya kalkışmıştır.

BAŞKAN ERDOĞAN’IN NYT MAKALESİ,TARİHİ ÇAĞRI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaşanmakta olan krizle ilgili New York Times gazetesine yazdığı makalede, ABD ile ilişkilerde gelinen son durumu ele aldı.

Makalesinde,ABD'yi kaygılarını anlamamakla eleştiren Erdoğan, Washington yönetiminin Türkiye'nin alternatifleri bulunduğunu anlaması gerektiğini ve "tek taraflılığı ve saygısızlığı sürdürmesi halinde yeni dost ve müttefik arayışına girileceğini" ifade etti.

Erdoğan, "Türkiye, ABD ile yaşanan krizi nasıl görüyor" başlıklı makalesinde Türkiye ile ABD'nin son 60 yıldır stratejik ortak ve NATO müttefiki olduğunu belirterek, iki ülkenin hem Soğuk Savaş döneminde hem de sonrasında ortak sıkıntılara karşı "omuz omuza" durduklarını yazdı.

Türkiye'nin ABD'nin ne zaman ihtiyacı olsa yardıma koştuğunu aktaran Erdoğan, ABD'nin ise Türk halkının kaygılarını defalarca ve sürekli anlamayı ve saygı duymayı başaramadığı eleştirisini yöneltti ve şunları söyledi:"Ve son yıllarda ortaklığımız görüş ayrılıklarının yarattığı bir sınavdan geçiyor. Ne yazık ki; bu tehlikeli eğilimi tersine çevirme çabalarımız sonuçsuz kaldı. ABD'nin Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaması ve milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ortaya koyamaması halinde, ilişkilerimiz de tehlikeye girebilir."

Erdoğan, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Türkiye'nin ABD'nin girişimi kınaması ve seçilmiş hükümetle dayanışma içinde olduğunu beyan etmesini beklendiğini ancak bu beklentinin yerine getirilmediğini ifade ederek, Fethullah Gülen'in iadesi yönündeki taleplerle ilgili gelişme olmamasının durumu da daha kötüleştirdiğini aktardı.

Erdoğan'ın makalesinde Türkiye tarafında tepki yaratan bir diğer meselesinin de ABD'nin Suriye'de Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve silahlı kanadı Halk Savunma Birlikleri'ne (YPG) verdiği destek olduğunu belirtti.

Erdoğan, ABD'ye defalarca Suriye'de PKK ile bağlantılı olduğunu söylediği grupları eğitme ve silah yardımı yapma kararına yönelik kaygılarını ilettiklerini ancak bu endişelerin giderilmesi için hiçbir adım atılmadığını ifade etti.

Erdoğan makalesinin son paragraflarında şu ifadelere yer verdi:

"Son haftalarda, ABD, Amerikan vatandaşı Andrew Brunson'ın terör örgütüne yardım etme suçlamasıyla Türk polisi tarafından tutuklanmasını öne sürerek, Türkiye ile tansiyonun daha da yükselmesine neden olacak bir dizi adım attı.

"Başkan (Donald) Trump'a birçok toplantı ve görüşmemizde de söylediğim gibi, yargı sürecine saygı göstermek yerine, ABD, dost bir ulusa karşı yüksek sesle tehditlerde bulundu ve kabinemin bazı üyelerine yaptırım uygulamaya başladı. Bu karar kabul edilemez, akıl dışı ve sonunda da uzun yıllardır devam eden dostluğumuza zarar verecek niteliktedir.Türkiye'nin tehditlere boyun eğmeyeceğini göstermek için bizde bazı Amerikalı yetkililere yaptırım uygulayarak karşılık verdik. Önümüzdeki dönemde de aynı prensiplere bağlı kalmayı sürdüreceğiz: Hükümetimi yargı sürecine müdahale etmeye zorlamak, ne Anayasamızla ne de ortak demokratik değerlerimizle bağdaştırılabilir…”

"Türkiye, defalarca ABD'nin kulaklarını tıkaması halinde kendi işini kendisinin göreceğini ortaya koydu. 1970'li yıllarda Türk hükümeti, Washington'ın itirazlarına rağmen Kıbrıslı Rumların Türk kökenlere yönelik katliamlarını önlemek için devreye girdi.Daha yakın bir dönemde de, Washington'ın ulusal güvenliğimize yönelik Kuzey Suriye'den kaynaklanan tehditlerden duyduğumuz kaygıların ciddiyetini anlayamamasının ardından sözde İslam Devleti'nin NATO sınırlarına erişimini kesmek ve Afrin kentinden YPG militanlarını çıkarmak için iki askeri sınır ötesi müdahalede bulunduk. Bu olaylarda görüldüğü gibi, ulusal çıkarlarımızı korumak için gerekli adımları atacağız…”

"Dünyada kötülüğün pusuya yatmaya devam ettiği bir dönemde, on yıllardır müttefikimiz olan ABD tarafından Türkiye'ye yönelik yapılan tek taraflı eylemler, yalnızca Amerikan çıkarlarının ve güvenliğinin zarar görmesine hizmet eder.

"Washington, çok geç olmadan ilişkimizin asimetrik olduğu yönündeki hatalı düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatifleri olduğu gerçeğini kabullenmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık eğiliminin tersine çevrilememesi halinde, yeni dostlar ve müttefikler arayışına girmemiz gerekecek."

Türkiye halkı yaşanmakta olan kriz nedeniyle birlik ve beraberlik içerisindedir.Büyük Türk Milleti bu krizin de üstesinden gelmesini bilecektir.Ne var ki ABD yarattığı bu düşmanlığın bedelini Türkiye gibi sadık bir mütteffiki kaybederek ödeyecektir.Kurulmakta olan yeni dünya düzeninde Türkiye’nin hakettiği yeri alacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.