KIB-TEK gündemden düşmüyor, iddiaların arkası gelmiyor.

Dün kamuoyu önünde acımasızca birbirini hedef gösterenler, bugün kol kola yürüyor.

Dünün düşmanları bugünün müttefikleri olarak ağız birliği yapıyorlar.

Kim doğru kim yanlış, her şey ve herkes birbirine karışmış durumda.

Kıbrıs Türk halkının önünde, gözümüzün içine baka baka, kirli ve bilindik bir oyun oynanıyor.

Ve pandoranın kutusu aralanırken, KIB-TEK’te yaşananlar ve hepimizin gözü önünde oynanan oyun, Devlet yönetimindeki yılların zaafiyetinin doğurduğu bir yozlaşmışlık ile kokuşmuşluğundan ortaya çıkan yüzü aslında.

 “Takke düştü kel göründü”nün sadece bir örneği aslında, KIB-TEK.

KIB-TEK aslında buzdağının görünen kısmından başka bir şey değil.

Ve buzdağının günden güne büyümesinin günahı ise gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin boynunda.

Sorumluluk ise gelmiş geçmiş Hükümetleri ve muhalefet partileri ile birlikte tüm siyaset kurumunun sırtında.

İnanılacak gibi değil.

KIB-TEK’te 11 bin dosyanın kayıp olduğunun ortaya çıkması düşündürücü olmaktan öte bir şey.

Tüm Hükümetler sorgulanmalı.

Nedeni ise KIB-TEK dosyasının birincil zanlılarının “siyasilerden” başkası olmadığından.

Yönetim kurullarının siyasilerce atanmasının bir sonucu değil midir, KIB-TEK’in arpalığa dönmesi.

Devlet kurumlarını ve bütçesi başta olmak üzere tüm imkanlarını amacı dışında hoyratça gerek siyasi rant gerekse maddi çıkar elde etmek için siyasilerce har vurup harman savrulması diğer bir ifade ile Devletin imkanlarının seçilmiş ve atanmışlar tarafından arpalık olarak görülmesi ve kullanılmasının tipik bir örneği olarak tüm çıplaklığı ile karşımızda durmakta KIB-TEK.

KIB-TEK, seçilmiş ve atanmışlar tarafından her Hükümet dönemi “arpalık” olarak görülmesinin çizdiği kaderi yaşarken KIB-TEK’in 11 bin dosyasını “halı altına süpürenlerin” günahını ise Devlet ve Kıbrıs Türkü çekmekte.

KIB-TEK, Devlet için karın ağrısı, vatandaş için ise kambur olmaya devam etmekte.

Seçilmişler ve atanmışların rant ve taht kavgalarının yönettiği bir KIB-TEK “arpalık” olarak kalmaya ve Devlete karın ağrısı ile Kıbrıs Türk’ünün omzunda kambur olmasının hesabı sorulmalı.

Ersan Saner Hükümetinin önünde başka bir seçenek yok.

Ya İlahların ! oyuncağı olmaya devam diyerek Devleti ayaklar altına almaya devam edecekseniz ya da hazır aralanmışken pandoranın kutusu, açılmasını beklemeden gereğini yapacaksınız.

UBP-YDP-DP Hükümeti olarak “işte Halep işte arşın, ya aşacaksınız ya biçeceksiniz.”

Nasıl olsa 3 gün sonra unutulur, toplum vicdanında yara açmaz ve sandıkta da hesabı sorulmaz diye, doğru bildiği yanlış yolda yürümeye devam etme cesareti ortaya koymamalı siyasiler.

Pandoranın kutusunun aralandığı KIB-TEK’ten başlayarak “temiz eller operasyonu” başlatma cesaretini ortaya koymak zorundadır, UBP-YDP-DP Hükümeti.

Toplum vicdanında Başbakanlığının daha geniş kabul görmesinden öte  domino etkisini yaratacak  ilk adımı atarak bir Devletin ve toplumun kaderini değiştirecek olan ise Başbakan Ersan Saner’den bir başkası değil.

KIB-TEK’in kayıp olan veya kaybedilen dosyaları “temiz eller operasyonu”nun ilk adımı olsun.

 KIB-TEK, yeni ve temiz bir başlangıcın sembolü olsun.

Çünkü Devleti devlet gibi yönetmek için “halının altına süpürülen” her şeyin artık hesabı sorulmalı.