Fener Alayları olurdu eskiden...

Heyecan ile bekler, koşarak köşe başlarını tutardık, çocuk yüreğimizle.

Nasıl da atardı, küçücük bedenimizin içerisinde dolaşan kelebek misali yüreğimiz.

Küçüklüğümüzde, Bayram olan takvim yaprakları vardı.

30 Ağustos’lar, 29 Ekim’ler, 23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar, 15 Kasım’lar Bayramdı, tatilden öte.

Tarihini yeniden yazan, dünya tarihini de değiştiren bir Milletin, Bayramı değil midir her 30 Ağustos her 29 Ekim ve diğerleri?

Düğüne gider gibi cepheye koşan, dönmeyeceğini bile bile gidenlerin ardından el sallayan, bir parça ekmeğini cepheye gönderen bir Milletin bayramıdır, Cumhuriyet ilanı.

Cumhuriyeti kuranlara saygı ve sonsuz bağlılıktır, her 29 Ekim’i Bayram gibi yaşamak ve yaşatmak.

Değişen dünyaya ve toplum yaşantısına uymak her ne kadar çağdaşlığın gereği ise, tarihini yeniden yazan, bir Milleti yeniden küllerinden doğuran 30 Ağustos’ları 29 Ekim’leri ve diğerlerini Bayramca yaşamak ve yaşatmak da dünümüze saygının gereğidir.

Çünkü, 30 Ağustos’lar, 29 Ekim’ler, 23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar, 15 Kasım’lar tatil değil, Bayramdır, Bayram…

Bir Milletin bitmeyen Fener Alayıdır çünkü 30 Ağustos’lar 29 Ekim’ler ve diğerleri.

30 Ağustos’lar, 29 Ekim’ler, 23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar, 15 Kasım’ların, tatilden öte bambaşka bir anlamı olduğunu da bıkmadan usanmadan anlatmalı dünün çocukları bugünün çocuklarına.

Ve dünün çocukları bilmeli ki, milli ve manevi duygular yürek işidir, bugünün çocukları müfredat gereği sınıfta anlatılanın dışında yaşamazsa öz kültürünü ve tarihini, 30 Ağustos’lar, 29 Ekim’ler, 23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar, 15 Kasım’lar yavaş yavaş Bayram olmaktan çıkarak tatil olmaya başlar.

Ve bir toplumun dünü,yavaş yavaş silinmeye, kaybolmaya başlar.

Tarih, gereksiz bilgiler ve boş laflardan oluşan bir çöplüğe dönmeye başlar.

Biz niye böyle olduk serzenişleri de başladığında iş işten çoktan geçmiş olur.

Çağın gereğini yaşamak elbette dününden ve tarihinden uzaklaşmak değildir, olmamalıdır.

Bir toplumun genç beyinleri, bugünün çocukları yarının büyükleri, Bayramlara tatil olarak bakmaya başlarsa, dününe yabancılaşır, tarihinde utanır hale gelmez mi?

Oysa Milli Bayramların amacı sadece tatil midir?

Değildir elbet, olmamalıdır da.

Dünümüze, tarihimize ve tüm maneviyatımıza sahip çıkarak, unutmadan, unutulmasına izin vermeden Bayram tadında bir hayat yaşamalı insan.

Bayram tadında yaşadığımız bu hayatın da 30 Ağustos’lar ve 29 Ekim’ler sayesinde yaşandığını unutmadan.

Yarının büyüklerinin, bugünün çocuklarının da unutmasına izin vermemek bizler için kutsal bir ödev.

Bugünleri, 30 Ağustos’lar ve 29 Ekim’ler ile var edenlere sonsuz bağlılık, bugünün çocuklarının yarının büyüklerinin bu topraklarda Bayram tadında bir geleceklerinin olmasının da teminatıdır.

Çünkü, 30 Ağustos’lar, 29 Ekim’ler, 23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar, 15 Kasım’lar tatil değil, Bayramdır, Bayram…

Hem de en büyük, en yüce Bayram…

Bir Milletin bitmeyen Fener Alayıdır çünkü 30 Ağustos’lar 29 Ekim’ler ve diğerleri.

Ve unutma asla sen, Cumhuriyeti kuranlara saygı ve sonsuz bağlılıktır, her 29 Ekim’i Bayram gibi yaşamak ve yaşatmak.

Sonsuz bağlılık, minnet ve saygıyla nice Bayram tadında  30 Ağustos’lar, 29 Ekim’ler, 23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar ve 15 Kasım’lara.