Ersin Tatar, belli ki yarışa ısınmış.

Isınmış da söylemleri az biraz acaip.

“UBP büyük parti ise kazanırız” diyor.

“UBP en büyükse mutlaka kazanmamız lazım” diyor.

Kazanmak için beraber çalışalım” diyor.

Bunlar iyi hoş sözler.

Ama birkaç küçük detayı atlıyor galiba.

Kendisini nerede konumlandırıyor mesela.

UBP kazanacaksa kendisi bu olayın neresinde?

Kendi çabalarını yetersiz mi görüyor?

Yoksa  birilerine mesaj mı veriyor?

Hani “kazanmazsam sizin yüzünüzdendir” mealinde.

Yada “kazanmazsam bunun sebebi ben olmam” mı demek istiyor?

Ne istediğini bilemem tabi.

Ne demek istediğini de anlamadım zaten.

Ama birkaç detayı atladığı kesin.

*****

Mesela Cumhurbaşkanlığı seçiminin farklı olduğunu.

Parti güçlerinin seçim kazanmaya yetmeyeceğini.

Halkın tüm katmanlarına ulaşma gerekliliğini.

Örnek Mustafa Akıncı.

2015’te destekleyen partiler belii.

TDP ve baraj altı birkaç parti.

Yani toplam oy oranı maksimum  %10.

Ama Akıncı ilk turda %30’lara yakın.

İkinci turda %65’lerde.

Büyük parti kazanmamış demek ki.

Yani ne diyorum?

Cumhurbaşkanlığı aday odaklı bir seçim.

Partiden çok aday güçlü olacak.

Partiden çok aday ürünün ta kendisi olacak.

*****

Gelelim Tatar’ın söylemlerine.

Birine, ötekine gözdağı verme halleri yanlış.

İnsanları “kazanmam için çalışamanız gerek” diye motive edemezsiniz.

Kendi mesela yeterince çalışıyor mu?

Bütün gün orda burda olmak değil kastım.

Mesajları herkese ulaşıyor mu?

Halk nezdinde kabul gördü mü?

Halkın her katmanına dokunabildi mi?

Önce bunları yapıp, aday odaklı bir seçimin gereğini yerine getirsin.

Sonra örgüte dönüp, “ ben çalışıyorum hade arkadaşlar” desin.

Yoksa öyle sünnetçi korkusu ile kimse çalışmaz.

Kaybedersem sizin yüzünüzden derse de kimse el vermez.

Bu işin raconu bu.

Bu yüzden Tatar, topu taca atmasın.

Yani topu UBP’nin kucağına bırakmasın.

Yoksa yandı gülüm keten helva.