Lefkoşa Tapu dairesi ile ilgili iddiaların ardı arkası kesilmiyor.

Tapu devir işlemlerinde, anlaşmalı kişi veya şirketlerle işbirliği halinde gayrimenkul değerlerinin düşük gösterildiği iddiaları her geçen gün artarak devam etmekte.

Geçmiş yıllarda Maliye Bakanlığı tarafından da yapılan bazı tespitler sonucu Devletin zararı ortaya çıkarılmıştı.

Vergi Dairesi tarafından kendilerine sunulan ve dolaylı beyan edilen satış sözleşmelerindeki verilerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkarılmış, değerler Vergi Dairesi tarafından gerçek seviyeye çekilip revizeye tabi tutulmuş ve yine Vergi Dairesi kanalıyla devletin zararının en az seviyeye indirilmesi için irade ortaya konmuştu.

Devletin bir resmi dairesi olan Vergi dairesinin diğer bir resmi dairesi olan Tapu Dairesinin resmi değerlendirmelerinin karşısında ortaya koyduğu iradenin gerekçesinin   ne olduğu sorusunun cevabı, skandal uygulamaları tüm çıplaklığı ile deşifre etmekte.

Ve soruyoruz ;

Ev ve daire fiyatları ile ilgili tapu dairesi tarafından yapılan değerlendirmelerin düşük gösterildiği gerekçesiyle Devletin zarara uğraması gerekçesi ile Tapu Dairesi değerlendirmelerinde oynanan oyunları ihbar niteliğinde değil mi, Vergi Dairesinin ortaya koyduğu irade.

Geçtiğimiz yıl yine Maliye Bakanlığı tarafından  İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığına, Tapu Dairelerinin değerleri ev ve dairelerde kısmen normale döndüğünü ancak arsa ve arazilerde aynı anomalinin devam ettiğini ve düzeltilmesi için müdahale edilmesini talep eden resmi yazının gönderilmesi ise devletin zararın ciddi boyutlara ulaştığının bir kanıtı.

İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı talebin uygulamaya konulması için ilgili birimlere iletmiş olmasına rağmen yolsuzluk ve/veya usulsüzlük boyutuna ulaşan bu konuda henüz bir adım atılmamış olması olayın skandal boyutu.

Peki ama neden kim ne rant elde ediyor ki bu zarara müdahale edilmiyor ?

Tapu dairesindeki statüko kime hizmet ediyor?

Yaşanan örneklerden sadece bir tanesi şöyle…

400.000 Sterlin değerindeki bir arsanın devir işlemlerinde Devlet ortalama 60,000 Sterlinlik bir gelir elde etmesi gerekirken işlemde arsanın değerini 100,000 Sterlin olarak gösteren tapu memurları ve/veya yetkilileri, Devletin bu devir işleminden sadece 15.000 Sterlin gelir elde ederek 45.000 Sterlin zarar etmesine sebep olmakta

İşte tam da bu noktada gözler rant elde edilmesine sebep olan değerlendirmeyi yapan yetkililerin üzerine dönmekte.

Ve acı bir gerçek yine karşımıza çıkıyor.

Devlet vergisini tam olarak alsa veya alabilse bugün Kıbrıs Türk’ü hak ettiği sağlık hizmetine, eğitim hizmetine, güvenli yaşama, çağdaş karayollarına ve altyapıya  bir adım daha yaklaşacak.

Mesela altyapı eksikliklerinden dolayı yollarda ölümler azalacak.

Mesela Devletin sağlık hizmetleri yetersiz diye özel hastanelere Devletin kaynakları akmayacak.

Mesela Devletin yetersizliğinden dolayı birileri daha çok zengin olmaya devam edemeyecek.

Tapu daireleri aleyhine her yıl onlarca istimlak davası açılmakta ve maalesef tapu dairesi bu davaların hepsini kaybetmekte.

Mahkeme sonucuna göre dava kaybedilip tazminatlar gerçek değerlerden ödenmesine rağmen ilgili memurlar tapu devir işlemlerinde kullanılan arsa değerlerini ısrarla düşük yazmaya devam etmekte.

Ve unutulmamalı ki savaş zamanı Devlet düşmanları ülkeye dışarıdan saldırırken, barış zamanları da Devletin düşmanları içeriden Devlete zarar verirler.

Nasıl mı?

Devlet kaynaklarını sömürerek, halka hizmet için ayrılan kaynakları Devleti yetersiz gösterip dışarıdan hizmet alımları ile birilerinin cebine akıtarak, düşük değerlendirmeler ile Devlet alacaklarını minimize ederek ve daha niceleri.

Ve soruyoruz İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı özelinde Hükümetin tümüne;

Gayrimenkul alışverişinde yetkililerin Devletin hakkı yerine alıcı ve satıcının hakkını neden korusun veya neden korumakta?

Peki tapu dairesi örneğinde olduğu gibi Bakanlıkların kendi aralarında yazışmalar bir ihbar değil midir?

Devleti zarara uğratan ama kişilere çıkar sağlayan bir  suistimalin olduğunun ispatı değil midir?

Temiz eller operasyonu için düğmeye basmanın zamanı gelmedi mi?

Ve Kıbrıs Türk’ü sorguluyor artık neden Bakanlık koltuklarında oturanlar hiçbir şey yapmıyorlar ve ne zaman “sin da gülle geçsin” güdüsü ile hareket etmekten vazgeçecek Hükümet edenler?

Sayıştay Başkanlığı ve Başbakanlık Denetleme Kurulu , iddialar ve Devleti zarara uğratan uygulamalar ile ilgili inceleme başlatması artık kaçınılmaz bir noktada.

Devletin Maliye Bakanlığı tarafından da tespit edilip İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığına yazılan yazılara rağmen Devleti zarara uğratan yapılar ile mücadele tüm Hükümetlerin birincil görevi olmalı.

Ve Tapu dairesi örneği yine hatırlatıyor ve daha iyi anlatıyor; ya Devlet başa, ya kuzgun leşe.