Devlet hastaneleri ve sağlık sistemi, yılların getirisi olan sorunlar ile boğuşurken eğitim sistemi de yılların yarattığı ve düzen haline gelen düzensizlik ile başa çıkmaya çalışıyor…

Her eğitim yılı öncesi gerek ilgili sendikalar gerekse Bakanlık tarafından yapılan açıklamalar bu yıl da tekrarlanarak yeni eğitim öğretim yılı başladı.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu, en az eksik ve olabilecek en iyi şartlarda yeni eğitim öğretim yılının başlaması için Bakanlık kadroları ve ilgili tüm kesimlerle birlikte iradesini göstererek ödevini yerine getirdi.

Ancak Eğitim’de yaşanan eksiklikler, yılların getirisi olan üst akıl noksanlığının bir ürünü olarak karşımızda durmakta ve Kıbrıs Türk toplumunun devamını sağlayacak olan yeni kuşakların da doğru şekilde toplumsallaşması önünde en ciddi sorunları sürekli kendi içerisinde doğuran bir yapı olarak karşımızda durmaktadır.

Toplumun devamı ve korunması yönünde sosyolojik ve stratejik önemi asla göz ardı edilmemesi gereken Eğitim sistemi bugün hala partiler üstü bir devlet politikası ve üst akıldan noksan..

Sağlık sisteminde olduğu gibi Eğitim sisteminde de yaşanan tüm sorunlar ve eksiklikler gelmiş geçmiş tüm Hükümetlerin ayıbı ve günahıdır..

En büyük sorun elbette yeni kuşakların yetiştirilmesi ve toplumsallaşma süreçlerinde partiler üstü bir devlet politikası noksanlığıdır ancak Devlet okullarının fiziki yetersizlikleri, yeni öğretmen ihtiyaçlarının karşılanmaması, görevini özveri ile yapmaya çalışan öğretmenlerin yaşadığı sorunlar da gencecik beyinlerin, öğrencilerin yeterli eğitimi alamamalarının nedenleri arasında varlığını sürdürüyor…

Öğretmen Sendikalarının siyasallaşmaları da sorunlara uzlaşma kültürü ile değil çatışma kültürü ile çözüm bulma arayışları da sorunları çözmekten öte yeni sorunlara neden olmakta.…

Mağdur olan ise hepimizin geleceği çocuklarımız olmakta ne yazık ki..

Tam gün eğitime geçme sorunları çözer mi tartışmaları devam ederken tam gün eğitim modeline de eğitim camiası içerisinden ciddi muhalefet varlığını koruyor…

Ve ne yazık ki eğitim camiası içerisinde de sorunları kişisel kazanç yönünde fırsata çevirenler de varlıklarını sürdürüyorlar..

Eğitim sistemindeki düzen halini alan düzensizlikle bazı kesimler ikinci işlerine  devam ederken asli görevlerini ikinci plana itiyorlar..

Hatta Devlet okullarında sürdürdükleri öğretmenlik görevlerini ikinci iş statüsüne indirip yarı zamanlı resmi görevlerine gidip özel dershanelerde veya evlerinde özel dersler vermeye devam ediyorlar..

Ve tıpkı sağlıkta olduğu gibi Devlet okulları imkansızlıklar ve yetersizlikler içerisinde yeni eğitim yılına başlarken özel okullar sorunsuz olarak eğitime başlaması da sağlıkta hizmetlerinde yaşananları hatırlatmaya devam ediyor.

Nasıl ki sağlıktaki sorunlar haykırıyor “parası olan özel hastanede derdine çare bulsun, parası olmayanın canı çıksın “eğitimde de durum pek farklı değil..

Parası olan aile veya borçlanabilen veliler çocuklarının geleceği için özel okullara gitsin, parası olmayan da ancak bu kadarı olur diyerek kaderine razı olsun anlayışı ne yazık ki zihinlere yerleşmiş..

İşin tuhaf yanı yanlış olan her şeyin bu coğrafyada doğru olarak değer ve kabul gördüğü gibi Eğitimde de yaşanan sorunlar ve yanlışlar sorgulanmadan olması gereken gibi içselleştiriliyor…

Kıbrıs Türk toplumunun geleceği olan çocuklarımız ve genç kuşaklar için eğitim sisteminde radikal dönüşümler artık bir zorunluluk, hatta zorunluluktan öte tarihe ve geleceğe karşı bir kutsal görev…

Tam gün eğitim gelmedikçe de bu sorunların  artarak devam edeceği aşikar.

Tam gün eğitim sistemini de denenecek bir modelden öte bir sistem olarak ortaya koymak da dönüşümü başlatacak doğru bir nokta olarak Hükümetin çantasında durmakta..

Artık sendikaları ve öğretmenleri karşıma alırsam oy kaybederim düşüncesi ile davranmaktan vazgeçmeli siyasetçilerimiz.

Sendikalarımızın da siyasetçilerin yumuşak karnından faydalanarak sendikal çıkarlar için değil , çocuklarımız için öğretmen hakları ile birlikte eğitim sisteminin de daha iyiye daha güzele ulaşması adına çalışmasının zamanı geldi..

Tek ihtiyacımız olan şey birazcık cesaret..

Ve çare cesaretten de öte topluma ve çocuklarımıza karşı Devlet ciddiyeti altında sorumluluk gösterebilmekte..