Sağlıkta fikir ayrılıkları çoktur.
Fikir ayrılıklarının sebepleri ise çok su götüren, samimiyet ve ciddiyet gerektiren bir konudur.
Devletin görevi, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, diğer kurumları ile birlikte, halkının adil ve etkin sağlık hizmeti alma zeminini tesis etmektir.
Yasası olan diğer meslek örgütlerinin görevi ise, o mesleği icra edenler arasında eşgüdümün ve disiplinin sağlanmasıdır.

Buraya kadar her şey normal.
Ama söz konusu KKTC olduğunda, o malum statikonun sağlık ayağı boş durmuyor.
Mevcut sağlık rantlarının devamı için, ellerinden gelen her türlü yasal ve gayriyasal yollara tevessül edebiliyor.
Sayın Erhürman’ın literatürümüze kazandırdığı, ‘’statikoya çomak sokma’’ kavramı sağlıkta gündeme geldiğinde ise, o çomağı eline alanın canına okumak adına, elinden geleni artlarına koymuyorlar.

Bunun en bariz örneğine ise, Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin meşhur Mandamus mahkemesinde şahit olduk. Kamu hekimlerinin ikinci iş yapmaları durumunda haklarında işlem yapılması, Yüce Mahkeme tarafından Sağlık Bakanlığı’na emredildiğinde, Serbest Çalışan Hekimler Birliği tarafından hazırlanan şikayet dosyalarının sahte olduğu iddialarından tutun da her türlü iftiralar ve bel altı müdahaleler havalarda uçuşmuştu.

O dönem, eşi doktor olan bir avukat, benim eşimi telefonla arayarak, ‘’Senin kocan çok konuşuyor. Bu şekilde konuşmaya devam ederse, sen kocasız, çocukların da babasız kalacak.’’ demişti. Eşimin polise yaptığı şikayete ise, şikayette bulunduğu polis memuru gülüp geçmişti! 
Yetmemiş, dönemin Serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanı’nın eşinin arabası, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin park yerinde, boydan boya çizilmişti!

Değerli okurlar;
Bu ülkede, inandığınız dava uğruna mücadele etmek demek, aslında statikoyu karşınıza almakla eşdeğerdir. Dolayısıyla, başınıza gelecekleri de kabul ederek yola çıkmanız gerekiyor.

Geçtiğimiz aylarda, yeni bir bilgiyi, hiç ummadığım bir meslektaşımdan aldığımda, inanmak istememiştim.
Bana verilen bilgide, hakkımda özel bir araştırılma yapıldığı yönünde idi. 
Üstelik, ortada hakkımda hiçbir şikayet ya da açılmış bir soruşturma dosyası yok iken!
Bu düşünce ile, Türkiye’deki Türk Tabipleri Birliği’ne, hakkımda bir araştırılma yapılıp yapılmadığını sordum.
Sağ olsunlar, bana hemen cevap verdiler.

Cevapları tüyler ürpertici idi.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Türk Tabipler Birliği’ne gönderdiği yazı ile, 23 Ağustos 2019’da, hakkımda sicil araştırması yapılması talebinde bulunmuş, meslekte herhangi bir disiplin suçu olup olmadığının araştırılmasını istemiş.
Türk Tabipler Birliği’nin verdiği cevap ise, hakkımda hiçbir disiplin cezası kaydına rastlanılmadığı yönünde idi.

Değerli okular;

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin bu davranışına anlam veremesem de, son bir yıl içerisinde, elime klavyeyi alıp da, onların tabiri ile ‘’internet köşelerinde’’ sağlık sisteminin içler acısı durumunu, hiçbir beklentim olmadan, korkusuzca dile getirip, sizleri bilgilendirmeye çalışıyor olmamın, ülemizdeki bazı sağlık skandallarını ortaya çıkarmış olmamın, bazılarının planlarını bozup huzurlarını kaçırmış olabileceğini düşündüm.

Bu konuyu iki avukata danıştım.
Ne oldu dersiniz?
Bir tanesi, damadının devlette çalışmakta olduğunu gerekçe göstererek, bana yardım etmesi durumunda taraf olacağı için, bu konuyu irdelemeyi reddetti!
Diğerinden ise ne yazık ki geri dönüş olmadı.
Ben de, hakkımda herhangi bir şikayetin olup olmadığını Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’ne ve Kıbrıs Türk Tabipleri Odası’na bizzat kendim sordum. Verdiğim soru dilekçeme, bir aydan fazla geçmiş olmasına rağmen henüz yanıt alamadım. 
Bu süreçte, Kıbrıs Türk Tabipleri Odası Başkanı Sayın Dr. Mustafa Taşçıoğlu beni aradı ama, konuyu konuşmaktan çekindi. Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Sayın Dr. H. Özlem Gürkut ise hala sessiz kalmayı tercih ediyor!

Değerli okurlar;
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin bu girişimi ve elimdeki bu belge gösteriyor ki,
Bu ülkede, sağlığın statikosunun kolları bir hayli uzun.
Bu ülkede, sağlık sisteminin çıplak krallarını ve kraliçelerini ifşa etmek, ateşle oynamakla eşdeğer.
Bu ülkede, mesleğinizi yapmanıza engel olunmak isteniyorsa, her türlü yolun denenmesi mümkün.
Bu ülkede, ister kabul edilsin, isterse edilmesin, en azından doktorlar arasında gizli bir fişleme söz konusu.

Ama bilsinler ki;
Bu ülkenin cesur yürekleri var!
Bu ülkenin çocuklarını sahiplenen büyükleri var!
Bu ülkenin susmayacak sesleri de var!
Ve bu ülkede, adaletin tecelli edeceği günler de yola çıktı artık!
Ya edecek,
Ya edecek!


Dr. H. İlker İpekdal 
İletişim: 0542-8529899