Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Sevgili Rana Sarro’nun Faiz Sucuoğlu ile yaptığı söyleşiyi okuyoruz…

Güzel sormuş güzel de cevaplar almış!

Yazının ana mesajı aslında şu;

Faiz Sucuoğlu parti içinde hala çok güçlü…

İstifa etmesini bekleyenlerin aksine bir tablo çiziyor!

İstifa ederse de parti içinde bundan böyle neler olacağının sinyallerini veriyor…

Dosta düşmana da ‘ben hala varım’ diyor!

Partiyi karıştırmak isteyenlerin olduğunu söylemeden de edemiyor…

Ben yazıyı okurken Bizim Rasıh’ın yazısı düşüyor sosyal medyaya…

Her zaman olduğu gibi tabi ki onun yazısına geçiyoruz!

Garibim Türkiye düşmanı olmadığını, olamayacağını anlatmak için resmen çırpınıyor…

Haklı olarak da Dış Basın Birliği’nden ansızın gönderilmesini içine sindirememiş olmalı!

Kim olsa aynı duygular içinde olur…

Öğrencilik yıllarından başlayarak anlattıkça anlatıyor!

Aksine nasıl bir Türkiye sevdalısı olduğunu ifade etmeye çalışıyor…

Kendisine de yürekten inanıyoruz!

Ama bayına gelenlerin Türkiye düşmanlığı nedeniyle olmadığından adımız kadar eminiz…

Tesadüf bu ya…

Biz kendi kafamızda değerlendirmede bulunurken telefonumuz çalıyor!

Telefonun diğer ucundaki ses Faiz Sucuoğlu…

Hemen acaba kendisi ile ilgili ne yazdık diye düşünmeye başlıyoruz!

Zira bizdi bir siyasiyi biraz eleştirseniz bile hiç sektirmeden arayıp kendilerini anlatmaya çalışırlar…

Sucuoğlu’nun daha ilk kelimelerindeki ses tonundan böyle bir şey olmadığını anlıyoruz!

Derin bir oh çekiyoruz çünkü Faiz Sucuoğlu gerçekten de sevdiğimiz saydığımız zaman zaman buluşup sohbet ettiğimiz bir siyasetçidir…

Evimize de sıkça uğrayarak çay-kahve sohbetlerimiz bir hayli fazladır!

Çoktandır görüşmediğimiz için özlemiştik doğrusu…

Son süreçte epey de eleştirdik kendisini ama belli ki ne gücenme ne de başka bir tavrının olmadığını görünce rahatladık doğrusu!

Her şeyi bir kenara bırakın bizim derdimiz tasamız yıllarda süren dostlukların sırf siyasi nedenlerden dolayı sekteye uğramasıdır…

Konuşmadan 10 dakika geçmeden sağ olsun ofisten içeri girdi!

Yarım saat kadar oturduk çay eşliğinde sohbet ettik…

Biraz zayıflamıştı, bunu söyleyince hayli keyiflendi!

Sonra da koyu sohbet başladı…

Rasıh dünkü yazısında kendini anlatmaya başladı ya…

Şu anda Faiz Sucuoğlu’nun da aynı endişeyi yaşadığından hiç kuşkumuz yok!

“Türkiye canımız ciğerimizdir” diyor başka bir şey demiyor…

Ama kafasında onlarca soru işareti olduğunu hissetmemek de zor değil!

Çünkü şimdiye kadar hep kendisi için ‘Türkiye istemiyor” denildi…

Ama bir Allahın kulu da ortaya çıkıp şu nedenlerde istemiyor demedi, diyemedi!

Geç mi değil…

Birileri çıkıp en azından kendisine söylemelidir!

Şu hataları yaptın üstün çizildi, kaderine razı ol diye…

Çünkü Rasıh’ın da Sucuoğlu’nun bunu öğrenmek analarından emdikleri süt kadar hakkıdır!

Bu ülkede hiç suçun yokken ‘Türkiye seni istemiyor’ suçlaması kadar daha ağır bir suçlama olamaz…

Hele de Türkiye ile sıkı gönül bağlarınız varsa!

Konuşmalarından anlıyoruz;

Faiz bey bir ara siyaseti tamamen bırakıp kliniğine dönmeyi bile düşünmüş…

Bunu en fazla da ailesinin yıpranmaması için kafasından geçirmiş!

Ama biraz da çevre baskısıyla bu kararından vazgeçmiş ve UBP Genel Başkanı olarak siyasete devam etme kararı almış…

Bizle yaptığı sohbette bile onlarca telefon yağmuruna tutulduğuna bizzat şahit olduk, demek ki partilisi hala yanında ve ondan bir işaret bekliyorlar!

Kendisi ise şu anda partiliyi yatıştırma görevi üstleniyor…

İstifa edecek ailelerin önünü kesmek için de bir hayli emek sarf ediyor!

Biz olsak öyle mi yapardık, tabi ki asla…

Belli ki kendisi sinirlerini aldırmış olmalı, biz bu partide büyüdük, işimiz dağıtmak değil aksine bütünleştirmektir diye konuşuyor!

Bir önemli tespit daha;

Şu anda koltuğunda oturan Ünal Üstel’e zerre kadar sitemi yok…

Daha önce de uyumlu çalıştığını bundan böyle de uyumlu olacaklarına olan inancını dile getiriyor!

Olası bir erken seçimde de sonucun facia olacağı endişesini taşıyor…

O da biliyor ki bu hükümet bir daha bozulsa erken genel seçim kaçınılmaz hale gelecek ve bundan da en çok zararı partisi görecek!

Bu arada birkaç makama da sitemini isim vermeden söylüyor…

Ne kadar Türkiye sevdalısı olduğunu da hemen her cümlede kullanıyor!

CTP’ye de taş atmadan geçemedi…

Diyor ki onlar bambaşka bir havada!

Türkiye’ye bayrak açsın diye yanıp tutuştuklarını düşünüyor…

Asla böyle bir şey yapmam diye ekliyor!

Artık eminiz ki bağrına taş basacak ama Türkiye sevdalısı olduğunu da hiç aklından çıkarmayacak…

Ve son bir şey daha;

Sabahlara kadar süren düşünce ve tedirginlik, gözlerinin altındaki mor halkalar gitmiş…

Son 4-5 gün de başını yastığa koyunca rahatça uyumaya başlamış!

Demek ki neymiş…

Siyaset yalan dolan entrikadan başka bir şey değilmiş!

Aksine sağlık ve hele de aile her şeymiş…

MESAJ KUTUSU

Sayın Erçin TEKAKPINAR, uzun bir süredir izini sürdüğünüz müsteşarlık makamına be kez çok yaklaştığınız konuşulmaya başlandı. Bu makamda o kadar çok kişinin gözü var ki umarız bu süreçte üçüncü bir dünya savaşı yaşanmaz, hayırlı olacaksa olsun deriz…

Sayın İbrahim BENTER, ülke genelinde kitap bağışlarınız memnuniyetle izleniyor ancak bizim asıl sorunumuzun genç neslin kitaba sahip olmaması değil kitap okumamasıdır. Umarız bunun için de Vakıflar olarak bir takım yöntemler geliştirip kitaba ilgiyi artırırsınız…

Sayın Ziya ÖZTÜRKLER, İçişleri Bakanı olarak ilk ziyareti Merkezi Cezaevi’ne yapacak olmanız özellikle mahkum aileleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Bir de güvercinlere teslim edilen atıl durumda kalan yeni cezaevine de uğramanız salık veriliyor…

Sayın Tolga ATAKAN, Halkın Partisi içinde vekillerin mecliste çalışırken sizin parti başında olacağınızı düşünenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Yakında kapınız çalınıp genel başkanlık teklifi alırsanız sakın şaşırmayın olur mu?

Sayın Habil TÜLÜCÜ, Paşaköy’de bölge halkı başı boş köpeklerden şikayetlerini yoğunlaştırdılar. Artık sokağa bile çıkamayacak hale geldiklerinden şikayet ediyorlar. Bu sevimli dostlar için bir barınak yapmayı düşünür müydünüz?

Sayın Ersin TATAR, siz bir Cumhurbaşkanı olarak vatandaşı ziyaret etme özgürlüğünüzü kullanıyorsunuz ama bunların hepsini de sosyal medyada paylaşmak gibi bir zorunluluğunuz yok. Biraz siyasetçi gibi düşünürseniz anlayacağınızdan kuşkumuz yoktur…

Sayın Mehmet HARMANCI, basına yeni fotoğraflarınızı servis etmeniz belediye başkan adaylığı için sor kararınızı verdiğiniz yorumlarına neden oldu. Özellikle son projeler de aday olmamanız için hiçbir neden olmadığını gösteriyor, hadi bakalım hayırlara vesile olsun…

Sayın Emrah YEŞİLIRMAK, bölgenizin en deneyimli vekillerinden olan Çavuşoğlu’na bir kez daha bakanlık verildiği için bir hayli sitem ettiğiniz gözlemleniyormuş. Hiç de maraz etmeye gerek yok elbette bir gün gençlere de sıra gelecektir, siyasetin sabır işi olduğunu unutmamak gerekir…

Sayın Mustafa YENİGÜÇ, El-Sen başkanlığına aday olduğunuzu açıklamanız sürpriz bir karar olarak yorumlara neden oldu. Umarız bu adaylık sürecinde sendikada perde gerisinde yaşanan çok da etik olmayan gelişmeleri de kamuoyunun önüne koyarsınız…

Sayın Ali PİLLİ, bakanlığı devrettikten sonra bütün gününüzü bahçe işleri ile uğraşarak geçirdiğiniz söyleniyor. Zorlu bir dönemden sonra terapi olarak gelecektir değil mi? Bundan en fazla da komşularınız memnun, sizi hayli özlemişler…