SUÇLU ANASTASİADİS TEHDİT VE ŞANTAJLA GÜÇLÜ OLMAYA ÇALIŞIYOR

Anastasiadis’in hidrokarbon konusundaki haksız,yanlış siyaseti,sondajlara devam etme ısrarı ve inadı sürmektedir. Türkiye ve KKTC yetkililerinin uyarı ve ikazlarına kulak vermeyen Anastas,BM ve diğer merkezlerden göremediği desteği Güney Kıbrıs’ın üyesi olduğu Avrupa Birliği’nde aramaktadır. Yapılan açıklamalara göre Anastas,konuyu bugün Brüksel’de toplanacak olan Avrupa Konseyi liderler zirvesine getirecek ve Türkiye’ye karşı yaptırımlarda bulunulmasını isteyecektir. Rum basını,Türkiye’nin navteksi önceki gün 10 Mart tarihine kadar uzatması üzerine başkanlık sarayında kırmızı alarm verildiğini,toplanan Gayrı Resmi Siyasi Parti Başkanları Konseyi’nde bazı radikal kararların alındığını bildirdi.Buna göre Rum yönetiminin artık ses tonunu yükselteceğini ve Avrupa Birliği’ndeki ortaklarını “Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarını kullanmasına etkin destek” beklediğini, aksi halde tavrını değiştireceği, Türkiye için bedel Avrupalı ortaklarına da baş ağrısı yaratacak şekilde davranacağı” tehdidinde bulunacağı haber verildi. Güney basını,Rum yönetiminin Avrupalı ortaklarından, “münhasır ekonomik bölgesinde egemenlik haklarını” kullanmasına etkin destek talep edeceğini, beklediği destek verilmezse 26 Mart’ta Varna’da yapılacak AB-Türkiye zirvesini hüsrana uğratacak eylemlerde bulunmakta tereddüt etmeyeceğini yazdı.

Anastasiadis’in şu önlemleri almaya yöneleceği de bildirilmektedir:

“-BM Güvenlik Konseyi’ne başvuru,

-Avrupa Birliği kurumlarına başvuru,

- Kıbrıs Türk toplumuna AB tarafından verilen yardımların kesilmesi için girişim başlatılması,

-Türkiye-AB Gümrük Birliği ilişkisinin ileriye götürülmesine ilişkin her türlü görüşmenin Kıbrıs Rum tarafınca dondurulması,

-MEB’deki durum devam ettiği sürece müzakere masasına dönülmemesi”

-Bazı Kıbrıs Türk yetkililerin pasaportlarının iptali

Anastas’ın içine düştüğü duruma gülelim mi üzülelim mi bilemiyorum.Adam resmen kafayı sıyırmış vaziyettedir,şantaj ve tehditle içinde bulunduğu çaresiz durumdan kurtulmaya çabalamaktadır.Çabaladıkça da daha fazla yanlış yapmakta gerilimi artırmaktadır.Rum Yönetimi BM,AB,Türkiye ve KKTC’den sonra İngiltere’yi de tehdit etmiştir.Bu yolun doğru yol olmadığını Anastas anlamalı ve Türk yetkililerin çağrılarına kulak asmalıdır. Anastas şantaj ve tehditleri yanında, gerçekleri saptırarak ve yalan söyleyerek hedefine ulaşacağını zannetmektedir.

Anastasiadis dün yaptığı bir açıklamada, Kıbrıs’ın doğal kaynaklarının tüm Kıbrıslılara ait olduğunu ve çözümden sonra bu kaynaklardan tüm Kıbrıslıların faydalanabileceği husunda tarafların mutabakatı olduğunu vurgulamıştır.Manşet haberimizde yansıttığımız üzere, Anastasiadis

Hristofyas-Talat görüşmeleri sırasında, deniz bölgeleriyle ilgili kararların federal otoritede olacağı konusunda varılan uzlaşının hala geçerli olduğunu belirterek sözkonusu “uzlaşının müzakerelerin son turunda da teyit edilmiş ve Türk tarafınca hiçbir zaman herhangi bir itiraz yapılmamıştır” diyerek yine yalan söylemiştir.Hatırlatmakta fayda vardır Anastasiadis göreve geldiği 2013’te,ilk yaptığı açıklamaların birinde Talat-Hristofyas ile Eroğlu-Hristofyas ‘YAKINLAŞMALARINI’ kabul etmeyeceğini, müzakerelerin sil baştan başlayacağını açıklamıştır.Şimdi daha önce benimsemediği bir mutabakatı benimsiyormuş gibi görünmeye çalışmaktadır.Anastas büyük bir riyakarlık içerisindedir.Yalan-dolan, samimiyetsizlik, ciddiyetsizlik, küstahlık bu adamın en küçük hücresine kadar nüfuz etmiştir.

Yukarıda da belirttiğim üzere Anastas Türk yetkili makamların uzlaşı dolu çağrılarına kulak vermelidir.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, hükümeti ve Kıbrıs Türk tarafını temsilen doğalgaz konusunda önceki günlerde bazı diplomatik girişimler yaptıklarını belirttiği açıklamasında, “Kıbrıs Türk tarafı doğalgaz konusundaki gelişmelerde bir aktör olarak hareket ediyor. Kıbrıs Türk tarafı artık doğalgaz konularında bir aktör konumundadır. İzleyici konumunda değildir” diye gerekli mesajı vermiştir.

Özersay, Kıbrıs adası ve etrafındaki doğal kaynakların sahibinin iki halk olduğuna işaret ederek, “Bizim rızamız olmadan bu kaynakların birileri aracılığıyla çıkarılması dünya piyasalarına taşınması bunun üzerinden gelir elde edilmesi, ‘ben size istediğim oranda veririm’ denilse bile anlamlı değildir. Bizim rızamız olmadan bunu yapmaları zaten uluslararası hukuka da, hakkaniyet ilkelerine de aykırı olan bir şeydir. Bir malın iki ortak sahibi varsa diğer tarafında rızası alınması gerekir, tek başınıza siz bu zenginliğe sahip olamazsınız. Bunun üzerinden bazı şirketlere yetki verip yolunuza tek yanlı devam edemezsiniz” ifadelerini kullanarak Türk tarafının pozisyonunu aktarmıştır.

Anastasiadis’in Özersay’ın söylediklerine kulak asmayacağı oldukça güçlü bir olasılıktır.O zaman Anastas kendi kabinesinde beş yıl Dışişleri Bakanlığı yapan Kasuludis’in önceki gün açıkladığı bazı tespit ve uyarılarına kulak vermelidir.

Anastasiadis,Kasulidis’in yaptığı açıklamada “Amerikalılar, ilişkileri o kadar iyi olmadığı için Türkiye’ye nüfuz kullanamayacakları konusunda bizi bir süre önce bizi uyarmıştı ve çok yakında İngilizler ve diğerleri gelip, enerji planlarından taviz vermesi için Kıbrıs Cumhuriyeti’ne baskı yapmaya çalışacak” diye serzenişte bulunmasına kulak asmalıdır.

Kasulidis açıklamasında Türkiye’nin şu anda 3’üncü parselde olmasının iki sebebi olduğunu, bunlardan birinin, bölgedeki gelişmeler ve kimsenin Ankara’ya baskı yapamayacak olması, diğerinin de ENI’nin İtalya hükümetinin gücü sınırlı olduğu için

“zayıf halka olması” olduğunu söylemiştir.Anastas bu gerçekleri görmeli ,haksız ve suçlu olduğunu anlamalı,ben güçlüyüm dediğimi yaparım megalomanik saplantılarından kurtulmalı,şantaj ve tehditle güçlü olmanın mümkün olmadığını ve sonuç alamayacağını anlamalıdır.

Anastasiadis Türk tarafının haklarını kendi rızası ile iade etme yoluna gitmeli ve süratle önşart sürmeden masada adil bir anlaşmanın önünü açmalıdır.