İstedikleri kadar bağırıp çağırsınlar.

Ne de olsa Kıbrıs’ta barış engellenemez.

Ve bu saatten sonra statükocu olduğu kesinleşen coronavirüs bile engelleyemez.

Gelmemek gerek, kanmamak gerek komplo teorilerine üstelik.

Ne de olsa hepsi emperyalizmin oyunu.

Statükoculara karşı çözüm yanlıların mücadelesi asla bitmez, değil mi?

Dünyayı kasup kavuran coronavirüs’ün bile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından siyasi bir hamle olarak nasıl kullanıldığına şahit oluyor, Kıbrıs ve dünya.

Tıpkı dün kuş gribi ve domuz gribi vakalarında olduğu gibi.

Emperyalizmin tüm oyunlarına ve statükocuların komplo teorilerine bile inanalım ama  Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından coronavirüs ile mücadele ve tedbir amaçlı sınır kapılarının kapatıldığına bugün çocuklar bile inanmaz.

Kargalar bile güler, böylesi düşmanca ve ilkelce siyasi oyunlara.

Tüm dert, Kıbrıs’ın kuzeyine sınır kapılarından geçen döviz akışını kesintiye uğratmak.

Coronavirüs sadece bir bahane ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin çirkin yüzünü göstermek için kullandığı bir argüman.

Ama her şeye rağmen, Kıbrıs’ta barış engellenemez, değil mi?

Gerçekler ise rakamlarda saklı.

Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyi arasında nakit parayla yapılan mal ve hizmet alımlarının hesaplanmasının mümkün olmadığına işaret eden ticaret çevreleri, karşılıklı harcamaların 1 milyar Euro’yu bulduğuna inanıyor.

Kıbrıs Rum basınında yer alan verilere göre, kuzey ve güney arasında serbest geçişlerin başladığı 15 yıllık dönemde Kıbrıslı Türkler güneyde 244 milyon 930 bin 141 Euro’luk harcama yaparken Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıs’ın kuzeyinde ve Türkiye’de kredi kartlarıyla yaptığı harcama 145 milyon 584 bin 045 Euro düzeyinde olduğu belirlendi.

Kıbrıs Türk basınında yer alan haberlerde ise 2018 itibarıyla karşılıklı kredi kartı kullanım hacmi içinde yüzde 37,28’lik paya sahip olan Kıbrıslı Rumların geçtiğimiz yıl Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’de yaptığı 19 milyon 342 bin 679 Euro’luk kredi kartı harcamasının ilk kez Kıbrıslı Türklerin harcamasını aştığı belirtilmekte.

Kıbrıs Haber Ajansı’nda (CNA) yer alan başka bir habere göre ise Kıbrıslı Rumlar 2018’de Kuzey Kıbrıs’ta 15 milyon euro üzerinde kredi kartı harcaması yapmış.

Kıbrıslı Rumların, Türkiye’deki harcamaları ise yaklaşık 4,5 milyon euro olarak kayıtlara geçmiş.

2018 yılında Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’taki kredi kartı harcamaları ise 17,5 milyon euro üzerinde olurken karşılıklı yapılan harcamalarda Kıbrıslı Rumlar ilk kez Kıbrıslı Türklerin önüne geçtiği de saptanmış.

Ve eğer coronavirüs, Kıbrıs adasında yaşayan her iki toplum için bir tehdit unsuru haline gelmişse, sormadan edemiyor insan olan;

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi neden sadece karşılıklı alışverişlerde köprü vazifesi gören sınır kapılarını kapattı?

Coronavirüs sadece bir bahane ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin çirkin yüzünü göstermek için kullandığı bir argüman.

Sınır kapılarının bazılarının Rum tarafınca kapatılmasının esas nedeni, Kuzey Kıbrıs ekonominse darbe vurmaktan başka bir şey değil.

Coronavirüs’ü bile siyasi amaçlarına alet eden böylesi çağdışı bir siyasi düşünce ile mücadele etmek, hiç de kolay değil.

Her ne kadar, Kıbrıs Türk solu yaşananlar karşısında yine kafasını kuma gömse de.

Böylesi bir zihniyet ile kalıcı bir anlaşma ve sürdürülebilir yeni bir ortaklık olmaz demek belki de çok katı bir siyasi tavır olacaktır ancak Kıbrıs Türk’ünün işinin çok da kolay olmayacağı ortada.

Dünya için bir felaket olan coronavirüs’e iyi taraftan da bakmak gerek.

67 yıldır Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Türk toplumuna bakışında çok da bir şey değişmediğini, bir kez daha göstermedi mi coronavirüs olayı.

Ve bir musibet bin nasihatten iyidir.

Ve son bir atasözü daha ;

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.