Geçtiğimiz Pazartesi günü yani 21 Ekim’de KTHY’nin tasfiye edilmesinin

9’ncu yıldönümüydü…

Sosyal medyada yine geçmiş senelerde olduğu gibi feryatlar edildi!

KTHY uçağı yanında çekilen fotoğraflar paylaşıldı…

Özellikle de eski çalışanlar tarafından!

Tabi ki KTHY içimizde hep uhde olarak kaldı ve kalmaya da devam edecek ama…

Soru şudur burada;

KTHY batmamış resmen batırılmıştır…

Zaten öyle olmasa yıllardan beridir hakkında komiteler kurulmaz, araştırmalar yapılmazdı!

İyi de ne oldu o komitelere şimdi…

Bu hükümetin gündeminde var mı böyle bir komite, ya da var da biz mi bilmiyoruz, acaba gizliden gizliye çalışıyorlar ve KTHY’yi batıranları ansızın bir gece enseleyecekler mi?

Komik şeyler bunlar değil mi?

KTYH bitti gitti ve yok oldu…

Batıranlar ve batmasına neden olanlar ortada yok!

Olmasını da beklemiyoruz zaten…

9’ncu batış yıldönümünde olduğu gibi bundan böyle de her yılın 21 Ekim tarihinde feryatlar devam edecek!

Çünkü soruşturma özürlüyüz biz…

Peki ya CAS soruşturması ne oldu, bilen var mı?

Çalışanlar hala Başbakanlığın önünde birkaç kişi olsalar da eylemlerine devam ediyorlar…

Oysa geçen yıl gazetelerde manşetlerde işlendi konu günlerce!

Raporlar yayınlandı…

Kimlere ne kadar haksız ödeme yapıldığı açıklandı!

Değirmenlik Belediyesi’ne ödenmesi gereken ama ödenmeyen uçuk rakamlar ortaya kondu…

Kondu da ne oldu yani!

CAS’da padişahlık kuran ve şirketi babasının malı gibi kullanılıp kapanmasına neden olanlar sokakta ellerini kollarını sallayarak halkın içinde geziyorlar hem de sırıtarak, pişmiş kelle gibi gülerek…

Bırakın bunu devletin önemli yerlerinde görev verilenler var!

Soruşturma özürlü olmayıp anında bunları yargı önüne çıkarsak bu kadar rahat mı olurlardı sanırsınız…

Mevlevi’de atış alanında eline aldığı patlamamış bomba nedeniyle ölen 13 yaşındaki çocuğu da unutmadık tabi ki…

Ailesiyle birlikte bir çiftlikte çalışıyorlardı, çocuk pisi pisine ölünce ailenin ocağı söndü, kötü anılarla her gün yüzleşmemek için memleketlerine geri dönmek zorunda kaldılar!

Konu günlerce manşetlerde işlenmişti…

Bu genç ölüm sonrası yetkililer açıkladı;

Soruşturma başlatılmıştır, diye!

Sahi ne oldu o soruşturma…

Bu kadar mı zor patlamamış bombaların ya da o çocuğun orada ne işinin olduğunu araştırıp soruşturmak!

O talihsiz olaydan sonra hep ailenin iç dünyalarını düşünmüşümdür…

Burada evlatlarını kaybedip, haklarını aramadan memleketlerinde acaba şimdi ne düşünüyorlardır diye…

Elbette giden bir daha gelmez ama eğer bu soruşturma sonuçlanıp, hatası olanlar yargılansaydı o ailenin yüreğine biraz olsun su serpilmez miydi?

Ama gelin görün ki soruşturma özürlüsüyüz işte…

Ya Ciklos’taki o kara gece…

Ben de o saatlerde orada ama yolun kenarına aracın içinde sinmiş kalmıştım!

Korku filmi gibi bir geceydi…

Ama benim gibi talihli olmayan 4 tane fidan gibi gencecik insanlar bir anda kendilerini önce suyun içinde sonra da mezarlıkta buldular!

Artlarında acılı aileler bırakarak…

Gelin görün ki o soruşturmadan da bir şey çıkmadı!

Kurulan komite güya rapor hazırlıyormuş, birkaç toplantıdan sonrada açıklayacaklarmış…

Buna kendileri inanıyorlar mı acaba?

İnanırlarsa da ben de inanacağım…

İşin özü bu ülkede komite kurmak ve ardından soruşturma başlatmak siyasi şovdan öteye şimdiye kadar gitmedi bundan sonra da gitmeyecek!

Ülkenin kurumlarını batıranlar, insanların ölümüne neden olanlar da soruşturma özürlü olduğumuz için hep yırtacaklar, hatalarının bedelini ödemeyecekler…

Hastane değil Dallas mübarek!

Bir hekim arkadaşın yazdıklarıdır bunlar, bir devlet hastanesinde olanlar…

Bir kadın doğum uzmanı sürekli olarak nöbetlerden kaçıyor!

Kocası dahiliye uzmanı hastalara para karşılığı sahte rapor yazıyor, devlet bunlara hakları olmadığı halde maaş bağlıyor…

Birkaç doktor sosyal hizmetlerin himayesinde olan çocukların sünnetini yapmamak için müthiş bir direnç gösteriyorlar!

Bir kadın doktor mesaisini hastanede değil özel bir klinikte geçirmeye devam ediyor, devletin çalışanı olduğunu unutuyor!

Bilin bakalım hangi hastanemiz bu?

MERAKLI KÖŞE?

İsimler niye açıklanmıyor?

200 kişinin devlete yüklü miktarda borcu ve bu açıklandı diye siyasiler neredeyse kahraman ilan edilecekler…

Ucuz kahramanlık hikayeleri bunlar!

Eğer gerçekten de kahraman olmak istiyorsanız ve iyi bir amme hizmeti yapmaksa amacınız, çıkacaksınız basının önüne kalem kalem açıklayacaksınız bu 200 kişinin isimlerini!

Sonra da hepsini kulağından tutup yargıya havale edeceksiniz…

Ve bizde sizi işte o zaman ayakta alkışlayacağız!

Var mısınız gerçek halkın kahramanı olmaya?

Üstel başarabilecek mi?

Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel çok iddialı bir açıklama yaptı ama hepimizi sevindirdi de…

KKTC’nin dış dünyadaki vitrini Girne Antik Liman’ın cazibe haline getirecekleri vaat etti!

Biz de Allah duysun dedik…

Umarız da bunu başarır!

Çünkü orası artık değil cazibe bu ülkenin yüz karası haline gelmiştir…

Gelen bakan bol keseden atmış, giden bakanlar yine aynısını yapmıştır!

Sonuçta elde var sıfır meselesi…

Bakan Üstel başarsın, oraya heykelinin dikilmesini teklif edeceğiz!

Yeter ki bu ayıp temizlensin artık…

Maaş istemeyen var mı?

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan haklı olarak bir takım serzenişlerde bulundu…

Seyrüsefer ve radardan toplanan paralar!

154 Milyon TL gibi ciddi bir rakamdır bu…

Peki bu paralar nereye gidiyor, o da belli maaşlara!

Oysa o paralar yollara harcanması gerek…

O zaman ne yapacağız peki?

Ya maaş almayıp yollara harcanacak…

Ya da yollar bozuk diye şikayetçi olmayacağız!

Tercih bizim yani…

MESAJ KUTUSU

Sayın Şahap AŞIKOĞLU, Kıb-Tek’e gönderilen mal bildirim talimatları konusunda geri dönüşüm oldu mu? Bir çoğunun bildirimde bulunmadığını ve bulunmak istemediğini belirten mesajlar alıyoruz. Kamuoyunun bilgilendirilmesi adına küçük bir açıklama lütfen…

Sayın Selma EYLEM, geçenlerde bir ortaokulda basın açıklaması yapıp sorunları dile getirdiniz ama o okulda sanırız sizin de bilmediğiniz çok garip olaylar yaşandı. Aileler bunu duyunca kulaklarına inanamadılar. Bir soruşturun deriz!

Sayın Mehmet Ali TALAT, Akıncı ve partinizin Kıbrıs duruşu üzerine öyle bir açıklama yaptınız ki partinizin en azından yarısı sizi aforoz etmeye hazırlanıyor. Bu acıkmanızı telafi etmenizi isteyenler de az değil, haberiniz olsun istedik…

Sayın Fikri ATAOĞLU, DP Genel Başkanlığına adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Eğer Serdar beyin gölgesinde kalmazsanız ve parti için muhalefeti dikkate alırsanız başarılı olmamak için hiçbir nedeniniz yoktur…

Sayın Erkut ŞAHALİ, G. Mağusa hastanesi konusunda ne kadar sitem etseniz haklısınız da acaba siz bölge milletvekili olarak orada yanan sorunları gözlerinizle görmek için kaç kere ziyarette bulundunuz. Bir deneyin deriz…

Sayın Mustafa AKINCI, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yaptırdığınız anket sonuçlarına göre en fazla sağ adaylardan değil de Erhürman’ın ikinci tura kalmasından çekindiğiniz konuşuluyor. Endişelerinizde haksız da değilsiniz yani…

Sayın Faiz SUCUOĞLU, medya mensupları ile son günlerde dirsek temasını artırdığınız ve böylelikle geleceği de planladığınız görülüyormuş. Medya elbette özellikle siyasette hayati öneme sahiptir değil mi?

Sayın İlker İPEKDAL, keskin köşe yazılarınız nedeniyle birilerinin epey rahatsızlık duyduğunu bunu da beli etmeye başladıklarını duyduk. Demek ki doğru yoldasınız, kaleminize kuvvet!

Sayın Necdet OSAM, geçmiş yıllarda bir sürü vaatlerde bulunduğunuz öğrenciler hiçbirini yerine getirmediğiniz için şikayet mektupları yollamaya başladılar. Madem yerine getirmeyeceksiniz niye söz verdiniz ki?

Sayın Birikim ÖZGÜR, birilerinin Türkiye olmadan bir çözüm tezgahladığınızı açıkladınız ama nedense isim vermekten kaçındınız. Bilip de paylaşmamak çok da doğru bir tavır olmasa gerek değil mi?

Sayın Resmiye CANALTAY, G. Mağusa’da işlettiğiniz Venedik Evi’ne özellikle turistlerin büyük rağbet gösterdiği konuşuluyor. Biz de geçenler de gittik ama boş masa bulamadık, hayırlı işler bol kazançlar dileriz…