Kurulduğu günden beri olmasa da, Kıbrıs Türk solunun merkez partisi CTP’nin siyasi tezlerini “Türkiye karşıtlığı ve/veya düşmanlığı” üzerinden kurduğu bir gerçek.

Soğuk Savaş döneminin sona ermesi sonrasında da yeni bir sosyalist duruş ortaya koymakta çelişkiler yaşayan CTP’ye o günlerden kalan başka bir miras daha var.

“Değişim’e karşı gösterilen direnç.”

CTP, kendi yarattığı parti içi statüko ve dogmalar ile yoğrularak bugünlere geldi.

Değişimin ise ideolojiye ve parti geleneğine ihanet olmadığının samimi ve içten bir kanıtı aslında Tufan Erhürman.

Geçmişten kopmadan ama geçmişin de esiri olmadan, gelecek inşasında yeni bir sol duruşun da doğal lideri olma yolunda, Tufan Erhürman.

Parti içi muhalefetin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tufan Erhürman’ın karşısında durup, Mustafa Akıncı’nın yanında yer alacağı da fısıltı halinde şimdiden konuşulmaya başlandı.

Anavatan Türkiye ve politikalarını en fazla eleştiren hatta çoğu zaman Türkiye karşıtlığı üzerinden politika üreten ancak parti ismi içerisinde de “Türk” kelimesi geçen tek parti olarak da yoluna devam eden Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin en önemli açmazlarından biri ise “hayali bir milletin milliyetçiliğini” yapmaktan hiç vazgeçmemesi ve politikalarını “Kıbrıslılık” temelinde sürdürme eğilimine esir olarak ideolojik körlükten kurtulamamasından başka bir şey değil.

Ve böylesi bir ideolojik saplantı ise Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin en önemli çıkmazı olarak varlığını korumakta.

Kıbrıslı Rumların “çözümsüzlük çözümdür” siyasetinin sonucu olarak da “federasyon” temelli bir çözüme olan inancın Kıbrıslı Türkler arasında neredeyse ortadan kalkacak noktaya gelmesi ise Kıbrıs Türk sol’unun merkez partisi CTP ve adayı Tufan Erhürman’ın diğer bir önemli çıkmazı.

Ve “hayali bir milletin” diğer bir ifade ile “Kıbrıslılık” temelinden sapmadan ve “federasyon” modeli dışında tüm çözüm modellerine karşı gösterilen direnç ile politika üretmeye çalışmak CTP’yi, Kıbrıs Türk toplumunun hatırı sayılır bir kesiminden uzaklaştırdığı da ortada.

“Türkiye karşıtlığı ve/veya düşmanlığı” üzerinden kurgulanmayan, tarihi, milli kimlik ve kültürü yok saymayan, olası yeni bir anlaşmada tek bir modele hapsolup kalmayan bir sol duruş, ülke demokrasisine katkısı yanında görüşme masasına da daha gerçekçi bir zemin yaratacağı da ortadayken CTP kadrolarındaki ideolojik körlük ve “hayali millete” olan bağlılıkları üzerinden politika üretme hevesleri yanında çözüme dair farklı düşünce ve eleştirilere karşı ortaya konan tahammülsüzlük, Kıbrıs Türk’ü ile CTP arasına mesafe koymaktan başka bir amaca hizmet etmediği de ortada.

Kıbrıs Türk siyasi hayatının en geniş tabanlı ancak en geniş hayal kırıklığı yaratan CTP-HP-DP-TDP Hükümetinin özeleştirisini yapma yanında politikalarını çatışma temelli koşulsuz bir Türkiye karşıtlığı kokan ucuz siyasi oyunlar üzerinden değil de toplumun tüm kesimlerinin Kıbrıs sorununa dair hassasiyetlerini anlamak, toplumun kırmızı çizgilerine saygı duymak ve “herkesin Cumhurbaşkanı” olunacağına dair ortaya samimi bir duruş koymak için ise Tufan Erhürman’ın “mahalle baskısı”ndan kurtulması gerek.

Cumhurbaşkanlığı seçim dönemlerinde Kıbrıs Türk sol’unun elini güçlendiren çözüm kartının bu sefer bir çıkmaz olarak Tufan Erhürman’ın önünde durmakta.

2020 Cumhurbaşkanlığı seçim döneminin de partisi CTP için olmasa da Tufan Erhürman için “Truva atları”nın gezindiği dikenli bir gül bahçesi olacağı ise şimdiden belli.

Yeni şeyler söyleme iradesi ile mahalle baskısından kurtularak ezber bozacak olan bir Tufan Erhürman’ın seçimlerde şansının yükseleceği ise çıplak bir gerçek.