Doğrudan ve parmağımızın arkasına saklanmadan bir kez de yazarak ifade ediyoruz.

Seçime iki kala yapılan istihdamlar siyasi intihardan başka bir şey değil.

Ve böylesi bir hatada ise siyasi yelpazenin en sağından en soluna kimsenin kimseye gülmeye de hakkı yok.

Al birini vur ötekine misali.

Üst perdeden seçim istihdamlarını eleştiren muhalefet partileri ise Kıbrıs Türkü’nün gözünden biraz daha düşerken toplum vicdanındaki yaraya neşter değil hançer vurmaya devam ediyorlar.

Çünkü Kıbrıs Türkü’nün dünü unuttuğunu zannedip toplumsal hafıza ile dalga geçtiklerinin farkına varmadan seçim istihdamları üzerinden siyaset yapmayı marifet sayıyorlar.

Var mı acaba birbirinize gülecek haliniz?

Devletin ihtiyacı olanı ve toplumun çıkarına dayalı istihdamı düşünen yok.

Ve seçim rüşvetinden başka hiçbir şeye hizmet etmeyen böylesi istihdamların ise kamu maliyesine yük ve Devlete kambur olmaktan da başka bir getirisi yok.

Covid-19 salgını ile mücadelede sağlık alanında ihtiyaç duyulan insan gücüne dair istihdamlar dışında yapılan her bir istihdam siyaseten günü kurtarma hamlesi ve Devleti “babasının çiftliği” olarak gören bir siyasi zihniyetin Kıbrıs Türk toplumuna ihanetinden başka bir şey değildir.

Ve popülizmin kör ettiği vicdanların esir aldığı siyaset kurumunun Kıbrıs Türküne vereceği hiçbir şey yoktur, bugünden sonra.

Ne UBP-HP Hükümetinin ne de muhalefetin yok birbirinden farkı.

Ve eğer bugün Hükümet ve muhalefetin rolleri değişmiş olsaydı bile farklı bir durumun yaşanmayacağına adı gibi emin, Kıbrıs Türkü.

Kıbrıs Türkü, sizin yüzünüzden bugün Devletine ve vatan topraklarına güvenini gün geçtikçe daha çok kaybetmekte.

Ve ne yazık ki zerre kadar da umurunuzda olmadığı ortada.

Varsa yoksa seçilmek ve yeniden seçilmek tek gaileniz.

Yok farkınız birbirinizden.

Yoktur ne izahı ne de özrü böylesi bir kötülüğün.

Sadece ve sadece seçilebilmek güdüsü ile Devletin kıt kaynaklarını har vurup harman savurmanın bu topraklara ve Kıbrıs Türkü’ne yıllarca yapılan en büyük kötülük olduğunu göremeyecek kadar kör olmuş noktada siyaset kurumu.

Özellikle de UBP-HP Hükümeti.

Hükümeti ve muhalefeti ile birlikte siyaset kurumu farkında olmasa bile Kıbrıs Türk’ü bugün, seçim istihdamları özel örneğinde UBP-HP Hükümeti ile ülke muhalefetini izlerken aslında bir siyasi intiharın anatomisini gördüğünün bilincinde.

KIBRIS MANŞET olarak soruyoruz,

Siyaset kurumunu esir alan böylesi kokuşmuş ve popülist bir zihniyet ile Kuzey Kıbrıs kalkınabilir mi?

Kıbrıs Türk’ü, Devletine ve toprağına olan inancını ne kadar daha sürdürebilecek?

Ve Kıbrıs Türkü’nün bin bir bedel ödeyerek kurduğu Devletini “babanızdan miras kalmış gibi yöneten” sizler ne kadar daha siyaset kurumunu işgal etmeyi sürdüreceksiniz?

Ve KIBRIS MANŞET olarak bir kez daha uyarmayı toplumsal bir görev kabul ediyoruz.

Devletin sırtındaki kamburu sırf yeniden seçilmek için büyütmek, Devletin kıt kaynaklarını “babanızın çiftliği” gibi har vurup harman savurmak, vatan dediğimiz toprakları ve gelecek kuşakları ipotek altına sokmaktan başka bir şey değildir.

Daha açık bir ifade ile bugün Kıbrıs Türküne reva gördükleriniz ve yaşattıklarınız topluma ve tarihine ihanet etmekten başka bir şey değildir.

Kıbrıs Türk’ünün de gözü aydın olsun, çünkü seçim istihdamları diğer bir ifade ile siyasi intiharınız ile siyaset kurumu hepinizden kurtulmanın arifesinde.