SİYASİ EŞİTLİK- EGEMEN EŞİTLİK TEMELİNDE ÇÖZÜM MÜ?

2 BAĞIMSIZ-EGEMEN DEVLET TEMELİNDE ANLAŞMA MI?

Kıbrıs milli davasında yeni bir terminolojiye ve yeni terminoloji kullanımı konusunda ağız birliğine, kavram, anlam ve hedef birliğine ihtiyaç var...
Özellikle Crans Montana süreci sonunda federasyon arayışlarının bir kez daha çökmesinden sonra başlayan yeni “çözüm” arayışlarında, her kafadan farklı bir ses çıkmaya başladı...
Aynı görüşte olan insanlar, farklı terminolojiler ve kavramlar kullanıyorlar...
Bu ise farklı hedefler ortaya çıkarıyor, kimin ne dediği, neyi niye savunduğu belli olmuyor...
Bunun sonucu olarak federasyona karşı olduğunu söyleyen bazı kişiler, aynı anda federasyon için geçerli olan kavram ve hedefleri savunarak çelişkiye düşüyor..
KKTC’Yİ savunduğunu söyleyen bazı kişiler, aynı anda federasyon terminolojisini kullanıyorlar
Hem kendi kafalarını karıştırıyorlar, hem de Halkın kafasını çorbaya çeviriyorlar...
Bunun en bariz örneği Ersin Tatar’ın seçim bildirgesi ve seçim konuşmalarıdır .
Bildirgede ve seçim konuşmalarında aynı anda hem federasyon görüşmelerine kapı açılmakta, “sınır ayarlamaları yapılmasından”, içimize Rum döneceğinin kabulü anlamında “kendi bölgemizde nüfus ve mülkiyette sarih çoğunlukta olmamız gerektiğinden” söz edilmekte, hem de artık federasyon yerine iki devletli çözüm talep ettiği belirtilmektedir...
Aynı anda hem federasyon için söz konusu olan “siyasi eşitlik”ten, hem federasyon ve konfederasyon için söz konusu olan “egemen eşitlikten”, hem de iki bağımsız-egemen devlete dayalı bir çözümden söz edilmektedir...
Terminoloji, kavram ve hedef karışıklığını, kafa karışıklığını Ersin Tatar’ın seçim bildirgesinden ve konuşmalarından daha güzel gösteren bir örnek olamaz...
Bu durum haliyle aynı görüşte olması gereken insanların ve partilerin çatışmasına, karşılıklı suçlamalara, bölünmeye ve kimsenin bu tartışmalardan birşey anlamamasına neden olmaktadır...

SİYASİ EŞİTLİK

Siyasi eşitlik kavramı federasyon müzakerelerinde Rum tarafının azınlık-çoğunluk ilişkisine dayalı, çoğunluğun yöneteceği bir çözüm talebine karşılık, ilk kez Kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş tarafından ortaya konmuştur...
Bunun anlamı federasyonu oluşturacak birimlerin ve toplumların siyasi bakımdan eşit olması, bir tarafın diğer tarafı yönetme veya üstünlük talep etme hakkının olmamasıdır...
Kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş’ın ve TC Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarı rahmetli Büyükelçimiz Korkmaz Haktanır’ın 1990’lı yılların başında verdikleri büyük mücadeleler sonucu 649 sayılı kararla BM’NİN FEDERASYON ÇÖZÜMÜ parametreleri içine konmuştur...

EGEMEN EŞİTLİK

Rum tarafının bu kez de siyasi eşitlik kavramını sulandırarak egemenliği olmayan “iki eyalete” dayalı bir federasyonu savunması ve KKTC ‘nin tasfiye edilerek egemenliği olmayan bir vilayete dönüşmesini talep etmesi üzerine ilk kez yine kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş ve rahmetli Büyükelçimiz Korkmaz Haktanır’ın çabalarıyla “EGEMEN EŞİTLİK” kavramı geliştirilmiştir...
Bu kavramdan murat edilen olası bir federasyonu oluşturacak olan iki kurucu birimin EYALET değil, EGEMEN DEVLET olmaları idi...Bir başka deyişle federasyonun EGEMEN kurucu devletler tarafından oluşturulmasıydı.
Buna göre Egemen KKTC devleti federasyonun egemen Türk Kurucu devleti olacaktı...
Böylece İKİ EGEMEN DEVLETLİ FEDERAL ÇÖZÜM gerçekleşecekti...
Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş bu tezi, “EGEMENLİĞE VE DEVLETE DAYANMAYAN ANLAŞMA BUZ ÜZERİNE YAZILMIŞ YAZI GİBİDİR” veciz deyişiyle beyinlere kazımıştır...
Ne ki Annan Planı sürecinde Kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş’ın tasfiye edilerek federasyoncu Talat’ın müzakereci olması, bu kavramın BM parametresi haline getirilmesi için başlatılan mücadeleyi akamete uğratmış ve “siyasi eşit iki eyaletli federasyon” öngören Annan Planı ortaya çıkmıştır ..

FEDERASYON İÇİN

Görüldüğü gibi,”siyasi eşitlik” kavramı da “egemen eşitlik” KAVRAMI da, “iki devletli federasyon çözümü”de 50 yıldır görüşülmekte olan federasyonun yapısını belirleyen ilkeler olarak liderimiz Denktaş tarafından geliştirilmiş ve Türk tarafının, federasyonun niteliğini ve federasyon içindeki statüsünü ortaya koyan kırmızı çizgilerimiz olarak savunulmuştur....
2015’de Cumhurbaşkanı olan Akıncı, federasyon görüşmelerinde “siyasi eşitlik” kavramını savunurken, bizler “egemen eşitlik” kavramını savunduk ve masada bunu savunmayan Akıncı’yı şiddetle eleştirdik...
Bu durumda Özünde Akıncı da, bizler de federasyonu savunmuş olmaktaydık.
Anavatan Türkiye’ye de her fırsatta siyasi eşitlik yerine egemen eşitliği savunması yönünde taleplerde bulunduk ama Akıncı’nın buna karşı çıkması nedeniyle bu yönde başarılı olamadık...
Crans Montana’da federasyon arayışlarının çökmesinden sonra ısrarlı mücadelemizin olumlu sonuçlarını gördük.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkan yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu değişik vesilelerle ilk kez “egemen eşitlik ve iki devletli çözüm” kavramlarını telafuz ettiler...
Federasyon süreci çökmesine karşın Nisan’dan sonra yeniden federasyon görüşmeye devam edeceksek, elbette bu ifadeler o çerçevede olumludur....Ancak...

FEDERASYON DEĞİL, BAĞIMSIZ-EGEMEN DEVLET

Ancak artık asla yapılmaması gereken yeniden federasyon görüşmeye devam etmektir...
Federasyon kazığına bağlı tutularak 50 yılımız çalınmıştır.
Crans Montana’da federasyon arayışları bir kez daha çökmüştür...
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek APTALLIKTIR.
Federasyon görüşmelerine yeniden oturmak demek, görüşmelere sıfırdan başlanması mümkün olmayacağı için, kalınan yerden görüşmeye devam etmek demektir..
Kalınan yer ise, Garantörlüğü çağdışı ilan eden ve iptalini öngören, RUMLARI MEMNUN EDECEK İLAVE TOPRAK TAVİZLERİ TALEP EDEN GUTERRES BELGESİDİR.
Akıncı’nın verdiği korkunç tavizleri VE TAVİZ HARİTASINI kabul ederek Guterres belgesi temelinde görüşmeye devam etmek, Anavatan Türkiye’nin son 2 yıldır Doğu Akdeniz’de uyguladığı kararlı, proaktif siyaset sonucu elde ettiği bütün kazanımların sıfırlanması ve siyasi eşit iki vilayetli federasyon tuzağına düşmek demektir.
O nedenle bundan sonra savunulması gereken, yeniden federasyon görüşmelerine devam etmek ve siyasi eşitlik-egemen eşitlik temelinde bir federasyonu görüşmek değil, İKİ AYRI BAĞIMSIZ-EGEMEN DEVLETE DAYALI BİR ANLAŞMA olmalıdır...

Buna KADİFE AYRILIK-ANLAŞMALI AYRILIK da denebilir...
Görüşmeler ancak bu amaçla ve şu 4 şartla yapılmalıdır...

1- Ambargolar ve izolasyonlar kalkmadan görüşmeler başlayamaz
2- 50 yıldır görüşülen ve başarısız olan federasyonun görüşülmesi söz konusu olmayacaktır
3- Görüşmeler iki toplum zemininde değil, ancak iki bağımsız-egemen devlet zemininde ve iki bağımsız-egemen devlete dayalı bir anlaşma sağlamak hedefiyle yapılır
4- Görüşmelerde bir anlaşmaya varılmaması halinde masaya oturulan statü ile masadan kalkılır

TATAR’IN SEÇİM BİLDİRGESİ

Ne yazık ki Ersin Tatar’ın seçim bildirgesinde böylesine bir yeni milli politika yerine, “ sonuç odaklı ve ucu açık olmaması şartıyla, siyasi eşitlik temelinde görüşmelere hazır olunduğu ve AB’a üyeliğin hedef olduğu” belirtilmektedir...
Oysa bu söylem, bu terminoloji, bu hedef Akıncı ve Erhürman’a aittir...Onlar da tam bunu söylemektedir..
50 yıldır bağlandığımız Federasyon kazığından kurtulmak için Crans Montana sonrasında elde ettiğimiz fırsatı da, Annan Planı sonrasında yapıldığı gibi yeniden heba etme hakkı kimsede yoktur.
Bizim için, federasyonun kavramları olan geçmişte savunduğumuz “siyasi eşitlik, egemen eşitlik, iki devletli çözüm” temelinde bile olsa, federasyon arayışları bitmiştir..
Bu kavramları kullanmaya devam ettikçe federasyonu savunuyorsunuz demektir. O kavramlar federasyonla birlikte artık bitmiştir.
Şimdi bizim KKTC’nin ayrı bağımsız egemen bir devlet olarak yaşatılması ve tanınması gibi daha büyük, daha kutsal bir hedefimiz vardır. Esasen yapılan Anayasal yemin de bunu öngörmektedir.
“Siyasi eşitlik, egemen eşitlik, iki devletli çözüm” kavramlarını yerli yersiz kullanmakla federasyon çözümü dışında bir başka çözümden ve yeni bir politikadan söz etmiş olmuyorsunuz, nasıl bir federasyon istediğinizi tarif etmiş oluyorsunuz.
Akıncı ve Erhürman’dan farklı bir politika savunuluyorsa, asla federasyon görüşülmeyeceği ilan edilmeli ve Türkiyesiz AB’a giriş hedefi terk edilmelidir...
Bundan böyle, Anayasal yemine bağlı kalınacağı ve bağımsız-egemen KKTC’nin sonsuza dek yaşatılması, güçlendirilmesi ve tanınmasının sağlanmasının milli hedef olduğu ilan edilmelidir.
Bu çerçevede “İki devletli federal çözüm ve egemen eşitlik” değil, KKTC ‘nin bağımsız-egemen bir devlet olarak varolması ve yan yana işbirliği içinde yaşayacak olan “İKİ BAĞIMSIZ-EGEMEN DEVLETİN ANLAŞMASI” savunulmalıdır.
Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs’taki meşru haklarını, Mavi Vatan Konseptini ve Doğu Akdeniz’deki Türk milli çıkarlarını korumanın tek yolu da budur..
Görüşmeler de olacaksa, ancak yukarıda belirttiğim 4 koşul çerçevesinde yapılmalıdır...
Tatar’ın seçim manifestosu bu şekilde düzeltilmediği takdirde, desteklenmesi söz konusu olmayacaktır, olmamalıdır.