Mağusa İnisiyatifi ve 9 örgüt, Maraş’ın BM gözetiminde açılması önerisini yineleyerek, “Sadece otellerin değil, yel değirmenleri ile portakal çiçeklerinin de yeniden uyanışını görmek en doğal insanlık ve yurttaşlık hakkımızdır” dedi.

Mağusa İnisiyatifi ile  KTÖS, GÜÇ-SEN, DAÜ BİR-SEN, YKP, KTAMS, DEV-İŞ, ÇAĞ-SEN, KTOEÖS ve DAÜ-SEN imzasıyla yapılan ortak açıklamada, Maraş’la ilgili son gelişmeler değerlendirildi ve görüşler ifade edildi.

Kıbrıs görüşmelerinin tıkandığı ve Güney Kıbrıs’ın 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını üstleneceği dönem öncesinde Türk tarafının Maraş’la ilgili geliştirdiği söylemin ve buna paralel eylemlerin soruna çare bulmaktan çok uzak olduğu belirtilen açıklamada, Maraş göçmeni sermayedar Rum işadamlarıyla pazarlık yapıldığı savunuldu.


“BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARINA RAĞMEN DEĞİL”


Yapılan açıklamalar gerçeğe dönüşürse, BM Güvenlik Konseyi kararlarına da ters düşüleceğini ve Türkiye ile Kıbrıs Türk halkının bir kez daha dünyayla karşı karşıya geleceği ifade edilen ortak açıklamada, Maraş açılımının BM Güvenlik Konseyi kararına rağmen değil, Kıbrıs’ta çözüm için yıllardır uğraş veren tüm ilgili taraflarla uzlaşıya varılarak yapılması istendi.


BAçıklamada şöyle denildi:


“Konuya insani açıdan yaklaştığımızda ise, iki toplumu ilelebet birbirinden soğutup ayrılığı pekiştirecek girişimler söz konusudur ve bu girişimlerin odağında da asla insan yoktur. Maraş, Kıbrıs Rum ve Türkiye kökenli 5-10 tane büyük sermaye grubunun gönüllerince at koşturacağı ve geleceği hakkında hükme varacağı bir rant alanı değil, etnik kökeni ne olursa olsun tüm Kıbrıslıların ekonomik ve sosyo-kültürel zenginliği paylaşıp azami fayda sağlayabilecekleri bir yaşam alanıdır.

Bölünmüş kent Mağusa’yı yeniden birleştirmek, Kıbrıs’ı yeniden birleştirebilmenin yolunu da açabilecek kilit öneme sahip bir hamledir. Bu anlamda Maraş, Kıbrıslıların ortak yaşam şanslarını sınayabilecekleri en ideal yerleşim yeridir. Bunu hayata geçirebilmek içinse Maraş’ın tüm yasal sahiplerinin güvence altında geri dönüş yapabilecekleri bir yönetim modeline ihtiyaç vardır ki o da BM yönetimidir. Bu seçeneğin tercihi, sadece azınlıktaki büyük sermaye kesiminin değil, çoğunluktaki orta sınıf halk kesimi ile küçük esnafın da geri dönüşünü ve kenti yeniden sahiplenmesini garanti altına alabilecektir. Temeline salt sermayeyi değil de insanı koymasını becerebilen böylesi bir anlayış, Kıbrıslı Türklerin Maraş’tan azami kazanım elde edeceği bir müzakere gücünü de haliyle bizlere sunabilecektir.”


LİMAN


Mağusa İnisiyatifi, KTÖS, GÜÇ-SEN, DAÜ BİR-SEN, YKP, KTAMS,


DEV-İŞ, ÇAĞ-SEN


KTOEÖS ve DAÜ-SEN ortak açıklamasında, Maraş’ın BM yönetiminde açılmasının, Mağusa Limanı’nın uluslararası deniz trafiğine açılmasının önündeki bütün engelleri de kaldırabileceğine ve limanın çağdaş bir işletmeciliğe kavuşabileceğine dikkat çekildi.


SURİÇİ


Maraş’ın BM yönetiminde açılmasıyla, uzun yıllardır atıl durumda kalan Mağusa Suriçi’nin de hak ettiği değeri bulacağı belirtilen açıklamada, bu bölgenin UNESCO’nun dünya kültür mirası listesine girmesinin ve ülkeye ciddi bir turizm potansiyeli kazandırmanın elde olduğu anlatıldı.

Ortak açıklamanın sonunda, “Bizler, Maraş’ın savaştan kalma travmatik görüntüleri altında yıllarca ezildik, horlandık ve yaşamdan soğutulduk. Savaş öncesinde Kıbrıs’ın en müreffeh kentinde yaşarken, sonrasındaysa en büyük köyünde yaşamaya mahkum edildik. Maraş’ta sadece otellerin değil, yel değirmenleri ile portakal çiçeklerinin de yeniden uyanışını görmek, en doğal insanlık ve yurttaşlık hakkımızdır” denildi.