Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Biz herkesten fazla anlaşma istiyoruz” diyerek, kendisine yönelik “anlaşma istemez” söylemlerini eleştirerek, “Hristofyas’ın anlaşma niyeti olsaydı bunu sayın Talat ile bitirirdi” ifadesini kullandı.

“Dünyada  en fazla istismar edilen kelimelerden biri de ‘Barış’ kelimesidir. ‘Barış istemez, çözüm istemez’ lafları artık o kadar çok söylendi ki, her geçen gün önemini yitiriyor” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, “48 yıldır anlaşma ortaya çıkmadığına ve ortaya çıkan anlaşmaları Rum tarafı reddettiğine göre, en son Kıbrıs’ta en çok barış isteyen kişi olarak lanse edilen iki kişi cumhurbaşkanı olup anlaşmaya varamadıklarına göre, beni anlaşma istemez diye suçlamanın bir anlamı yok” dedi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bu sabah, Ahmet Ötüken başkanlığındaki KKTC Gazeteci ve Yazarlar Birliği heyetini kabul etti.

KKTC Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı Ahmet Ötüken, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na tam destek vermekte olduklarını belirterek, Kıbrıs davasına “KKTC varlık ve bekası, egemen bir devlet olarak ileriye taşınması ile TC ile olan bütün manevi köprüleri bağları canlı tutup geliştirme” noktalarında taraf olduklarını söyledi.


EROĞLU

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, gazeteci ve yazarların bu şekilde bir çatı altında toplanmalarından memnun olduğunu belirterek, KKTC’de siyasi parti çatısı altında veya değişik görüşlerin temsilcisi olarak değişik yorumlar yapanlar bulunduğunu kaydetti.

“Önemli olan Kıbrıs gerçeğidir” diyen Eroğlu, herkesin KKTC çatısı altında yaşamakta olduğunu ifade ederek, “Bu bizim için çok önemli bir olaydır. Ben bugün hangi makamda olduğumun ve hangi makamı, hangi düşünceyi temsil ettiğimin bilincindeyim” dedi.

Cumhurbaşkanlığına aday olurken neyi temsil edeceğinin bilinci içerisinde aday olduğunu ve adaylığını koyar koymaz çeşitli yorumlar yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Önemli olan Kıbrıs Türk halkının özgürce, huzur ve güven içerisinde yaşamasıdır. Asıl görevimiz bunu sağlamaya çalışmaktır” ifadelerini kullandı.

KKTC’nin varlığının reddedilerek yola çıkılması durumunda, bir yere varılamayacağını, bu gerçeğin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Eroğlu, bu gerçekten hareket edilirse olası bir anlaşmanın kalıcı olabileceğini ifade etti.


“ANLAŞMADAN UZAKTAYIZ”

“Bugün anlaşmadan oldukça uzakta olduğumuzu söylemek zorundayım” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum tarafının ucu açık müzakerelerin devam etmesinden başka bir düşünce içerisinde olmadığını belirtti.

Eroğlu, “Ucu açık müzakereleri kaç yıl daha devam ettireceksiniz? Bu geçen yıllarda Kıbrıs Türk halkının morali ne olacak? Görüşmüşlüğü ne olacak? Bu psikolojik etkilerle yeni yeni travmalarla karşılaşacak mıyız, karşılaşmayacak mıyız? Bunların muhasebesi müzakerelere başlandığında yapılır. Bugün gelinen noktada Kıbrıs Türk tarafı önünü görmek, müzakereler devam edecekse, önünü görerek müzakerelere başlamak durumundadır. Aksi taktirde 48 yıl daha müzakereler devam eder. Siz havanda su dövmeye devam ederken Rum tarafı gelişmişliğini devam ettirir… Türk tarafı da ambargolar altında. Bunu kabul etmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.


RUM TARAFININ DÜŞÜNCESİ

Müzakerelerde karşıda oturanın bir düşüncenin temsilcisi olduğunun halk tarafından görülmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Kıbrıs’ta Türklerle bir çatı altında eşit koşullarda yaşamanın kabul edilemez” olduğunu kabul eden bir zihniyetle karşı karşıya olunduğunu belirtti.

Annan Planı Referandumu’ndan bir gece önce Tasos Papadopulos’un halkına gözyaşları içerisinde seslenerek, “Ben bir devlet aldım toplum olarak iade etmek istemem” açıklaması yaptığını hatırlatan Eroğlu, bunun Rum’un düşüncesini ortaya koyduğunu ve bundan çok dersler çıkarılması gerektiğini ifade etti.

Bugün de “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden vazgeçmeden bir anlaşmaya varma gayretleri altında Kıbrıs Türk halkını eşit muhatap olarak kabul etmeme gayretleri bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında Kıbrıs Türkleri’ni zamanla azınlığa düşürecekleri düşüncesi vardır. Zaman içerisinde kendileri ve içimizden gelecek dürtülerle Türkiye’ye karşı tepkilerin yoğunlaştırılarak bölünme düşüncesi vardır. Böyle menfi Kıbrıs Türk halkının hayrına olmayacak düşüncelerle müzakere masasında oturan muhatabımız vardır. Çok dikkatli olmamız gerekir” dedi.


“EROĞLU ANLAŞMA İSTEMEZ TELKİNLERİ”

Rum basınını da yakından takip etmekte olduğunu, Hristofyas’ı tenkit edenlerin, ya iç konularda ya da taviz verdiği için ettiğini, anlaşma istemez diye tenkit eden bulunmadığını ifade eden Eroğlu, şöyle konuştu:

“Bizde Eroğlu anlaşma istemez şeklinde tenkitleri gün geçtikçe yoğunlaştıran bir zümre ile karşı karşıyayız. Halbuki biz Kıbrıs’ta bugünkü var olan gerçekleri dikkate alan bir anlaşma yapılmasını müzakere masasına oturduğumuz günden beri savunan bir kişiyiz. Tabii bu anlaşma tek taraflı olamayacağına göre kendi kendimizi suçlamanın yararı olmayacağını sık sık tekrarlamaya başladım. Ama maalesef her gün bazı çevreler bunu siyasi malzeme yapmak için propagandasını sürdürüyor.


‘EN FAZLA İSTİSMAR EDİLEN KELİME: BARIŞ’

Dünyada en fazla istismar edilen kelimelerden biri de ‘Barış’ kelimesidir. ‘Barış istemez, çözüm istemez’ lafları artık o kadar çok söylendi ki, her geçen gün önemini yitiriyor.

Dünyada barış istemeyen insan yoktur ama bir milli davayı savunuyorsunuz, o milli davayı düşündüğünüz sonuca ulaştırabilmek için uğraş verirken, halkın da o dava konusunda birlik halinde hareket etmesi çok daha anlamlı olur. Bazı çevreler Kıbrıs’ta yaşayabilir kalıcı bir anlaşma isterken, bazı çevreler de sadece suçlamayla, kendi kendini suçlama yoluna gidiyor. Kıbrıs Türk halkı bunlardan bugüne kadar bir yarar görmedi bundan sonra da görecek değil.”


“ANLAŞMA NİYETİ OLSAYDI BUNU SAYIN TALAT İLE BİTİRİRDİ”

İki yıl içerisinde Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ı çok iyi tanıdığını ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, kendinden önce görüşmeci olan kişinin de Hristofyas’ı kendisinden çok daha iyi tanıdığını kaydederek, “Bir anlaşma olmadığına göre, benden önceki görüşmecinin temsil ettiği zihniyetin hala‘ Eroğlu uzlaşmazdır’ demesini anlayamıyorum” dedi.

Eroğlu, “Hristofyas’ın anlaşma niyeti olsaydı bunu sayın Talat ile bitirirdi” ifadesini kullandı.

Hristofyas’ın kendisine yaptığı bir konuşmada, “Benim onlarla yaptığım anlaşmayı (parti ismi vermeyeyim) getirsem kabul eder misin” dediğini ve kendisinin bu anlaşmayı istediğini, Hristofyas’ın da veririm deyip vermediğini anlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu şöyle devam etti:

“Denktaş-Klerides görüşmelerinin başladığı 1968 yılından beri yani 48 yıldır anlaşma ortaya çıkmadığına ve ortaya çıkan anlaşmaları Rum tarafı reddettiğine göre, en son Kıbrıs’ta en çok barış isteyen kişi olarak lanse edilen iki kişi cumhurbaşkanı olup anlaşmaya varamadıklarına göre, beni anlaşma istemez diye suçlamanın bir anlamı yok” 

Siyasetin içinde bazılarının politikasını barışa, bazılarının çözüme bağladığını vurgulayan Eroğlu, önemli olanın Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda huzur ve güven içerinde gelecek endişesi olmadan yaşaması olduğunu ve kendi uğraşlarının da bu yönde olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Biz herkesten fazla anlaşma istiyoruz. Herkesin bunu bilmesi lazım. Ama anlaşma için iki taraf lazım. Bir tarafın kendi başına çalıp oynaması nasıl mümkün değilse anlaşma yapması da mümkün değil…  Kıbrıs’ta yaşayan aynı haklara sahip, dünya tanımasa da KKTC’nin eşit statüdeki temsilcileri masada oturmaktadır. Bu gerçekler ışığında bir anlaşma peşindeyiz. Dün yaşananları yaşatmayacak bugünkü gerçekleri inkar etmeyecek bir anlaşma yaptırabilirsek bu anlaşma yaşayabilir kalıcı bir anlaşma olur” dedi.


BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Dün dünya basın özgürlük gününün kutlandığına da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, özgürlüğün de sınırlı olduğunu, birinin özgürlüğünün başladığı yerde diğerininkinin bitmekte olduğunu ifade eti.

Eroğlu, gazetecinin özgür olmasının gerçekleri yazması demek olduğunu belirterek, son zamanlarda değişik yorumlar yapan gazeteciler bulunduğunu, bazı köşe yazarlarının değişik üslup kullandığını, köşe yazarlarının yorum yapacağını ancak kaleminin başkasının kalemi olmaması gerektiğini vurguladı.


ÖTÜKEN

KKTC Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı Ahmet Ötüken konuşmasına, Kıbrıs Türkleri’nin Dr. Küçük’ten başlayarak bugüne kadarki mücadelesinde emeği geçenlere, Anavatan Türkiye’ye ve şehit Mehmetçik ile mücahitlere şükranlarını sunarak başladı.

Cumhurbaşkanı’nın kritik ve atılması gereken adımları atmakta tereddüt etmeyen cesur ve kararlı bir biçimde özgürlük ve egemenlik hakları ile kendi geleceğini belirleme hakkı başta olmak üzere Kıbrıs Türk halkının haklarını korumasının halkın büyük çoğunluğu tarafından desteklenmekte olduğunu vurgulayan Ötüken, birlik olarak kendilerinin de bu inisiyatifi paylaştıklarını söyledi.

TC ile birlikte sürdürülen kararlı olması gereken politikaları takdir ettiklerini kaydeden Ötüken, meslek örgütü olarak bu konuda iki noktada taraf olduklarını belirterek bunları şöyle sıraladı: “KKTC varlık ve bekası, egemen bir devlet olarak ileriye taşınması ile TC ile olan bütün manevi köprüleri bağları canlı tutup geliştirme.”

Ötüken, “Amacımız, ülkede başkalarının yarattığı gündemler içinde toplumu demoralize etmeye yönelik, moralini bozup karamsar bir toplum yaratarak ne olursa olsun çözüme razı etmeye çalışanların yerine kendi gündemlerimizi oluşturmak için bir çabadır. İkincisi de kendini bu göreve ve davaya adamış kesimin insanları örgütsüz olarak bir yerde sahipsizdir. Biz bu sahipsizliği sizin katkılarınızla farklı organizasyonlarla onore ederek kaynaşmalarını davaya daha fazla sahip çıkmalarını sağlayacak platform oluşturmaktır” dedi.