SİSTEM DEĞİL BARAJ SORUNLU

Ülkemizde yapılan milletvekilliği erken genel seçimleri sonrasında yaşanması muhtemel hükümet krizi sonrasında herkesteki ortak kanı sistem tıkanıklığıdır.

Parlamenter sistemde hükümet kurmanın zor olduğunu ve hükümetteki  bakanların milletvekillerinden  oluşmasının dezavantajlarını öne süren bazı çevreler sistem değişikliği çağrısı yapmaktadırlar.

Israrla parlamenter sistem tıkandı başkanlık rejimine geçelim diye çığırtkanlık yapan çevreler, emin olunuz ki sistemin nasıl işlediğinden yeterince haberdar değildirler.

Başkanlık rejimi gelsin hükümet krizi yaşanmasın diyen çevreler emin olunuz ki bugünkü aritmetiğe sahip bir parlamento içerisinde hiçbir Devlet Başkanının hükümet kuramayacağını bilemiyorlar.

Varsayalım ki bugün milletvekilliği seçimiyle birlikte bir başkanlık seçimi de yapıldı ve eğer bu oy oranlarına göre çıkacağına göre Hüseyin Özgürgün başkan seçildi.

Hükümetteki bakanları istediği gibi atayabileceğini düşünen çevreler ve başkanlık sistemine geçelim bakanları başkan hemen atasın ve 5 yıl kriz yaşanmasın diyen çevreler,

Bugünkü krizin esasta hükümet kurma krizi değil komitelerde çoğunluk oluşturma krizi olduğunu bilmiyorlar mı ?

Bugün Hüseyin Özgürgün Devlet Başkanı seçilmiş olsaydı mecliste yasamada çoğunluğu elde ederek yasaları geçirebilecek bir koalisyon oluşturmadan, meclisteki çoğunluğu elde eden partilerle ortaklık kurarak onların önereceği teknokrat bakanları oluşturmadan icraat yapamayacağını;

Dolayısıyla aynı sıkıntının tekrar yaşanacağını, komitelerde çoğunluk sağlamayan hiçbir hükümet modelinin,

Hiçbir yönetim sisteminde çalışmayacağını emin olunuz ki bu çığırtkanlar bilmiyor.

Ülkemiz seçim sistemindeki  en büyük sorun fazla demokratik olan ülke barajı sorunudur.

Eğer ülke barajımız %10 olsaydı evet belki her görüşten temsiliyet parlamentoda olamayacaktı ancak bu kadar sık seçim yapmak ve bu kadar çok koalisyon hükümeti bozmak zorunda kalmayacaktık.

Dolayısıyla ülkemizde yanlış olan rejim değil ülke barajıdır.

Meclise giren partiler arasında ciddi bir ideoloji farklılığı zaten kalmadığına göre artık görüş veya ideoloji farklılığına dayalı bir temsiliyet sözkonusu değildir.

Meclise giren partiler arasında etnik köken farklılığı da olmadığına göre azınlıklar temsiliyeti de sözkonusu değildir.

Tüm bunları alt alta koyarsak ciddi görüş farklılıkları olan siyasi parti sayısı 2 den fazla olmayacağına göre, ülke barajının %10 olması halinde enaz 3 belki de 4 partinin meclise girmesi halinde daha istikrarlı hükümetler oluşturmak mümkün olacaktır.

Ülkeyi daha seyrek belki de sadece zamanında seçimlerle yoracağız, vatandaşların da seçimlerden bıkarak boykot etmesinin önüne geçeceğiz.

SİSTEMİ DEĞİL BARAJI DEĞİŞMEK GEREKİR...