Seçim yasakları başladı ancak başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere Bakanlıkların neredeyse tamamı ve Devlet daireleri birer seçim ofisi olarak çalışmaya başladı.

Kimsenin de kimseyi ne eleştirmeye ne de kimsenin de kimseden yapılanlar için hesap sormaya yüzü yok.

Ekmek kavgası üzerinden oy avcılığına sürdürmeye devam.

Seçim yasaklarına çeyrek kala, köşe kapmaca yarışından hız kesen de yok.

Sözler, vaatler, üst perdeden konuşmalar havada uçuşurken, seçim yasaklarına göre davranan yok.

Örtülü ödenek harcamaları seçim yasakları içerisinde mi soran da yok, resmi makamlarda oturarak oy avcılığı yaparak sözler ve vaatler dağıtanları sorgulayan da yok.

Herkes sıraya girmiş, ne koparırım derdinde.

Seçim yasakları başlamış, ne gören var ne de duyan.

Umursayan hiç yok.

Siyasi ahlak ve etik ayaklar altında.

Varsa yoksa seçim.

Ve kazanmak için de “her yol mübah” anlayışı ile hareket eden çok.

Gizli ittifaklar, çirkin oyunlar ve her seçimin olmazsa olmazı ihanetler, yine sahnede.

Devletin saygınlığını düşünen kimse yok, sömürdükçe sömürüyorlar.

Daire müdürlerine, partililerin listelerini çıkarmaları için talimatlar gönderilirken, seçim bağışları için de kapılar çalınmaya başlandı.

Kimsenin de kimseyi ne eleştirmeye ne de kimsenin de kimseden yapılanlar için hesap sormaya da yüzü yok.

Umut ve umutsuzluk, iyimserlik ve karamsarlık, inanç ve inançsızlık ve daha nice zıt ikilemler içerisine hapsedilen Kıbrıs Türk’ü, seçimlerden de usandı, her seçim zamanı kapısını çalanlardan da.

Seçimden seçime umut dağıtanlar, ekmek kavgası üzerinden oy avcılığı yapanlar ise bıkmadı usanmadı.

Vatan ve milleti kısır siyasetlere kurban edenlerin de çözüm ve yeni bir anlaşmayı politikaya meze yapanların da, farkı yok birbirinden.

Kim kazanırsa kazansın iyiye doğru, güzele doğru bir şeylerin değişeceğine dair, inananların sayısı da günden güne azalmakta.

Seçim yasakları başlamış, ne gören var ne de duyan.

Devlet makamlarında oturarak, seçim yasaklarını umursamadan yollarına devam ediyorlar.

Zurnanın zart dediği yer çoktan geçilmiş, farkında olan da yok umursayan da.

Kaygı duyan ise hiç yok.

İşim olsun da nasıl olursa olsun diyen çok.

Hak, hukuk, ahlak, ilke üzerine cenaze namazı çoktan kılınmış.

Var mı şikayet etme hakkımız?

Var, ama şimdi değil.

Seçimden sonra.

Seçimlerin bitmesi ile birlikte hak, hukuk, ahlak, ilke dersleri vermeye başlayacak yine, politikacılar ve toplumun hatırı sayılır bir kesimi.

Ve her geçen gün, “her toplum hak ettiği şekilde yönetilir” cümleciğinin tokat gibi yüzümüze çarptığı gerçeğini daha iyi anlıyoruz.

Var mı suçu, seçimden seçime umutlarımız ve gelecek kaygısını oy avcılığına döndürenler?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından ise parti liderlerinin koltuklarını koruma hamlesi olarak “baskın erken genel seçim” olacağını görmek için de kahin olmaya gerek yok.

Seçim yasakları başlamış, ne gören var ne de duyan.

Aynaya bakmanın zamanı gelmedi mi, peki?