Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Başbakan Faiz Sucuoğlu’nu bu süreçte eleştirmek artık çok daha kolay…

Ancak siyasette acemiliğinin bedelini ödüyor!

İlk başta hele de kurultay döneminde biraz da Ankara’ya kafa tutunca partili partisiz bir çoğunun gönlünü kazanmıştı…

Buna muhalefet de dahil!

Ama bunu iyi kullanamadı…

Ankara’ya kafa tutmak da bir yere kadardı!

Daha ilk günden kabineyi değiştirmek zorunda kaldı…

O zaman da olanlar oldu!

Sonra kendi bakanı ile papazı buldu…

Meclis’teki karşılıklı yalanlamalar bardağı taşıran son damla olunca yine Ankara’nın belirlediği Atun’u görevden almaya kalkınca dün değil aslında önceki gece Büyükelçilik’te yapılan temaslar sonucu yalnız bırakıldı…

Kabinenin ilk kurulduğu günde hata yapan Cumhurbaşkanının ikinci bir hata yapma şansı yoktu, öyle de davranarak Atun’u görevden almadı!

Almazken tabi ki bunu danışarak yaptı…

Kimilerine göre Başbakan yaşanan son gelişmeler nedeniyle çoktan istifa etmesi gerekirdi…

Çünkü kendi partisinin içinde bile Ankara tarafından üzerinin çizildiği konuşuluyordu!

Hatta bir çok partilisi ‘Tatar’a sarı Sucuoğlu’na kırmızı kart’ ifadelerini kullanmaya başlamıştı…

Hem de çok ama çok yakınları bile partiye yeni genel başkan arayışında olduklarını söylerken ki bu konuda isim de vermeye başlamışlardı, şimdi yeni bir kabine krizi yaşanması üzerine tuz biber oldu!

Sayın Sucuoğlu’na nerede hak veriyoruz biliyor musunuz?

Eğer ipler bu konuda koparsa ki böyle bir şansımız şimdilik yoktur ülkede kaos daha da büyüyecek ve başta türlü şekillendirmeler ortaya çıkacaktır…

Buna Kıbrıs sorununun çözümünde yaşanabilecekler de dahildir!

Bir kere kabul etmek gerek…

Bu hükümet Ankara tarafından kurulan ve onay alan hükümettir!

Tek başına ne Sucuoğlu ne de diğer ortakları sorumludur…

Ankara böyle istemiştir Başbakan da kabul etmiştir!

Daha doğrusu kendisini anlatamamış ya da anlatma fırsatı bulamamıştır…

Bunları söylemek çok kolay ama en azından biz olsak daha ilk günden Büyükelçiliğe gidip Başbakanlığın anahtarlarını verir diyet borcumuzu bir şekilde öderdik!

Ama Sucuoğlu biz değil tabi ki…

Çok büyük umutlarla geldi, ilk günlerde halkın umudu da oldu ama ondan sonrası gelemedi işte!

Çünkü ilahlar öyle istemişti…

Ankara da şu an yaşanan krizin sorumlularındandır, bunu da hiçbir zaman inkar edemez!

İşin en kötüsü de şu anda biz toplum olarak yeni bir hükümet krizini değil yaşanan ve büyüyen ekonomik sorunlara odaklanmalıydık…

Sonuçta…

Başbakan Faiz Sucuoğlu dün akşam hükümetin istifasını Cumhurbaşkanına sundu!

Olması gereken de buydu…

Ama olmaması gerekeni de yaptı!

Ortaya şart koydu…

Ya ben ya Sunat Atun dedi!

Haliyle Cumhurbaşkanı Tatar da süre istedi çünkü onun da danışacağı yerler vardı…

Suucoğlu da Tatar da yanlış yaptı!

Başbakan ortaya şart koymayacaktı, delikanlı gibi artık ben yokum diyerek köşesine çekilecekti…

Tatar da anında kabul edip bu ızdırabı bitirecekti!

Ama ikisi de yapamadı…

Tatar niye süre istedi?

Ankara’dan onay alsın diye…

Bu bile artık bu memlekette hele de siyasette iplerin bizim elimizde olmadığının net bir göstergesidir!

Bundan böyle de kimse kimseyi ne kendini ne bu ülke vatandaşını kandırmaya kalkmasın…

MESAJ KUTUSU

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, eşinizin Halkın Partisi’nden istifası aynı anda sizin de istifanız olarak yorumlandı. Yanlış değerlendirmelere olanak vermemek için bu konuda detaylı bir açıklama yapmakta yarar görüyoruz. Zira bu istifaların çorap söküğü gibi geleceği konuşulmaya başlandı…

Sayın Mesut ENER, herkesin gözünün olduğu bir makama çok yakında sizin atanacağınızı biliyor muydunuz? Şimdiden takım elbiselerinizi yenilemeniz için bir fon oluşturmanızda fayda var zira fiyatlar hayli havalara uçtu!

Sayın Kudret ÖZERSAY, uzun bir süredir parti yönetiminden rahatsızlık duyan içlerinde çok yakınlarınızın da olduğu bazı isimler parti içinde hareketlendiler ve şahsınıza bir muhtıra ile şikayetlerini iletecekler. Acaba diyoruz olağanüstü bir kurultaya mı gitseniz diyoruz…

Sayın Kubilay ÖZKIRAÇ, muhalefetin yapamadığını birkaç gün içinde siz yaptınız ya artık bundan sonra sizden fazlasıyla korkulur. Ancak protokol maddelerini görünce ne yapacaksınız işte o zaman sizin hallerinizi fazlasıyla merak etmeye başladık. Sapan ve taşları şimdiden hazırlamak gerekiyor…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, paranın başında siz oturmasanız da öğrenci bursları konusunda hükümete baskı uygulamanız gerektiği yönünde yoğun mesajlar gelmeye başladı. Özellikle dar gelirli ailelerin çocuklarının okula kuruşsuz gittikleri iddia ediliyor…

Sayın Gürcan ERDOĞAN, hükümet içinde kabine krizi yaşanırken depolarda yine iki günlük yakıt kalmış ve açıkta bekleyen tanker parayı almadan yakıt vermemekte direniyormuş. Yakında kesintiler başlayınca bakalım vatandaş buna nasıl tepki gösterecek, düşünmek bile istemiyoruz…

Sayın Olgun AMCAOĞLU, parti içi ve dışınız adınız fazlasıyla tezahürat ediliyor ama eğer yeni görev verilirse bir değil binlerce kez düşünmeniz öneriliyor. Topun ucuna konulmamak için sırf makam derdine düşmemek gerek değil mi?

Sayın Meriç ERÜLKÜ, pek kıymetli ağabeyiniz değerli dostumuz Mehmet Erülkü’nün zamansız ölümü nedeniyle size ve tüm aileye başsağlığı ve sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…

Sayın Ali Murat BAŞÇERİ, kabine değişikliği için ilgili isimler önceki gün sizin kapınızı çaldı ama tarafsız kalmayı tercih edince şimdi başka bir kriz yaşanmaya başladı. Hükümetin buradaki muhatabı olarak umarız araya buluculuk görevinden kaçınmazsınız…

Sayın Onur OLGUNER, siz her ne kadar yerel seçimlere hazırlanıp türlü projeler hazırlansanız da partili bazı kurmaylar yeni bir isim üzerinde yoğun kulis yapmaya başladılar. Umarız bu konuda tüm hayalleriniz yerle bir olmaz…

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, dünkü meclis konuşmanızda Annan Planının kesinlikle kabul edilemez olduğunu ifade ettiniz ama o planı kimin ya da kimlerin baskıyla dayatmaya çalıştığından hiç bahsetmediniz. Suya sabuna dokunmamak böyle bir şey olsa gerek değil mi?

Sayın Faiz SUCUOĞLU, bu ülke siyasi tarihinde ilk kez sizin sayenizde şartlı istifa olayını görerek haklı olarak yine hayretler içinde kalmıştır. Bundan sonrası artık kahramanlık ama ucuz olanından kahramanlıktır, çok fazla direnmeniz çok şey de götürecektir demedi demeyiniz olur mu?